BÜŞRA İLASLAN / YENİÇAĞ
Uzmanlar iklim değişikliğinin sel ve kuraklık gibi suyla bağlantılı afetleri artıracağına, çoğalan nüfus ve kıtlık nedeniyle su krizinden etkilenenlerin sayısının yükseleceğine vurgu yaparken; muhtemel su krizine karşı önlem alınmadı. Onun yerine betonlaşma hız kazandı, rant odaklı anlayışla doğa katliamları desteklendi.
Öte yandan Son mevsim normallerinin altındaki yağış oranları barajlardaki doluluk seviyelerinin düşmesine neden oldu. İSKİ ay sonu doluluk verilerine göre 31 Mart 2023 tarihinde İstanbul’da ortalama baraj doluluk oranı yüzde 39,46 olarak bildirildi.
''SU ALTYAPISI PROJELERİ REKLAM DEĞERİ YÜKSEK OLAN PROJELER OLMADIĞI İÇİN ÖNEM VERİLMİYOR''
Yaz ayları yaklaşırken başta İstanbul olmak üzere birçok ilimizde yazın yaşanması muhtemel su krizine ilişkin Yeniçağ''a açıklamalarda bulunan , "Her yıl yaşanan su sıkıntısını aşmamız için kışın daha çok yağmur ve kar beklemenin dışında yapılabilecek çok fazla şey var, ama maalesef su altyapısı projeleri göz önünde ve reklam değeri yüksek olan projeler olmadığı için yeterli önem verilmiyor." dedi.
Ülkemizin su kaynakları bakımından çok avantajlı durumda olduğunu belirten Mataracı, "Her bölgemizde akarsuların bulunması dışında 3 tarafımız denizlerle çevrili. Buna rağmen susuz kalmamız çok zorken, teknolojiyi takip etmeyerek ve sorunu görmezden gelerek günün sonunda kendimizi yine aynı noktada buluyoruz. Şehirlerde yaşayan nüfus, bu insanlar için gerekli olan su miktarları belliyken, susuzluk problemine karşı alınabilecek teknik önlemler açıkça biliniyorken, hala neden önlemler alınmayıp bütün bir millet olarak bahar aylarında şehirlerin baraj doluluklarını takip etmek zorunda kalıyoruz?" ifadelerini kullandı.
''DESALİNASYON TESİSLERİ DÜNYA’NIN HER YERİNDE HIZLA İNŞAA EDİLMEYE BAŞLANDI''
Deniz suyunun, kullanım suyu olarak kullanılmasına olanak sağlayan desalinasyon tesisleri Dünya’nın her yerinde hızla inşaa edilmeye başlandığını söyleyen Mataracı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye’de bu konuyla ilgili araştırma yaptığımızda birçok yerde suyun mineral değerlerinin düşük olduğu ve bu tesislerin çok pahalı olduğu gibi iki bahane üretiliyor. Mineral değerleri yüksek suyu park bahçe sulamasında kullanacağımıza, bunun yerine desalinasyondan gelen su kullanılabilir, zaten İstanbul’da halk şebeke suyunu yalnızca temizlik için kullanabiliyor. 2020 senesinde Cibuti’de yaptığımız Desalinasyon tesisinin toplam maliyeti, Türkiye’de her gün yükselen gökdelen maliyetlerinin yanında hiçbir şey, hele ki insan hayatına etkisi açısından düşünürseniz bedava denilebilir."
SU KRİZİNE ÇÖZÜMDE ''REKLAM DEĞERİ'' KAYGISI
Su krizine çözüm arayışındaki yetersizliğin sebebini "Su altyapısı projelerinin reklam değeri olmaması, politik ve rantsal faydalarının yol, köprü projeleri kadar yüksek olmaması" diye açıklayan Mataracı, reklam değeri yüksek projelerin susuz kalındığında önemini yitireceğinin altını çizdi.
''ESAS PROBLEME EĞİLİP ÇÖZÜM BULAMIYORUZ''
Sel felaketlerine de değinen Mataracı, "Belediyeler yaptıkları yollardan, köprülerden, trafikten, kültür merkezlerinden bahsettikleri kadar su altyapısından da bahsetmeliler, su altyapısı kapsamında değerlendirilen atıksu, kanalizasyon projeleri de büyük önem arz ediyor ki bu sistemlerin eksikliğini her yıl yaşanan sellerle tekrar tekrar görüyoruz. Maalesef başımıza gelen felaketler neticesinde problemleri çok başka noktalarda aradığımız için yine esas probleme eğilip çözümler bulmuyoruz." diyerek sözlerini noktaladı.