Türkiye kamuoyu 26 Şubat tarihini kendi takvimine siyah gün olarak not edeli an itibariyle yirmi sekiz sene oldu. Azerbaycan'ın kalbi Karabağ'ımızın Hocalı kasabasında Ermeni işgalcilerin ve teröristlerin 26 Şubat 1992'de çoğu kadınlardan, çocuklardan ve çaresiz yaşlılardan ibaret olan savunmasız insanlara yaptıkları soykırım, geçtiğimiz yüzyılın sonları ve içinde bulunduğumuz yüzyılın kanlı bir olayı olarak dünya ölçeğindeki yerini korumaktadır.
Çağdaş Azerbaycan devletinin kurucusu, merhum ulu önderimiz Haydar Aliyev'in isabetli tespiti olan "Bir millet iki devlet" ilkesi Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin ebedi seyrini belirlerken 26 Şubat tarihinin kardeş ülkede de anılması, her ilde toplantılar düzenlenerek bu soykırımın Türk toplumuna daha yakından tanıtılması soykırımcıların giderek daha ziyade köşeye sıkışmasını sağlıyor. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan'ın trajedinin sene-i devriyelerinde taziye mesajları vermesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde her sene yapılan Hocalı oturumu, üniversitelerin, belediyelerin, STK'ların, medyanın bu olaya gösterdiği hassas ilgi yalnız olmadığımızı göstermektedir.
Evet,"soykırımcılar sıkışıyor" dedik. Azerbaycan'ın izlediği sabırlı ve isabetli politikalar işgalci soykırımcıları giderek köşeye sıkıştırmaktadır. Bunun en son örneğini Münih Güvenlik Konferansı sırasında Cumhurbaşkanımız sayın İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın dünyanın gözü önünde gerçekleştirdikleri diyalog sırasında gördük. Cumhurbaşkanımız Aliyev gerçekleri kolay ve yalın dille ifade ederken işgalci ülke hükümet başkanının nasıl debelediğine dünya tanıklık etti. Sayın Aliyev "Ermeniler Azerbaycan topraklarında ikinci devletlerini kuramayacaklar " diye vurgularken uluslarası kamoyunun huzurunda sahteleştirilmiş sözde "Ermeni tarihi"ni de ifşa etmiştir.
Hocalı trajedimizi dünyaya olduğu gibi tanıtma girişimleri sırasında Haydar Aliyev Vakfı Başkan Yardımcısı sayın Leyla Aliyeva'nın başlattığı "Hocalı için adalet" kampanyasının etkinliğini giderek güçlendirdiğini ve yaygınlaştırdığını görmekteyiz. Halihazırda dünya çapında en etkili mücadeleyi veren "Hocalı için adalet" platformu, başta ABD'nin bir dizi eyaleti olmakla farklı ülke parlamentolarının Hocalı trajedimizi soykırım olarak tanımalarına vesile olmuştur.
Hocalı soykırımının 28. yıldönümünde değerlendirdiğimiz başka bir nokta soykırımcıların giderek köşeye sıkıştıklarını ve sorumluluktan kaçamayacak duruma gelmeleridir. İşgalci ülkenin ve soykırımcıların dünyanın farklı noktalarındaki himayedarları Ermenilerin yaptıkları Hocalı soykırımını gündemin arka planına itmek için Türkiye'ye karşı asılsız "soykırım" iddialarını sürekli gündemde tutuyorlardı. Azerbaycan ile Türkiye"nin gerçekleri ortaya çıkarmak için bu alanda yaptıkları ortak çalışmalar sayesinde Hocalı soykırımını gündemin arka planında tutma girişimleri sonucsuz kalmış, Hocalı soykırımı gerçeğini dünya kamuoyuna aydın biçimde sunmak için yapılan titiz çalışmalar meyvelerini vermeye başlamıştır. Türkiye ile Azerbaycan'ın bu istikametteki çalışmalarının hep birlikte süreceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Hocalı soykırımının 28.sene-i devriyesinde şehidlerimizi saygıyla anarken her sene olduğu gibi bu yıl da etkinlikler yapmamız için tüm kapıları sonuna kadar bize açan başta sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerine şükranlarımı sunmayı kardeş borcu addediyorum.