Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk dönemlerinde, cumhuriyet rejimine karşı ayaklanma başlatan emperyalizmin maşası hain Şeyh Said ve beraberindeki 46 kişi, 29 Haziran 1925'te İstiklal Mahkemesi kararıyla idam edilmişti.
Hain Said'in idam edilişinin 98. yıl dönümü nedeniyle anma mesajı paylaşanlardan biri de AKP MKYK üyesi Alaattin Parlak oldu.
Parlak mesajında, “Şehid Şeyh Said ve kahraman arkadaşlarını şehadet yıl dönümlerinde rahmetle ve minnetle anıyorum” ifadelerini kullandı.
AKP'ye Numan Kurtulmuş'la birlikte katılan Parlak, HAS Parti'de Kurtulmuş'un danışmanlığı görevini yürütüyordu.
SİNAN MEYDAN’DAN TOKAT GİBİ CEVAP
Tarihçi ve yazar Sinan Meydan hain Said ve çapulcularına methiyeler dizen AKP’li Parlak’a sosyal medya üzerinden tokat gibi cevap verdi.
Meydan, ‘Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyenler kimin kahramanıdır?’ başlık yazısından şu ifadeleri kullandı:
“Şeyh Sait,13 Şubat'ta Piran'da ayaklandı.İsyancılar burada bir jandarma teğmenini esir alıp bir eri şehit ettiler.Telgraf hatlarını kestiler.Piran'dan Eğil bucağına geçtiler.Bucak müdürüyle 10 jandarmayı esir aldılar.
Daha sonra Genç hapishanesini ve jandarma dairesini bastılar, oradaki jandarmaları da esir aldılar. İsyancılar, 16 Şubat'ta Genç'in merkezi Darahini'ye saldırdılar. Burada üç gün üç gece kaldılar. Şehri yağmaladılar.
Burada Ziraat Bankası'na el koydular. Buradaki isyanı Ankara'ya bildiren öğretmen Mehmet Zeki'yi önce hapsettiler, sonra öldürdüler. Oradan Diyarbakır yolu üzerindeki Lice'ye hareket ettiler.
Bu güzergah üzerindeki Hani bucağını ele geçirdiler. Lice-Hani, Çapakçur-Palu telgraf hattını kestiler.İsyancılar Çapakçur, Muş, Diyarbakır olmak üzere üç kola yarıldılar. Çapakçur Hükümet Konağı'na saldırıp orayı ele geçirdiler.
İsyancılar, 20 Şubat'ta, üzerlerine gelen Türk Ordusu'yla çatışmaya başladılar. 21 Şubat'ta Yarbay Cemil komutasındaki bir süvari alayını pusuya düşürüp esir aldılar. Ellerinde yeşil bayrak ve Kuran'larla ilerleyen asilere halk arasından da yardım edenler oldu.
2 Mart'ta isyancılar Elazığ'ı ele geçirip yağmaladılar. Diğer taraftan Şeyh Abdullah, Muş cephesini tutarak Varto'yu aldı ve Erzurum'a doğru ilerlemeye başladı. Şeyh Sait ve adamlarının asıl hedefleri Diyarbakır'dı.
7Mart'ta kendilerine katılan aşiretlerle Diyarbakır'a saldırdılar. Kuzeyde surlar dışında yapılan savunmayla geri püskürtüldüler. Güneyde ise içeriden yardım alarak şehre girmeyi başardılar. Fakat General Mürsel Paşa'nın gönderdiği süvari kuvvetleri asileri geri püskürttü.
Şeyh Sait ve eşkıyaları ilk kez 8 Mart'ta yenilerek geri çekildiler. Ordu birlikleri Varto, Elazığ ve Diyarbakır üzerinde temizlik harekatına başladı. Asiler dört bir yandan kuşatıldı.
Nisan başında Silvan, Palu ve Piran asilerden geri alındı. Nisanın ikinci haftasında özellikle Tük Hava Kuvvetleri'nin operasyonlarıyla isyan bastırıldı.
İsyanın elebaşlarından Şeyh Sait ve Seyit Abdülkadir yakalandı. Diyarbakır İstiklal Mahkemesi, 23 Mayıs 1925'te Seyit Abdülkadir ve 5 arkadaşını, 28 Haziran 1925'te de Şeyh Sait ve 46 arkadaşını idamla cezalandırdı.
Cumhuriyeti daha doğarken boğmayı amaçlayan Şeyh Sait İsyanı güçlükle bastırıldı. Cumhuriyet yaşamaya devam etti. Ama Musul kaybedildi. Sonuçta isyan İngilizlere yaradı.
Şeyh Sait İsyanı'ndan sadece iki hafta önce Erzurum Milletvekili Ziyaeddin Efendi, Meclis kürsüsüne çıkarak “yeniliğin”, işret, dans ve plaj sefasından başka bir şey olmadığını söylemişti.
Ona göre “fuhuş” artmıştı! Müslüman kadınlar edepsizleşmişti! Sarhoşluk teşvik olunuyordu! “Dini hisler” rencide oluyordu! Yeni rejim sadece “ahlaksızlık” getirmişti.
Ona göre “Rezil bir idare” memleketi çamurlar içine sürüklemişti! Şeyh Sait, sorgusunda, Ziya Hoca'nın meclisteki bu açıklamalarından çok etkilendiğini itiraf edecekti.
Ocak 1925'te Şeyh Sait imzalı bildiriler Doğu Anadolu'da elden ele dolaşmaya başlamıştı. Bu bildirilerde “Hilafetsiz Müslümanlık olmaz!” deniliyor, Cumhuriyet “dinsizlikle” suçlanıyordu. Bildiriler ileri bir teknikle basılmıştı. İsyancıların elinde yabancı silahlar da vardı.
Piran'a gelen Nakşibendi şeyhi Şeyh Sait, verdiği vaazda şunları söylemişti: "Medreseler kapandı. Din ve Vakıflar Bakanlığı kaldırıldı. Din okulları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Gazetelerde bir takım dinsiz yazarlar dine hakaret etmeye... cüret ediyorlar"
Şeyh Sait sorgusunda, amacının “hükümete şeriat hükümlerini uygulatmak” olduğunu söylemişti.
Şeyh Sait'in sorgusunda söylediklerinden bir bölümü şöyle konuşmaların bir bölümü şöyle: Soru:“Niye isyan ettin?” Cevap:“Medreselerde fıkıh okudum… Şeriat hükümleri uygulanmazsa kıyam vaciptir. Kaza ve kader beni buraya sevk etti…"
Soru: “Yunan ordusu İslamiyet'in merkezini ayaklar altına almışken cihadın farzlarını niye yerine getirmediniz?” Cevap: “O zaman muhacirdik ve perişan haldeydik!”
Soru: “Din hükümlerinin zedelendiğini söylerken neyi kasettiniz?” Cevap: “İçki yasağı kaldırıldı.”
Soru: “Şeyh yalan söyler mi?” Cevap: “Eh! Söyler ya! Allah bilir!”
Soru: “Ziya Hoca'nın beyanatını duydun mu?” Cevap: “Ziya Hoca'nın beyanatını Sebilürreşat'ta, daha başka yerlerde okurduk... Okurduk ki kız mekteplerinde İslamiyete aykırı şeyler oluyormuş! Kızlar piyano çalıyorlar, erkekler keman çalıyorlar, sabaha kadar sohbet ediyorlarmış…”
Soru: “Neden Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın programını beğendin?” Cevap: “Çünkü ‘içkiyi, fuhuşu yasaklayacağız!' demesi hoşumuza gitti. Bir de ‘dine hürmetkâr olduklarını' söylüyorlardı.”
Soru: “Asker-i Rum nedir?” Cevap: “Biz Kürtler, Türk askerlerine ‘Asker-i Rum' deriz. Tabirdir, öyle deriz!
Soru: “Din kalktı!' diyorsun. Namazını kılmıyor muydun? Camilerde ezan okunmuyor muydu? Cevap: “Evet, ibadetime kimse karışmıyor, her isteyen namazını kılabiliyor ve camilerde ezan okunuyor… Fena yaptık! Bundan sonra iyi olur inşallah!
Sonuçta Şeyh Sait, daha yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetini kurulurken yıkmaya teşebbüs etti. Bu sırada dini kullandı. Şehirleri ele geçirdi, yağmaladı, isyancılar Mehmetçiği esir aldı, Mehmetçiğe kurşun sıktı. İsyan, İngilizlere yaradı. Musul kaybedildi. Ne kahramanı?İhanet bu.
Okuma önerisi:
Savcının iddianamesi, savunmalar ve karar konusunda bkz. TBMM Arşivi, Dosya 69, Karar no 69 ve IV-12, b-1;
Şark İstiklal Mahkemesi Karar Defteri, S.15, D. 4/32;
Hâkimiyet-i Milliye, 28 Haziran 1925
Behcet Cemal, Şeyh Sait İsyanı, İstanbul, 1955.
Metin Toker, Şeyh Sait ve İsyanı, Ankara, 1994.
Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanması, İstanbul, 1994.
Ergun Aybars, İstiklal Mahkemeleri, Ankara, 2009.