- Beşiktaş - Galatasaray maçı çok konuşuldu... Galatasaray sekiz yıl sonra İnönü'de kazandı ve şampiyonluk yarışında çok büyük bir engeli aştı... Nasıl buldunuz maçı?
ŞANSAL BÜYÜKA: Maç saat 19.00'daydı... Saat 18.30'da Manchester City - Manchester United derbisi başladı… Beşiktaş - Galatasaray maçı başlayana kadar tam 29 dakika City- United derbisini izledim… İnanın bu 29 dakika içinde hakem bir defa bile, evet bir defa bile faul çalmadı, bir kişi yere düşmedi, bir Allahın kulu yerde kıvranmadı… Zemin süper, oyun hızlı, seyirci muhteşem… Tadı damağımda kalan maçtan bizim derbiye Beşiktaş - Galatasaray maçına döndüm… Kötü maç mı oldu, hayır… İyi maç mı oldu, hayır… İngiltere'ye gözünüzü kapatırsanız bizim ölçülerde orta seviyede bir maç oldu…
- Galatasaray çok önemli bir avantaj kaptı ama…
Elbette… Galatasaray'ın ligde hiçbir takımda olmayan bir “kazanma" alışkanlığı var… Kazanmak için çok iyi oynaması gerekmiyor… Ortalama bir futbol oynarsa, kaliteli kadrosuyla, bu ligi çok iyi götüren ve rekorlar kıran hocası Okan Buruk'la, bunların yanına kattığı tecrübesi ve “kazanma" alışkanlığı ile yoluna güvenli biçimde devam ediyor…
- Sadece kazanma alışkanlığı mı?
Olur mu? Kolay gol yemeyen bir kalecisi var… Rakip atakları çok iyi karşılayan, çok sağlam duran üç stoperi var… Bu üçleden hangi ikili oynarsa aynı sağlam duruşu ortaya koyuyor… Orta alanda Kerem Demirbay şu anda ligin tartışmasız en formda ismi… Oyunu müthiş kuruyor, her yere çok çabuk yetişiyor ve sol ayağını müthiş kullanıyor…
- Ya Mertens?
Adam dedi ki “Artık tamam, sezon sonunda futbolu bırakıyorum." Aylardan Mart… Mayıs sonu lig bitiyor… Şurada kalmış üç ay… Mertens sanki futbola yeni başlamış gibi iştahlı… Bir yılgınlık - bir bıkkınlık asla yok… Aksine aç kurtlar gibi… İştahlı, hırslı ve becerlerinde yaşa bağlı, vedaya hazırlanmaya bağlı en ufak eksilme yok… Böyle bir profesyonellik anlayışı görülmüş şey değil… Üstelik saha içinde takımın futbol aklı… Saygıyı çok hakkediyor …
- Icardi durdu ama kenar adamları çalışıyor…
Galatasaray'ın en büyük avantajlarından biri, belki de birincisi kenar adamlarının bizim ligin üstünde hızlı oluşu… Kerem Aktürkoğlu ile Barış Alper Yılmaz, inanın bu takım için Icardi kadar, belki de daha fazla önemli… Göz açıp kapayana kadar takımı rakip ceza alanına taşıyorlar… Bir de zorluyorlar, bunaltıyorlar, topla becerileri fazla… Zaha’lardan, Tete'lerden, Vinicius'lardan çok daha önemliler…
- Ya Icardi ?
Türkiye'de çok güvendiğim, hepimizin çok yakından tanıdığı “üç büyüklerden" biri, yani Türk futbolundaki üç büyük hocadan biri Icardi için “Gittiği her takımda ilk yıl çok iyi oynar, ikinci yıl ilk yılının gerisinde kalır” demişti… Hem de bunu sezon başında söylemişti… Hoca haklı çıktı… İcardi, sakat falan deniyor da, son Beşiktaş maçında yakın plan görüntü dikkatimi çekti, sanki kilo da almış gibi… Daha önce de yazmıştım, formsuzluğu atlatır ama heyecanı bittiyse o kötü …
- Olivera kadro dışı kaldı ama aranmıyor bile…
Doğru… Okan Hoca'ya “Benim hakkımı yiyorsun" dediğini duydum… Takım Zaha'yı sevmiyor… Ziyech paraların zamınında ödenmesi konusunda bir - iki sıkıntı yaratmış… Bunlar bizim mahallede, yani futbol dünyamızda konuşuluyor… Bütün bunlara rağmen takım uygun adım marş marş hedefe doğru gidiyor, bu da son derece önemli…
- Okan Hoca’nın payı…
İnkar edilebilir mi? Derbi kaybetmiyor, Beşiktaş’ı tam 8 yıl sonra İnönü'de yendi, şampiyonluk yarışında önde ve avantajlı… Bu egosu yüksek kadroyu bugüne kadar iyi idare etti... Eee, bakıyoruz puan ortalaması da Avrupa liglerinde en yüksek hocalardan biri... Bundan iyisi can sağlığı...