Sahibinden satılık ülke!
Prof. Michel Chossudovsky, “Ukrayna; Oyunun Sonu Nedir? Bütün Bir Ülkenin Özelleştirilmesi” başlıklı bir inceleme yazısı yazdı. Millî Merkez Genel Sekreteri Haluk Dural’ın paylaştığı makalede Chossudovsky özetle şöyle dedi:
*ABD’nin dile getirilmeyen hedefi, savaşı kazanmak değil, nihai olarak egemen ulus devletlerin ulusal ekonomilerinin kontrolünü ele geçirmek amacıyla siyasi ve sosyal kaos yaratmaktır.
*Bu hegemonik gündem aynı zamanda “rejim değişikliği”, “renkli devrimler” ve eş zamanlı olarak devlet aygıtının yok edilmesi veya kriminalize edilmesi, dolar cinsinden borçların dayatılması yoluyla da yürütülüyor. Amerika'nın askerî ve istihbarat gündemine yerleşmiş olan NeoCon gündemi “Ülkeleri Yok Etmek”tir.
*Ukrayna geniş topraklara ve muazzam kaynaklara sahip bir ülkedir. ABD tarafından desteklenen Ukrayna, 2023 yılında 150 milyar dolar civarında yönetilemez bir dış borcu olan, yoksul, çökmüş bir Ulus Devlet haline geldi.
*2022 yılı başında, BlackRock ve JPMorgan'ın desteğiyle “Ukrayna'nın, yani tüm ülkenin doğrudan özelleştirilmesi” planlandı. Bunun için Ukrayna İmar Bankası'nı kurdular.
*Colin Todhunter’e göre “… BlackRock, JP Morgan ve özel yatırımcılar, aralarında Citi, Sanofi ve Philips'in de bulunduğu 400 küresel şirketle birlikte ülkenin yeniden inşasından kâr elde etmeyi hedefliyor.”
*Ukrayna'nın özelleştirilmesi, güçlü mali çıkarlar adına çalışan sözde bilim adamları ve aydınların yanı sıra, dünya çapında yolsuzluk yapan politikacıların ve yetkililerin seçilmesinden büyük ölçüde sorumlu olan bir halkla ilişkiler firması olan BlackRock'un danışmanlık şirketi McKinsey ile iş birliği içinde Kasım 2022'de başlatıldı.
*Eylül 2022'de Ukrayna Başbakanı Denys Shmyhal, devlete ait işletmelerin çoğunluğunun “Devlet Mülkiyet Fonu” yönetimine devredileceğini duyurdu. Liman tesisleri gibi önemli varlıkların özelleştirilmesi kararlaştırıldı.
“21-22 Haziran 2023’de, Kral Charles’ın ev sahipliğinde, Londra’da “Ukrayna’yı Kurtarma Konferansı” düzenlendi ve Ukrayna’nın Yeniden Yapılandırılmasına karar verildi.
*Ukrayna Devlet Mülkiyet Fonu Başkanı Vitaliy Koval, 2024 planını sundu ve “Küçük ve orta ölçekli işletmelerin, özelleştirme sürecinin merkezinde olması gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
*Yapılması planlanan iş, tipik bir otoyol soygununa benziyor. Ukrayna'nın özelleştirilmesi emsal teşkil ediyor. Bütün ülkeler özelleştirilebilir.
*Ukrayna Savaşı gösterdi ki Savaşlar, Askerî Endüstriyel Kompleks için para kazanma operasyonlarıdır. Minsk 1, Minsk 2 ve İstanbul barış girişimleri bu sebeple sabote edildi.
*Sonuç, kitlesel yoksulluk ve “yeniden yapılanma” kisvesi altında bütün bir ülkenin toplumsal yıkımıdır.
***
Aslında Türkiye de terörle dize getirilmek istenirken Ukrayna’dan daha önce aynı süreçten geçti... Süreç Özal döneminde başlatıldı.
Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı ile birlikte İstanbul'da, küresel çapta şirketlerin başkanlarıyla “Yatırım Danışma Konseyi” adı altında toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda Türkiye'nin hangi sektörünün, küresel sermayenin hangi şirketleri tarafından paylaşılacağı kararlaştırıldı ve satışlar bu kararlara göre yapıldı! Bu toplantılara katılan yabancı şirketlerden birinin başkanı, "Silahımız dolu, uygun kuşu bekliyoruz" demişti! Yani millî sermaye ile oluşturulan şirketler, onlar için birer avdan ibaretti. Türkiye, küresel sermayenin avı oldu! AKP de küresel sermayenin iş birlikçiliğini yaptı!
Öyle ki “Babalar gibi satarım” diyen dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, sonunda “Sata sata bitiremedik” lafını bile kullandı! Limanların satılması, devletin varlıklarının Varlık Fonu’nda toplanması hep aynı modelin uygulamalarıdır. Şimdi Ukrayna’da aynısı yapılıyor.
BBC Türkçe'den İrem Köker'in haberine göre sonradan AKP iktidarının da danışmanlık anlaşması imzaladığı McKinsey şirketi 1980'li yılların ortasında Türkiye'nin Avrupa Birliği başvuru sürecine yardımcı olmuş, 1990'ların ortasında özelleştirme ve 2000'lerin başında da el konulan bankaların yeniden yapılandırılması konularında dönemin hükûmetlerinin danışman kuruluşu haline gelmişti.
Tepkiler üzerine Tayyip Erdoğan, McKinsey ile anlaşmanın uygulanmayacağını söyledi ama zaten ekonomi treni de rayından çıktı, tünel duvarlarına çarpa çarpa ilerliyor. Asıl kıyamet, tren 31 Mart tünelinden çıkınca yaşanacak!
***
Başlığa bakıp da “Ülkenin sahibi iktidardaki AKP, MHP, BBP ve HÜDA PAR değildir” diyenler olabilir. Değildir elbette... Yalnız, verilen oylar, ucuz satış sertifikasına dönüştürüldü işte! Tıpkı emekli maaşları ve ikramiyeleri gibi...
NOT: Muhalefeti de ülkenin satılması açısından ele alacağım.