Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı üçüncü yılına girerken, füze saldırıları Ukraynalı sivilleri öldürmeye ve Ukrayna yer altı şebekesini bozmaya devam ediyor. Ukrayna'ya 61 milyar dolarlık ek yardım tasarısı Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamada onaylanana kadar, Ukraynalılar cephedeki mühimmat eksikliği nedeniyle yavaş yavaş geri çekilmeye başladılar.
Ukrayna topraklarındaki kasvetli ruh hali, sirenler ve Rus füze saldırıları arasında Mart ayı sonunda Kiev şehir merkezinde 16. Kiev Güvenlik Forumu düzenlendi. Bu, geniş çaplı Rus işgalinin başlamasından bu yana düzenlenen ikinci yüz yüze toplantı oldu.
Savaşın gölgesine rağmen Forum, pek çok uzman tarafından Ukrayna'nın transatlantik güvenlik yapısına ait olduğunun kabul edilmesiyle Ukrayna ile dostluk ve dayanışmanın bir göstergesi olarak kabul edildi.
Konferansın açılış konuşmasında kürsüye çıkan NATO Askeri Komitesi Başkanı Amiral Rob Bauer “İsveç bayrağının NATO karargahındaki tek mavi ve sarı bayrak olmayacağını” iddia ettikten sonra “Bütün ve özgür bir Avrupa, bütün ve özgür bir Ukrayna olmadan mümkün değildir” dedi. Dinleyiciler Bauer'in sözlerini alkışlarla karşılarken, Temmuz ayında Washington DC'de yapılacak NATO zirvesinde Ukrayna'nın ittifaka katılması için davet alacağı hayaline kapılan pek kimse olmadı. Gerçekten de Ukrayna için yanılsamaların zamanı fazlasıyla geçti. Artık daha ziyade, ABD iç politikasının yakın zamana kadar Ukrayna'ya yardımı geciktirmesi, Almanya'nın taurus füzelerinin tedariki konusunda tereddüt etmesi ve savaşa yönelik uluslararası ilginin azalarak başka yerlere kaymasıyla birlikte, hayal kırıklığı dönemi başladı.
Ukrayna, topçu mermileri ve hava savunmasında baş gösteren ciddi eksiklikler nedeniyle Rus ilerleyişine karşı toprak kaybediyor ve Batı tarafından sağlanan hava savunması zayıfladığı için de Ukrayna şehirleri füze saldırılarına maruz kalmaya devam ediyor.
Ukraynalı Albay Andriy Biletsky, Avdiivka’daki cepheden gerçekleştirdiği videolu görüşmede büyük can kayıpları pahasına direndikleri Rusya'ya karşı acı bir mağlubiyet adlıklarını kaydettikten sonra Rusya'nın savaş alanındaki sayısal üstünlüğünün 7’de 1 gibi bir orana sahip olduğunu belirtti. Ancak asıl sorunun bu olmadığını şu cümlelerle dile getirdi: “Yeterli mühimmatımız olsaydı pozisyonumuzu koruyabilirdik.”
Ukraynalı askeri analist Mykola Bielieskov kaleme aldğı yazıda bir savaşı kazanmak ile gerilimi tırmandırmayı yönetmenin farklı kuralları ve öncelikleri olan farklı bir oyun olduğunu, bu farklılıkların şu anda acı meyvelerini verdiğini belirttikten sonra “Ukrayna'ya verilen askeri destek hem cömert hem de geçici, zamanlama açısından etkili ancak verimsiz ve miktar açısından yetersiz olmuştur. En önemlisi de, Batı'nın Ukrayna ve bölgeye yönelik daha geniş kapsamlı, uzun vadeli stratejisinden yoksun bir yardımdır” iddiasında bulundu.
Forumda Estonya Savunma Bakanı Hanno Pevkur'a ülkesinin Ukrayna'nın savunmasına neden bu kadar derinden bağlı olduğunu ve savunma bütçesinin yarısını Ukrayna'ya askeri yardıma ayırdığı soruldu. Bakan “Rus botları Estonya sınırını geçtiği anda Estonya'nın savunmasına ilk koşanın Ukrayna olacağından eminim” dedi.
Ukraynalılar Rus saldırısının ne olduğunu biliyorlar ve bununla mücadele edecek kararlılığa ve deneyime sahipler. Bu durum, NATO planlamacılarını ve Washington'daki uzmanları, süslü kabiliyetlerin ve 5. Madde'ye bağlılıkla ilgili yüce söylemlerin savunmasız müttefiklere güven vermeye yaradığına inananları duraksatmalıdır. NATO'nun ağır toplarının Ukrayna'da ne yaptıkları NATO zirvelerinde ne söylendiğinden çok daha önemlidir.
Benzer bir soruyu, kısa bir süre önce tüm toplarını Ukrayna'ya bağışlama kararı alan Danimarka Savunma Bakanı Troels Lund Poulsen'e “Ukrayna'daki savaş Danimarka sınırlarından çok uzakta, Kopenhag neden umursuyor? Ve daha genel olarak, Danimarka ile birlikte savunma bütçelerinin büyük bir kısmını Ukrayna'ya yardıma ayıran ve isteksiz müttefiklerini Ukrayna'nın yanında toplamak için çaba sarf eden Baltık ülkeleri, Polonya ve Çekya gibi daha küçük Avrupa ülkelerinin liderliğini açıklayan nedir?” diye sorulmuştu. Bakan Poulsen bu soruya küçük uluslar için tek güvenlik paradigmasının kolektif güvenlik ve karşılıklı savunma olduğu cevabını vermişti.
Ukrayna Enerji Bakanlığı'na göre Forum'u takip eden günler ve haftalarda Rusya, Ukrayna elektrik şebekesine karşı ciddi bir taarruza hazırlanıyor: özellikle kömür, gaz ve hidroelektrik santrallerini hedef alarak üretim kapasitelerinin yaklaşık %80'ini yok etmeyi planlıyor.
Rus saldırıları nedeniyle büyük enerji santrallerinin tamamen yıkıldığı Harkiv ve Dnipro'ya yaptığı ziyaretler sırasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ukrayna şebeke operatörü Ukrenergo'nun CEO'su Volodymyr Kudrytskyi batılı medya mensuplarına şöyle seslendi: “Lütfen Batı'daki liderlere Putin'i provoke etmeyi bırakmalarını söyler misiniz?”
Çekoslovakya Dışişleri Bakanı Jan Masaryk müttefiklerin 1938'de Münih'te Sudetenland'ı Hitler'e bırakma kararını açıklamasından sonra Lord Halifax'a “Eğer dünya barışını korumak için ulusumu feda ettiyseniz, sizi ilk alkışlayan ben olacağım. Eğer öyle değilse, tanrı ruhlarınıza yardım etsin” demişti. Şimdi ise bir Ukraynalı batılı ülkelere aynı şekilde sesleniyor. Kimin, kimi ne için feda ettiğini elbette ki zaman gösterecek.