Türkiye'de şekerin macerası Osmanlıya kadar gidiyor. Türkiye’de Şeker Fabrikaları kurulma çalışmaları Osmanlı İmparatorluğu zamanında (1840-1899) başladı. Ama bu dönemde herhangi fabrika vb girişimler hiçbir şekilde ortaya çıkmadı. Cumhuriyetin ilanı ve yeni bir devletin kurulması ile devlet çeşitli sektörlerde girişim faaliyetleri başlatıyordu.
Bu doğrultuda Uşak'tan gelen bir köylü Atatürk ile görüşmek istiyordu. Atatürk bu köylüyü kabul etmişti. Bu köylünün ismi Molla Ömer oğlu Nuriydi. Çiftçi Nuri Atatürk'e Avrupadan pancar tohumlarını tüccarlığı vasıtayla bir şekilde temin ettiğini daha sonra bunları evde rendeleyip kaynatıp şekeri ortaya çıkardığını Atatürk'e anlattı.
Atatürk gurur duymuş üstelik Nuri beye içten bir şekilde sarılıp aferin çocuk demişti. Bu konuda elinden gelen herşeyi yapmasını arkasında olduğunu ve her türlü desteği vereceğini dile getirmişti. Daha sonra şekere yapacağı katkılarından dolayı şeker soyadını alacak Nuri bey tez elden çalışmalara başlamıştı.
Böylece Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş. ‘ kuruldu. Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş. ‘ kuruldu. 19.04.1923 tarihinde 600.000 TL sermaye ile kurulan Fabrika 17.12.1926 tarihinde işletmeye açıldı.
Uşak'ta açılan bu fabrika yetinilmemiş 1934 yılına kadar 3 tane daha fabrika açılarak sayı 4 ulaşmıştı. Bu fabrikalar üretime devam ederken daha güçlü ve daha fazla üretim yapmak için bu fabrikaları tek çatı altında toplamak istediler. Bu durumun sonunda Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş kuruldu.
Devlet bu doğrultuda teşvikler vermeye başladı. Bu teşvikler sonucunda 02.11.1925 tarihinde Alpullu Şeker Fabrikasının temeli atıldı. 11 ayda fabrikanın montajı bitirilip 26.11.1926 tarihinde de fabrika işletmeye açıldı.
Daha sonra bu fabrikalara ek olarak “Anadolu Şeker Fabrikaları T.A.Ş.” 5.12.1933 tarihinde Eskişehir Şeker Fabrikası işletmeye açıldı.
Fabrikaların açılışı devam ediyor ardı ardına fabrikalar açılıyor. Yeni bir atılım yapılıyordu. Amaç kendi kendine yeten kendi şekerini üreten çiftçisini yükselten bir Türkiye ortaya çıkarmaktı. Bu doğrultuda Turhal Şeker Fabrikası T.A.Ş. ” de 19.10.1934 tarihinde Turhal Şeker Fabrikası kuruldu. Bu arada kurulan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. nin sermayesi 22 milyon liraydı. Şeker Türk tarımı için tıpkı cumhuriyet gibi hem yeni hem de cumhuriyet güçlü bir araç olmuştu.
Bu durum yıllar yılı artarak devam ediyordu. 1950'li yıllara geldiğimizde bir tevsi programı hazırlandı. 1951 yılında hazırlanan ” Şeker Sanayii’nin Tevsi Programı” ile yeni şeker fabrikaları kurulması dönemine girildi. Bu program çok başarılı olmuş Türk çiftçisi ile birlikte şeker fabrikaları ağı hızla büyümeye başlamıştı. 1951-1956 yıllarını kapsayan dönemde toplam onbir yeni şeker fabrikası inşa edilerek, 1956 yılında fabrika sayısı onbeşe ulaşmıştır.
Pancar ve şeker çiftçinin en önemli gelir kaynağı olmuş Ekim alanı ise giderek büyümeye başlamıştı. Buna birlikte yeni fabrikalar gerekiyordu.
Bunun için sırayla; 1962 yılında Ankara Şeker Fabrikası ve 1963 yılında da Kastamonu Şeker Fabrikası, sanayiimizin geliştirilen bir makina fabrikası ile iki atölyede %65’i imal edilerek işletmeye alındı.
1977’de Afyon, 1982’de Muş ve Ilgın , 1983’de Bor, 1984’de Ağrı ve 1985 yılında da Elbistan Şeker Fabrikalarının %95’e varan makina ve tesisleri mevcut beş makina fabrikasında imal edilerek işletmeye alındı. 1989 yılında Erciş, Ereğli ve Çarşamba Şeker Fabrikaları, 1991 yılında Çorum, 1993 yılında Kars, 1998 yılında Yozgat ve 2001 yılında ise Kırşehir Şeker Fabrikaları işletmeye açıldı.
Toplam devlet ve özel sektör olarak 33 fabrika şeker üretir hale gelmişti. Bu 33 fabrika bizi Avrupa ve dünyadaki en büyük 3. Şeker pancarından şeker üreticisi yapacaktı. Türkiye Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği (PANKOBİRLİK) raporuna göre, 2016 yılında bedeli ödenen pancar üretimi toplamda 19 milyon 593 bin ton iken bunun 12 milyon 957 bin 818 tonunu özel tesisler üretti.
2016-2017 sezonunda Türkiye 23 AB ülkesi içinde sadece şeker pancarı üretiminin yaklaşık yüzde 14’ünü tek başına tedarik ediyor. En fazla üretim 3 milyon ton ile Fransa’da olurken, onu 2.8 milyon ton ile Almanya izliyor.
Şeker pancarında durum buyken bu kadar başarılı iken bir diğer şeker üretim metodu olan nşbde ilk sıradaydık.
Türkiye’de aynı zamanda NBŞ üretimi de oldukça yüksek. Tabloya göre, 23 AB ülkesi arasında en yüksek NBŞ üretimini gerçekleştiren Türkiye, yıllık 265 bin tonluk üretim yapıyor.
Türkiye bunun neredeyse yüzde 25’lik kısmını tek başına üstleniyor. Listeye baktığımızda şeker pancarı üretiminde lider olan Fransa, NBŞ üretiminde hiç bulaşmazken, Almanya sadece 56 bin tonluk üretim yapıyor. AB NBŞ'ye karşı bir duruşu vardı bu durumu kısıtlıyor. Nşb galip gelmesin diye onlarca yıllık kotayı kaldırıyordu.
AB’nin tarihi şeker kotası 1 Ekim 2017’den beri yürürlükte değil. Bu adım ile 13,5 milyon ton olan şeker pancarı üretim sınırı ve 1968 yılından bu yana Ortak Tarım Politikası’nın bir parçası olarak çiftçilere sağlanan asgari fiyat uygulaması kaldırılmış oluyordu.
PEKİ AB BÖYLE YAPARKEN TÜRKİYE NE YAPIYORDU?
Türkiye'de ise şeker fabrikaları özelleştirmek isteniyordu. Bu amaç doğrultusunda Özelleştirme İdaresi 2009 yılı sonunda 6 şeker fabrikasını satışa çıkardı. Bunlar Turhal, Çorum, Kastamonu, Çarşamba, Yozgat ve Kırşehir fabrikalarıydı.
Tabi halk ve bir çok kesimden tepki geldi. Bunlardan biride hatta en önemlisi olan pankobirlikti. Pancar Üreticileri ve Pancar Kooperatifleri Birliği (Pankobirlik), “Özelleştirme şeklinin yanlış olduğunu, pancar ve şeker üretimini olumsuz etkileyeceğini” iddia ederek özelleştirmeye karşı tavır almıştı.
O dönemde bu karardan vazgeçildi. Herkes tam rafa kalktı derken Kemal dervişin özelleştirme meraklıları devleti bunlara zorluyordu. Bunlardan en önemlisi son dönemde adı ayyuka çıkan MC kinsey danışmanlık şirketiydi.
Ardından 2011 yılında da 10 şeker fabrikasının varlık satışı yöntemiyle özelleştirileceği bildirildi. Danıştay'ın iptal kararındaki eleştirilerin dikkate alındığı bu doğrultuda yeniden düzenlendiği söyleniyordu.
Bir el peki neden sürekli şeker fabrikaları özelleştirmek istiyordu amacı ne olabilirdi.Özelleştirme yine olmadı bağımsız Türk yargısına takılmıştı. Pancarı böyle bitiremeyeceğiz diye düşünen bu el yargıya müdahale edemeyince satın alması kolay olan yasamayı seçti.
3 Haziran 2015 tarihli Resmi Gazete ‘de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile NBŞ üretimi için 250 bin ton olarak belirlenen kota yüzde 30 oranında artırıldı. Böylece toplam üretimde yüzde 15’lik paya sahip olan NBŞ’nin oranı yüzde 20’ye yaklaştı. İstediklerinin ilkini almışlardı.
Bunlarla eş zamanlı olarak Türkiye'de bir yabancı şirket çeşitli şirketleri satın alıyordu.
NŞB sadece sağlığa değil hayvancılığa ekonomiye istihdamada zarar veriyordu. Yine pankobirlik bu durumu şöyle açıklıyordu: 540 bin ton pancar üretilememesi, yaklaşık 100 bin dekar alanda pancar tarımının durması, 160 bin (%30) ton besi ham maddesinin, küspenin ve 20 (%4) ton melasın üretilememesi, doğrudan istihdam ve nakliye sektöründe daralma olarak dile getiriyordu.
Peki biz nişasta bazlı şeker de kotayı kaldırdıkya Avrupa da durum nasıldı O dönemde Avrupa Birliği ve bir çok ülkede nişasta bazlı şeker kotası yüzde 1-3 oranında iken, Türkiye, şeker üretiminin yüzde 10’u oranında nişasta bazlı şeker kotası belirledi.
Olağanüstü hal kapsamında hazırlanan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu ve Alkol Piyasası kapatıldı. Şeker Kurumuna ve Şeker Kuruluna yapılmış olan atıflar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına yapılmış sayıldı. Artık korkulan senaryo belli olmuştu. Cargill ve şeker lobisi istediğini alıyor sıra şeker fabrikalarına geliyordu. Şeker fabrikaları özelleştirmek için hazırlıklar 2016 yılına gidiyordu.
Türk şekerin başına 23 Eylül 2016 tarihinde Ergin İçerli getiriliyor TÜRKŞEKER’in Yönetim Kurulu Başkanı olan Ergin İçenli, aynı zamanda asil olarak Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor. Çok uluslu şirketler önce özelleştir diyor gizli şekilde yerli firmalara aldırtıyor sonra onlardan kendileri alıyordu. Bu senaryo tekelde olmuştu şimdi sıra şekerdeydi.
1 milyona yakın imza dahi toplamıştı. Ama bunların hiçbiri bir şey ifade etmeyip tek tek satıldı fabrikalar. Normalde zarar ediyor denen yerleri almak için şirketler sıraya girmişti. Şeker zarar ediyorsa bu istek niyeydi?
KİM BU CARGILL?
ABD merkezli çok uluslu şirket.1865 yılında kurulan şirket 2015 yılı itibarıyla aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 63 ülkede faaliyet gösterir.Toplam 138.000 çalışanı vardır. 2011 yılında şirket 119,5 milyar USD gelir elde etmiştir.Tahıl ticareti alanında dünyanın 2. büyük şirket.
Cargill Türkiye'ye 1960 yılında Bramer Ticaret A.Ş. ile yerel ortaklık kurarak girdi. 1986'dan itibaren Cargill olarak faaliyet göstermeye başladı. Nişasta bazlı kimyasal şeker (glikoz-fruktoz) üretimi yapıyordu. Bu üretim için 1997'de Bursa'da 213 dönüm toprak aldı. Yalnız öyle sıradan falan bir arazi değil 1. Sınıf kalitede topraklara sahip hemde tesadüf eseri İznik gölünün kıyısında.
Cargill'e bir çok arazi gösterilmiş ama hem suya ihtiyacı olduğu için hem de gelecekte İznik gölünü ve suyunu pisletmek istediği için burasını seçmişti. Oraya bir çok Türk şirketi talip olmuş ama ne hikmetse onlar almıştı. Bursalılar bu duruma itiraz etti doğal olarak ve mahkemeye taşıdı. Bursa 2. İdare Mahkemesi 1998'de yürütmeyi durdurma kararı verdi. Danıştay 6. Dairesi 2002'de bu kararı onadı.
Hukuk dur demişti ama bu devlet gibi olan şirket durur muydu? Tabi ki durmadı. Tarih 28 Ocak 2004. Erdoğan ile George W. Bush Beyaz Saray'da buluştu. Bush, Cargill sorununun çözülmesini rica etti.
Çok değil beş ay gibi kısa sürede 5403 sayılı “toprak koruma ve arazi kullanımı yasası” değişikliği 3 Temmuz 2005'te TBMM'de kabul edildi. Evet, Türk milletinin seçtiği vekilller güzel bir çalışmaya imza atmışlardı!
Geçtiğimiz günlerde ise, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde etkili olan ABD merkezli Cargill şirketine yüzde 70 vergi indirimi uygulanmasına yönelik karar Resmi Gazete'de yayınlandı. Karara göre şirketin KDV ve gümrük vergisinden istisnası sağlanacak ve şirketin 44 milyon 659 bin 79 liralık yatırımına devlet katkısı sunulacak.