Mustafa Akıncı sözlerinin arkasında ama ya KKTC halkı...
Ortada fol yok yumurta yok iken, kimsenin KKTC'yi Türkiye'ye bağlayacağız diye bir iddiası ve hazırlığı, siyaseti yok iken, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın "Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye bağlanmasının korkunç olacağını, Kıbrıs'ı, Hatay gibi Türkiye'ye bağlayan adam olmayacağını" söylemesi, cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik provokasyondur ve oy devşirmeye yöneliktir. Akıncı'nın şu veya bu cenahtan oy devşirme çabalarına kimsenin itirazı yoktur; ancak bunu yaparken işin içine Anavatan Türkiye'yi karıştırmasına, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne saldırmasına, Kıbrıs Türküne hakaret etmesine de müsaade edilemez.
Akıncı'nın provokatif açıklamalarına aldığı tepkilere 'sözlerimin arkasındayım' diye aklı sıra meydan okuması sağlıklı düşünemediğinin, seçimi kazanmak için her yolu deneyeceği, halkımızı kutuplara ayırmayı dahi mübah gördüğü açıktır.
Akıncı, sözlerinin arkasında olabilir ancak Kıbrıs Türkü onun arkasında değildir; Akıncı'nın "Kıbrıs Türktür Türk Kalacak siyaseti 1950'lerin sloganıdır. Bu slogan 1950'lerde kaldı" diyerek artık Kıbrıs Türktür denilemeyeceğini iddia etmesi mukavemetçi Kıbrıs Türkünü ve Anadolu'daki kardeşlerimizi çileden çıkarmıştır. Halkımız, Akıncı'yı sandığa gömmek, dersini vermek için 26 Nisan'ı iple çekmektedir…
Akıncı'ya gerek KKTC'den ve gerekse de Anavatan Türkiye'den tepkiler vardır ve bunlar artarak sürmektedir. Yapılan açıklamalarda, Akıncı'nın oy ve seçim hesapları nedeniyle Anavatan Türkiye'ye sataştığı, Barış Pınarı Harekatı sırasında yaptığı gibi yeniden provokatörlük yaptığı, Türk kamuoyunu kışkırttığı, kendisine tepki gösterilmesini sağlayarak mağdur rolü oynadığı ancak bu senaryonun kendisini kurtaramayacağı ve Nisan seçimlerinde sandıkta cezalandırılacağı belirtildi.
Anavatan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'da, Akıncı'yı sert bir dille eleştirip şunları söyledi:
"Bakıyoruz seçim zamanı sayın Akıncı, Türkiye'yi malzeme yapıyor. Biz, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğini Rumlara karşı savunurken, Akıncı da, Türkiye'ye bağlanma gibi Hatay'ın Türkiye'ye bağlanmasına kadar gidecek kendi kendine soru sorup cevap veriyor. Bunlar Türkiye'de veya KKTC'de gündeme mi geldi de bunları konuşuyoruz. Biz Kıbrıs Türk halkının eşitliği diyoruz, o başka konuları malzeme ederek Türkiye'ye saldırmayı tercih ediyor. Biz müzakere sürecinde çok şey yaşadık. Ben böylesine dürüst olmayan bir siyasetçiyle hiçbir yerde çalışmadım. Bunun örneklerini de önümüzdeki günlerde açıklayacağım. Harita konusunda Crans Montana'da (görüşmeler) biterken, daha sonra kendisinin dürüst olmayan davranışları ve sonuçları içerideki Başbakan dahil onlara söylememe konusundaki yalvarmaları dahil, dürüst olmayan çok şeylerini gördüm. Kıbrıs Türk halkına böyle dürüst olmayan bir siyasetçi yakışmıyor. Bunları Kıbrıs Türk halkının çok iyi düşünmesi lazım."
Bu köşeyi okuyanlar, Crans Montana'da Akıncı'nın Rum tarafına sunduğu taviz haritası konusunu defalarca gündeme getirdiğimi, Akıncı'nın hükümete, Meclis'e bilgi vermeden kendi kafasına göre bu taviz haritasını hazırladığını, KKTC'nin topraklarını Rum'a peşkeş çektiğini, Maraş ve Güzelyurt içinde olmak üzere topraklarımızın yüzde 25'ini Ruma iade etmeyi kabul ettiğini vurguladığımı anımsayacaktır.
Akıncı, bu konuda açıklama yapma çağrılarımızı yanıtsız bırakmış taviz haritası konusunda susmayı tercih etmiştir. Çavuşoğlu'nun açıklamasına bakılacak olursa Akıncı, Çavuşoğlu'ndan sözkonusu taviz haritası ve detaylarının zamanın Başbakanı Özgürgün'den ve Kıbrıs Türklerinden gizlenmesini talep etmiştir. Çavuşoğlu'nun bu açıklamalarından sonra hükümetin ve Meclis'in, Akıncı tarafından kendi aklına göre verdiği taviz haritasını resmen ondan talep etmesi ve halka açıklaması gerekmektedir. Halkımız taviz haritasını bilmeden oy vermeye çağırılmamalıdır. Hükümet ve Meclis bunu yapmadığı takdirde, Akıncı'ya hizmet etmiş olacağını bilmelidir. Bu arada Çavuşoğlu da; Akıncı'nın verdiği taviz haritasının detayları ile ahlaksız teklifine ne için ve niye kendisine yalvardığına, bu yalvarmalara neden alet olduğuna ve diğer detayları vakit geçirmeden muhakkak açıklık getirmelidir… Ayrıca her ne kadar da Türkiye Dışişleri yalanlamış olsa da, Rum medyasında ortaya atılan Türkiye'nin Crans Montana'da etkin ve fiili garantörlüğünden ve tek yanlı müdahale hakkından vazgeçtiği, Anastasiadis'in ilk günden 'sıfır garanti sıfır asker' konusunda diretmesi nedeniyle kabul görmediği iddiaları hususunda da daha ayrıntılı izahat verilmelidir.