Milli marş ıslıklamak!

Gürcistan Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Willy Sagnol, Türkiye ile oynadıkları maçtan sonra “Ben Türkiye’yi çok seviyorum ancak Türk taraftarlar neden Gürcistan Milli Marşı’nı ıslıkladılar? Buna anlam veremedim. Gürcistan, her zaman Türkiye Milli Marşı’na saygılı olmuştur. Onlardan da bu saygıyı beklerdik.” dedi.

Islıklama faaliyetine, stadyumda bulunan bütün Türkler katılmamıştır ama olay çok çirkindir. Kendi milli marşına, bayrağına saygı gösterilmesine önem veren bir millet, aynı saygıyı diğer ülkelerin milli marşına ve bayrağına da göstermelidir. Çünkü milli marş veya bayrak, milleti ve ülkeyi temsil eder.

Bir ülkenin milli marşını ıslıklamak, sebep ne olursa olsun, milliyetçilik değil olsa olsa bencilliktir.

Böyle olaylar karşısında, devlet adamları, halkın sevdiği ve saydığı sanatçılar, sporcular, yazarlar, gazeteciler ön almalı, bencil davranışları ayıplamalı, kınamalı ki bir daha olmasın...

***

Yakın tarihte de bu tür bencillikler yaşanmıştır. Türk orduları, Büyük Taarruz sonunda, Yunan işgali altındaki İzmir'e girdikten sonra Mustafa Kemal Paşa da İzmir'e gelir. Paşa, konaklaması için Karşıyaka'daki İplikçizade Köşkü’ne davet edilir. İşgal döneminde Yunan Kralı da burada kalmıştı.

Her tarafı çiçeklerle bezenmiş bir otomobil ile Karşıyaka'ya gidip köşke doğru yürüyen Paşa mermer merdivenlerde yere serilmiş kocaman bir Yunan bayrağı görür ve sorar:

-Nedir bu?

Bir kişi cevap verir:

-Yunan Kralı bu eve girerken bu basamaklarda Türk bayrağını çiğnemişti, Paşam...

Gazi kaşlarını çatar:

-Hata etmiş! Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak bir milletin şerefidir, ne olursa olsun yerlere serilmez ve çiğnenmez, kaldırınız!

***

Bu olayı, bize ilk defa ilkokul öğretmenimiz Şakir Şakar anlatmıştı. Hem bu olay, hem de Atatürk'ün milliyetçilik ile ilgili bir sözü, yeni nesillere küçük yaştan itibaren, üzerinde önemle durularak anlatılmalıdır. Atatürk, "Gerçi bize milliyetçi derler ama biz öyle milliyetçileriz ki işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir." demişti.

“Hodbin” kelimesi Farsça'dır. Herhalde, o dönemde "bencil" kelimesi üretilmemişti. Yunus Emre'nin kullandığı "bencileyin" kelimesi, "benim gibi" demektir. “Bencil” ise “hodbin” veya “egoist” karşılığı olarak üretilmiş olsa gerek.

Türk Dil Kurumu'na göre “hodbin” olmak veya “bencil” olmak her zaman, her koşulda çıkar gözetmek anlamına gelir. Hodbin kişiler için yardımlaşma ve fedakârlık gibi erdemlerin hiçbir önemi yoktur. Onlar için asıl olan her zaman ''ben''dir.

Spor da bir mücadeledir ama rakibe saygı göstermeyen hüsrana uğrar.

***

“Ülkenin bunca sorunu varken, başka konu mu yoktu?” denilebilir ama sosyal psikolojinin sağlıklı olması, bütün sorunların üzerindedir. Sosyal psikoloji sağlıklı olmazsa, millet, kendi üzerinde oynanan oyunları fark edemez...

Türk Milleti, ensar-muhacir edebiyatıyla getirilen milyonlarca yabancı ile karıştırılıp yerine bir Orta Doğu milleti ve Orta Doğu Birleşik Devletleri gibi bir yapı oluşturmaya dair projeleri zamanında anlayamamış olduğu gibi ekonominin bu projelerin uygulamaya konulabilmesi için çökertildiğinin de farkında değildir. “Yeni Anayasa”nın da bu proje için gündeme getirildiğini, çoğunluk bilmiyor! Böyle bir ortamda, gerçek ne olursa olsun; Hz. Ayşe’nin evlilik yaşını tartışmak, Osmanlı ordusu Topkapı surlarına dayanmışken, Bizans papazlarının, meleklerin cinsiyetini tartışması gibidir...

Bu körlüğün asıl sebebi bencilliktir, kişisel çıkarları toplumun çıkarlarından önde tutmaktır.

Her türlü imkâna sahip Türkiye gibi muhteşem bir ülkenin, dünyanın en kötü yönetilen hatta kendi yöneticileri tarafından bozulan ekonomilerinden birine sahip olması, başka türlü izah edilemez... Ülke ekonomisini çökertenler alkışlanırken, başka bir ülkenin milli marşı ıslıklanıyorsa, burada aydınların devreye girmesi gerekir...

Yazarın Diğer Yazıları