Mesut Yılmaz, Burhan Kuzu ve vesayetçi zihniyet…

Ege denizindeki deprem İzmir'i vurdu. Siyasi parti başkanları acıları paylaşmak üzere depremzedeleri ziyaret etti. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın cenaze töreninde ise iktidar ve muhalefetin önde gelen isimleri bir aradaydı. Bu arada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eşi ve kızı ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın korona virüs tedavisi gördüğü haberlerinden sonra Burhan Kuzu'nun vefatını duyduk…

***

Mesut Yılmaz ile geniş katılımlı toplantılar dışında, yüz yüze üç-dört görüşmem var. O dönemde çalıştığım Akşam gazetesini ziyareti sırasında, kendisine bir önceki dönemde çıkarılan Terörle Mücadele Yasası'nın aslında "terörle mücadele etmemek" için hazırlandığını söylemiştim. Çünkü bu yasa, ceza yasasındaki idam ve müebbet gibi ağır cezaları, 8 yıl hapse kadar indiriyordu! İddiamı dikkatle dinlemişti... Yine Ankara'daki konutunda görüşmüştük. Bir de Bakırköy'de bir açılışa katılmış sonrasında da yemekte buluşmuştuk. Açılış sırasında bir ara Yılmaz ile yan yana düşmüştük. Sonradan bu fotoğrafla birileri oynamış ve benim yerime bir başkası monte edilerek medyaya sunulmak, böylece Mesut Yılmaz suçlanmak istenmişti. Ben de fotoğraftaki kişinin aslında ben olduğumu yazınca, oyun bozulmuştu. Bir defasında da Mesut Yılmaz aleyhine yapılan fakat doğruluğu şüpheli bir habere, güvenilir imajı katmak için benim imzam konulmak istenmişti. Ben de bunu reddedince, gazete sahibiyle ilişkilerim bozulmuştu. Zaten bir süre sonra da başka bir gerekçeyle muhasebeye davet etmişlerdi. Mesut Bey'in bunlardan haberi olmadı… Başbakanlığı dönemi pek parlak sayılmazdı ama Dışişleri Bakanlığı döneminde başarılı olduğu kabul edilir. Bir seçim öncesinde, Korkut Özal'ın terörle ilgili önerilerine uymaması için manşetten kendisini uyarmıştım. Bu sebeple, ben de eski dostluğum olan ANAP'lı bir bakan tarafından, Yılmaz adına uyarılmıştım. Allah rahmet eylesin.

***

Burhan Hoca ise ben öğrenciyken İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde asistandı. O zaman da gazetecilik yaptığım için okula pek devam edemiyordum. Fakat ne zaman okula gitsem, öğrenci arkadaşlarımın, Burhan Hoca'dan övgüyle bahsettiğini duyardım. Sonradan birlikte televizyon programlarına katıldık. O başkanlık sistemini savunurdu, ben ise Türk devlet geleneğinde devlet başkanının yanında her zaman bir sadrazam veya vezir bulunduğunu ileri sürerdim. Aslında MHP'den milletvekili olmak istemişti ama biz karşılaştığımızda bu konulara hiç girmezdik. Bir kitap fuarında, benim de bulunduğum Yeniçağ standını ziyaret etmişti. Aleyhinde çok malzeme vardı ama hoca-öğrenci ilişkisi sebebiyle, objektif olamayacağımı düşünerek yazmaya elim varmazdı. Allah rahmet eylesin.

Süleyman Soylu'ya, eşi ve kızına ve İbrahim Kalın'a da acil şifalar diliyorum.

***

Böyle dönemler, ancak millet olarak birbirine sarılmakla aşılabilir. Fakat "bu aziz millet" miyiz, yoksa sadece "ümmet" miyiz yine birbirine karıştırıldı. Millet bilincine sahip olmadan ümmet bilincine sahip olamazsınız. Kurda kuşa yem olursunuz.

Bir de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Uzun yıllar boyunca bu ülkeye hakim olan vesayetçi zihniyetin en çok ihmal ettiği alanlardan biri de afetlere dayanıklı yapı inşaatıdır." demesi biraz garip oldu.

İzmir'de yıkılan iki binaya, çürük raporları bulunduğu için Erdoğan döneminde güçlendirme yapıldığı anlaşıldı!

Bu konuda kimsenin, sorumluluğu başkasının üzerine atmasına gerek yok. Rüşvetle fay hattının geçtiği yerin değiştirilebildiği bir ülkedir Türkiye... Yine AKP döneminde İmar Yasası, neredeyse 200 defa değiştirildi. Bu değişiklikler, "vesayetçi zihniyet"in baskısıyla mı yapıldı?

Yazarın Diğer Yazıları