MHP, CHP’den beter oldu
Böylesi, kurultaylar ve çekişmeler partisi CHP’de bile yaşanmamıştı. CHP’de en fazla muhalif örgütler feshedilirdi, üyelere kadar inilmezdi. MHP ise, CHP’yi sollayıp “kapat gitsin” formülünü buldu. Kasım kongresinde “Devlet Bahçeli ile olmuyor” diyen 5 il örgütünü kapattı, on binlerce üyesiyle birlikte kazıdı, yok etti.
MHP, Türk siyasetine öyle bir formül kazandırdı ki...
Yaygınlaşırsa, siyasi partilerimizdeki demokrasi kırıntılarından da eser kalmayacak.
En ufak bir sıkıntı anında bütün partililer kapının önüne konulacak. Bunun için sadece “kapattım” demek yeterli olacak.
Siyasi parti genel başkanlarının padişahlardan farkı kalmayacak!
***
MHP’deki son operasyon, Devlet Bahçeli’nin koltuğunu sağlama almak için yapıldı. İlk raund da başarı ile atlatıldı. Arkasından biraz daha “temizlik” yapılır ve belli başlı diğer teşkilatların kapısına da kilit vurulursa, MHP dikensiz gül bahçesi haline gelecek. Kimse Devlet Bahçeli’nin hikmetlerinden sual edemeyecek.
MHP’deki muhalefet ise, oldukça sıkıntılı.
Yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Üstelik, henüz ne yapacaklarına, önümüzdeki günlerde hangi adımları atacaklarına karar verebilmiş de değiller.
Muhtemelen önce mahkeme yolunu deneyecekler. Kapatılan Konya, Sakarya, Muğla, Edirne ve Çankırı’daki bazı büyük kongre delegeleri dava açıp, delegeliklerinin devam ettiğine dair kararlar almaya çalışacaklar.
“Yok, artık sizin delegelikleriniz düştü” denilirse, geçmiş olsun.
Yapabilecekleri pek bir şey yok.
Peki ya tersi olursa?
Muhalifler, o durumda da ne yapacaklarına karar verebilmiş değiller.
Görüşmeleri ve değerlendirmeleri sürüyor.
Bir çıkış yolu arıyorlar.
Koray Aydın ise, şimdilik sessiz.
Görevden alınan il başkanları ile telefonla görüşüyor. Onlara “Sabırlı olun” telkininde bulunuyor:
- Sakin olmalıyız, hata yapmamalıyız. Ben bu süreci hukukçularla değerlendiriyorum.
Koray Aydın’ın sessizliğinin altında yatan sebep de belli. Kurmayları, “Oyuna gelmek istemiyor” diyorlar:
- Zaten Genel Merkez’in istediği de bu. Koray Bey’in tepki göstermesini bekliyor, ardından disipline verip, ihraç etmeyi planlıyor.
Bu değerlendirmelere katılanlar da var, “doğru değil” diyenler de. Muhaliflerin içinde “Tepkisiz kalmak yok olmayı kabul etmektir” değerlendirmesini yapanların sayısı da az değil.
***
MHP içinde yeni bazı arayışlar da başlamış durumda...
Dün, görevden alınan il başkanları ile görüştüm. Biri çok ilginç değerlendirmeler yaptı. Devlet Bahçeli’nin, parti içinde liderlik yapabilecek pek çok insanı tasfiye ettiğini söyledi. “O yüzden çok fazla alternatifimiz yoktu” dedi:
- Biz, en güçlü isim olan Koray Aydın’la yola çıktık. O şartlarda alabileceğimiz maksimum oyu da aldık. “Tabi, hatalar da yaptık” diye devam etti:
- Bazı sıklet merkezleri ile eksik ilişki kurduk, onları yanımıza alamadık.
...
Görülüyor ki Devlet Bahçeli hedefine bir adım daha yaklaştı. Bir yandan parti için muhalefeti tasfiye ederken, diğer taraftan içlerinde tartışma başlattı. Kendisini rahatlattı, ama verdiği görüntü ile MHP’yi ciddi sıkıntıya soktu.
Emin Pazarcı/Takvim
+++
Omuz sahnesi buzlayan, “sıfır kol, köprücük kemiği sınırında yaka” uygulaması başlatan TRT’ye sansür önerileri
Bak ne sapıklar var
Akrofili (acrophilia) var; yükseklikten tahrik oluyor. Ben olsam bundan böyle “bancicampink” görüntülerini kafadan buzlarım.
(...)
Dakrifili (dacryphilia) var mesela; gözyaşı görünce vidaları gevşetiyor. Elveda melodramlar, elveda lidere şükran nutukları...
Dendrofili (dendrophilia) ise başka bir âlem; ağaç görünce uyarılıyor...
Gitti “Orman Saati” demektir.
Harpaksofili (harpaxophilia) ile meşgul olanlar var. Kısaca, soygun yaşamaktan, bunu bir fantezi olarak görmekten hoşlanıyorlar. Sanatsal manada en azından soygun filmleri uçar bu durumda...
Homilofili (monilophilia) var ki; nutuklardan tahrik oluyor. Bu kadar seçim birikmişken ufukta... Zor tabii.
Nasofili (nasophilia) var ki; burun üzerinden yürüyor libido gemileri. Bildiğimiz burun.
Odontofili (odontophilia) var ki; diş üzerinden yürüyor libido gemileri.
Bildiğimiz diş.
Kara kitabı evirdim, çevirdim; internet marifetiyle sağa sola bakındım...
Meyvelerden, sebzelerden ve dahi karıncadan bile tahrik olanına rastladım ama omuzdan tahrik olan veya köprücük kemiği görünce zincirini kopartana rastlamadım...
Kanat Atkaya/Hürriyet
+++
Baro’yu hedef alan “hukuk operasyonu” köşe yazarlarının da
gündeminde
“Karşı darbe” davası
İstanbul Barosu hakkında soruşturmayı Silivri Cumhuriyet Başsavcısı açıyor. Hem de dosyayı ilgili savcasından izin gerekçesiyle alıp başka bir savcıya vererek yargılama kararı çıkarttırılıyor.
Durun daha bitmedi...
Bu dava; başsavcınının hanımının başkanı olduğu mahkemeye düşüyor. Başkan Kocasakal; ‘Bu dava; Baro’muza karşı darbe davasıdır!’ derken abarttı mı sanıyorsunuz? Savcılar tamam, yargıçlar tamam; bir avukatlar kaldı. Onlar da ileri demokrasiye hizmet aracı yapılırsa; yaşasın ‘ileri başkanlık sistemi’.
Rıza Zelyut/Güneş
+++
“Yargı, kendini yargılayacak.”
İstanbul Barosu ile ilgili olarak, “Baromuz o kadar büyük bir güçtür ki, boğaza takılıverir alimallah” demesi, bu konudaki hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceklerini gösterdi. (...) Baro Başkanı Kocasakal’ın hiçbir endişesi yok. Şu sözü de ekledi: “Yargı, kendini yargılayacak.”
(...) Bu davaya kim mi bakacak? Silivri Cumhuriyet Başsavcısı’nın eşinin görev yaptığı mahkeme!
Yalçın Bayer/Hürriyet
+++
Baransu’ya “küçük beyinli”
demek hakaret sayılmadı
Balyoz davası sanığı Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan’ın katıldığı bir programda Mehmet Baransu hakkında “o küçük beyniyle” ifadesini kullandığı iddiasıyla Baransu’nun açtığı dava karara bağlandı. İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi Baransu’nun tazminat talebini reddetti.
odatv.com