Kurucu irade nedir ve kurucu kimdir?

Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, Cumhuriyetin 100’üncü yılına armağan olarak yayımladıkları “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılına Girerken Sorunlar ve Çözümler” adlı eseri gönderdi. Teşekkür ederim.

Türkiye’nin on iki temel sorunu hakkında alanında uzman olan kişilerin makalelerinden oluşan kitapta, Öz’ün giriş makalesinden sonraki ilk makale Prof. Dr. Mehmet Akif Okur tarafından yazılmış. (Diğer makaleleri henüz okumadım.)

Prof. Okur, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu İlkesi ve Unsuru Nedir? -Cumhuriyet’imizin, 100’üncü Yılında Millî Egemenlik, Tarihi Türklük ve Müslümanlık İlişkisini Hatırlamak-” başlıklı makalede, 30 Ekim-1 Kasım 1922’de, yani Cumhuriyetin ilanından tam bir yıl önce alınan iki kararı gündeme getiriyor.

***

307 numaralı karar şöyle:

“Osmanlı İmparatorluğununmünkariz olduğuna ve Büyük Millet Meclisi Hükümeti teşekkül ettiğine ve yeni Türkiye Hükümetinin Osmanlı İmparatorluğu yerine kaim olup onun hududu millî dahilinde yeni vârisi olduğuna ve Teşkilâtı esasiye kanuniyle hukuku hükümrani milletin nefsine verildiğinden İstanbul'daki Padişahlığın madum ve tarihe müntakil bulunduğuna...”

308 numaralı karar daha açıklayıcı:

“Bir kaç asırdır Saray ve Babıâlinin cehalet ve sefaheti yüzünden Devlet azîm felâketler içinde müthiş bir surette çalkandıktan sonra nihayet tarihe intikal etmiş bulunduğu bir anda Osmanlı İmparatorluğu’nun müessis ve sahibi hakikisi olan Türk milleti, Anadolu'da hem haricî düşmanlarına karşı kıyam etmiş, hem de o düşmanlarla birleşip millet aleyhine harekete gelmiş olan Saray ve Babıâli aleyhine mücahedeye atılarak Türkiye'de Büyük Millet Meclisi ve onun Hükümeti ve ordularını bitteşkil haricî düşmanlar, Saray ve Babıâli ile fiilen ve müsellehan ve malûm müşkülâtı şedide ve mahrumiyeti elime içinde cidale girişmiş, bugünkü halâs gününe vasıl olmuştur.

Türk milleti Saray ve Babıâli’nin hıyanetini gördüğü zaman Teşkilâtı Esasiye kanununu ısdar ederek onun birinci maddesiyle hâkimiyeti Padişah'tan alıp bizzat millete ve ikinci maddesiyle icraî ve teşriî kuvvetleri onun yedi kudretine vermiştir. Yedinci madde ile de harp ilânı, sulh akdi gibi bütün hukuku hükümraniyi milletin nefsinde cem eylemiştir. Binaenaleyh; o zamandan beri eski Osmanlı İmparatorluğu tarihe intikal edip yerine yeni ve millî bir Türkiye Devleti, yine o zamandan beri Padişahlık merfu olup yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi kaim olmuştur.”

***

Prof. Okur, bu iki kararın kurucu iradenin ta kendisi olduğunu ifade ediyor ve 30 Ekim 1922’de saltanatın kaldırılması teklifini Meclis Başkanlığı’na veren Rıza Nur’un konuşmasını da hatırlatıyor:

“Altı yüz senelik bir hukuku saltanattan bahsediyorlar. Hayır efendiler öyle değil. Tarihi iyi tetkik ediniz. Altı yüz senelik bir hukuku saltanat yok. Dokuz yüz senelik bir hukuku millet vardır ve dokuz yüz seneden ziyade burada bir Türkiye Devleti vardı. Anadolu'da bir Türk Milleti vazıh bir surette mevcuttur. O Hükümet inmiştir, iptida Selçuk Hükümdarıyla başlamıştır. O hanedanı saltanat münkariz olmuştur. Onun yerine Osmanlı Hanedanı saltanatı kaim olmuştur. Bugün o da münkariz olmuştur. Millet kendi Hükümetini kurmuştur. (Bravo sadaları, alkışlar) Resmen Türkiye Devleti bu demektir, başka bir şey yoktur, bu takrir bunu tavzihten ibarettir.”

***

Okur, makalenin sonunda “Bu konjonktürde, yeni anayasa hazırlıkları canlandırılırsa, doğrudan 308 sayılı karar metninden iktibas edilecek veya bu metinden hareketle yazılmış, kurucu unsurun Türkistanlı köklerinden başlayıp günümüze uzanan macerasına atıf yapan bir pasajın giriş kısmına alınması yerinde olacaktır” diyor.

Kitapta Prof. Dr. Mehmet Öz’ün giriş makalesinde de temel ilkelere dokunulmamak kaydıyla yeni anayasaya olur veriliyor!

***

Okur’un kurucu iradeyle ilgili tespitleri çok doğru ama bugünkü Meclis, kurucu Meclis değildir, dolayısıyla kurucu iradenin yerine geçerek sıfırdan yeni bir anayasa yapamaz veya yeni bir rejime geçemez. Yeni anayasa, “yeni rejim” demektir ve Türk Milleti bunun için kimseye yetki vermemiştir.

“Yeni anayasa” konusunu, Türk Ocaklı anayasa hukukçularına yazdırmaları gerekirdi... Türk Ocakları, kurucu iradeyi cumhuriyetten önce ortaya koyan bir kuruluştur; bu sebeple, iktidarın yeni anayasa ve yeni rejim heveslerine geçit vermemelidir!

Yazarın Diğer Yazıları