Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in hayatını kaybettiği silahlı saldırı sonrası tepkiler sürerken İYİ Parti’den açıklama geldi. İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu “Bunun derhal, ivedilikle devletimiz tarafından sorumlularının, katillerin ve varsa ardındaki güçlerin ortaya çıkarılması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Zorlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Ateş’in ailesi ile görüştüğünü sözlerine ekledi.
Zorlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
2022 yılının geride kalmasıyla birlikte Cumhuriyetimizin 100. yılına adım atmış bulunuyoruz. Türkiye maalesef bu döneme büyük zorluklar ve siyasi iktidarın öngörüsüzlüğü ile adım atmıştır. Bir yandan adalet diğer yandan liyakat sistemi sarsılmıştır. Bu gidişatı ve öngörüsüzlüğü kavramak için iktidarın 2011’de açıkladığı 2023 hedeflerini hatırlamak yeterlidir.
Türkiye; dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girecek, 500 milyar dolar ihracat yapılacak, kişi başına gelir de 25 bin dolar olacaktı. Hatta o zamanki açıklamalarında; ‘’Nüfus 82 milyon olacak.’’ demişlerdi. Onu bile doğru tahmin edememişler. Yıllardır her fırsatta; “2023 hedeflerine emin adımlarla ilerliyoruz.” sözünün çoktan bir hükmü kalmamıştır. Üstelik aynı zihniyet, bugün bizlere; ‘’2053, 2071’’ diye hedefler satmaya çalışıyor. Biz biliyoruz ki; vatandaşın açlıkla sınanması, gençlerin iş bulamaması, en parlak beyinlerimizin ülkeyi terk etmesi ya da genel olarak ülkemizin itibar kaybetmesi hep bu gidişatın neticesidir.
Dün Ticaret Bakanımız Aralık ayı dış ticaret ön verilerini de açıkladı. ‘’Yeni ekonomi modeli ile dış ticaret fazlası vereceğiz.’’ diyorlardı. Ama işler pek de umdukları gibi gitmedi. 2021’e kıyasla 2022’de ihracatımız %12,9 arttı. Hükûmetin gelirlerine el koyması, sermaye kontrolü uygulamalarına maruz kalmaları, yılın uzun bir döneminde kur oynaklığı nedeniyle fiyatlama yapmakta sıkıntı yaşamalarına rağmen bu başarıyı sergileyen ihracatçılarımıza herkesin teşekkür etmesi gerekiyor. Ancak her vatandaşımızın aynı dönemde ithalatımızın %34,3 arttığını da bilmesi gerek. İhracat artışının ithalat artışının yanında yetersiz kalmasıyla 2022’de 110,2 milyar dolar dış ticaret açığı vermiş olduk. Bu açık Cumhuriyet tarihinin en yüksek açığı. Şimdi diyecekleri enerji nedeniyle bu açığı verdik. Ama pek de öyle değil. Enerji dışı ihracatımız yıllık %9,8 artarken enerji dışı ithalatımız %21,1 arttı ve enerji dışı açık 29,4 milyar dolar oldu.
Son yıllarda sıkça dile getirdiğimiz bir husus var. AKP’nin yaptığı şey yoksulluğu yönetmeye çalışmaktır. Eğer bir ülkenin gündemini sürekli ücret artışları ya da hayat pahalılığı işgal ediyorsa bu ülkede yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Fiyat artışları altında ezilen vatandaşın tek derdi alacağı ücret artışı olmaktadır. Yıl 2023 ama elimizdeki en güncel veri 2021’e ait olduğundan size iller bazında canımızı acıtıcı bir istatistik vermek istiyoruz. 2004’te üst-orta gelirli ülkelerin yani kendi gelir grubumuzun ortalama kişi başına gelirinin altında geliri olan sadece 9 ilimiz vardı. Ama 2021’de 74’e yükseldi.
Vatandaşa düşük gelirin ya da ücretin kaçınılmaz olduğu fikrini aşılamaya çalışırken bir yandan da sembolik ücret artışları ya da sosyal transferleri kendilerinin bir lütfuymuş gibi anlatıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti artık tek bir merkezin etrafında konuşlanmış azınlık bir kadronun keyfiyeti ile sınanmaktadır!
Bugün 2022’nin son ayının enflasyon verileri de açıklandı. Yılı %64,3 enflasyonla kapattık. Diyecekler ki; ‘’Ekim’de %85,5 olan enflasyon 2 ayda 21,2 puan düşerek %64,3 oldu.’’ Onlar; ‘’Yeni ekonomi modeli meyvelerini vermeye başladı.’’ diyecek. Ama biz baz etkisi demeyi bırakmayacağız.
Birinci husus %64,3 yıl sonu enflasyonuna sevinmemizi beklemeleri. Yahu bu açıkladığınız 2002’den bugüne en yüksek yıl sonu enflasyonu değil mi? Ülke idaresini devraldığınızda yıllık enflasyon %29,8 değil miydi? Nerede başarı?
İkinci husus fiyatların azaldığı gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Aralık aylık enflasyonu %1,18 geldi. 2003’ten 2020’ye kadarki dönemde Aralık ayı aylık enflasyonu ortalaması %0,36. 2021’de %13,6 oldu, 2022’de ise %1,18. Şimdi diyorlar ki; ‘’%1,18 aylık enflasyon açıkladık ve enflasyon başını eğdi.’’ Tekrar söyleyelim. Bugün açıklanan aylık enflasyon %1,18 değil de %13 açıklansaydı da geçen ay %84,4 olan yıllık enflasyon bu ay %83,5’e düşecekti arkadaşlar. Fiyatlar azalmıyor, artmaya devam ediyor. Ama AKP baz etkisiyle hava atma derdinde. ‘’Fiyatları nasıl düşürürüm?’’ diye bir çabaları da yok maalesef.
Enflasyonda baz etkisinden medet umar hâle gelenlerin sebep olduğu bu kötü ekonomik gidişatın sebebi ise bir tür saz etkisidir. Yaklaşan seçim sazı ekibi çoktan kurulmuştur. Burada vatandaşa sunulan ise seçim sonrası herkesin başını ağrıtacak kuru gürültüden başkası değildir.
Bugün açıklanan enflasyon verisini en çok bekleyen kesim de şüphesiz memur ve emekliler. Eğer bir prim söz konusu olmazsa memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları %16,4, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıkları ise %15,4 artacak. Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre Aralık 2002’de ortalama memur maaşı 3,14 asgari ücretken Temmuz 2022’de bu oran 1,71’e geriledi. Eğer bugünkü zam oranları geçerli olursa da oran bu ay 1,28 olacak. Ortalama SSK emeklisi aylığı Aralık 2002’de 1,5 asgari ücretken Temmuz 2022’de 0,84 asgari ücret oldu. Bu zam oranıyla 0,63 asgari ücret olacak.
Değerli arkadaşlar, asgari ücret belirlenirken insanca yaşamak için emeğin hakkının verilmesini ne kadar savunduysak aynı duruşu memurlar ve emekliler için de sergilememiz lazım. Evet, ülkemizde çalışanların neredeyse yarısı asgari ücretli ama diğer ücretleri ve aylıkları konuşmak da lazım. Ömrünü çalışarak geçirmiş ortalama bir SSK emeklisinin 5.359 TL aylıkla geçinmesini beklemek de abestir, ortalama bir memur emeklisinin 7.709 TL ile geçinmesini beklemek de.
Peki ne kadar olmalı bu zam oranları? Aralık enflasyonuyla kendisine neden güvenmememiz gerektirdiğini bir kez daha gösteren TÜİK’in enflasyon verisi yerine, İTO’nun enflasyon verisini bu sene kullansaydık aylıkların en az %36 artması gerekiyor. Ancak esas önemlisi zaten asgari ücrete karşı eriyen memur ve emekli aylıklarının asgari ücret karşısında daha fazla erimesini engelleyecek bir artış oranıdır. Bu da bizi memur ve memur emeklileri için %55,6, diğer emekliler için %54,6 zam oranına götürüyor. İYİ Parti olarak bizim teklifimiz bu doğrultudadır.
“ÖZEK OKUL ÖĞRETMENLERİNE MÜJDE!”
Bugün sizlerle paylaşacağımız bir sorun da özel okul ücretlerindeki artış ve özel okul öğretmelerinin özlük hakları sorunudur. 1.500.000 civarında öğrenciye eğitim hizmeti sunan, 400.000 bin kişiye istihdam yaratmak suretiyle aileleri ile birlikte 1.600.000 kişinin geçimini temin eden özel okullar; 2022 Ocak ayından itibaren ciddi bir mali kriz ile karşı karşıya bulunmaktadır. Geçtiğimiz dönem, 1.100 adet özel okul; kapısına kilit vurmuş olup yaşanan mali krizin en çok dokunduğu grup ise özel okul öğretmenleri olmuştur.
Daha önce ilgili kanun gereğince “Özel okullarda müdür, diğer yönetici ve öğretmenlere dengi resmî okullarda uygulanan asgari başlangıç maaş veya ders saati ücretinden az ücret verilemez” şeklinde bir hüküm bulunuyordu. Ancak 2014 yılında mevcut hükûmet tarafından 5580 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle bu madde kaldırılmıştır. Maalesef o tarihten itibaren özel okul öğretmenleri özlük haklarında sürekli kayıplar yaşamaya devam etmektedir.
Şimdi özel okullarda görev yapan yaklaşık 170 bin öğretmenimize bir müjdemiz var. Tabii eğer siyasi iktidarın oylarıyla reddedilmezse. Buna göre bu özel okulların kapandığı, öğretmenlerin işsiz ya da yoksulluk sınırının çok altında kaldığı bu ortamın kaçak eğitim faaliyetlerini beslediği tartışmasızdır.
Bu nedenle özel okul öğretmenlerinin şartlarının iyileştirilerek kurumsal yapıları olan ve devlet denetimi altındaki faaliyet yürüten özel okulların çatısı altında görevlerine devam etmelerinin sağlanması elzemdir. Bir özel okul öğretmeninin; işveren, özel okula maliyeti net maaşı, ek dersleri vb. alacakları yanında vergi ve SGK’dan oluşmaktadır. Örneğin, aylık 10.000 TL net maaşı olan bir özel okul öğretmeninin yaklaşık 7.000 TL tutarında SGK ve vergisi işveren tarafından ilave olarak devlete ödenmektedir. Öyle ki bir personel maliyetinin yaklaşık %60’ı personele ödenirken %40’ı devlete ödenmektedir.
Bu hafta vereceğimiz kanun teklifi ile kamusal bir hizmet icra eden özel okul öğretmenlerinin vergi ve SGK ödemelerinin %50’sinin devlet tarafından üstlenilmesi ve bu sayede özel okul öğretmenlerinin net maaşlarının en az %30-40 oranında artırılmasını içermektedir. Ayrıca söz konusu kanun teklifinde eğitimde KDV’yi sıfırlama yer almaktadır. Böylelikle hem velilerimizi hem öğretmenlerimizi hem de hem okul sahiplerini rahatlatacak bir çözüm sunuyoruz.