CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sözcü TV canlı yayınına konuk oldu.
Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs'ta gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun ardından ilk kez canlı yayında konuştu.
Seçimlerde gelen yenilgi sonrası CHP içinde başlayan tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, "Kurultayda çıkıp adayım demem" dedi.
İmamoğlu'nun olası genel başkanlık adaylığı için karşı çıkmam diyen Kılıçdaroğlu, "Ben CHP Genel Başkanı olarak İstanbul Büyükşehir'in ne olması gerektiğini düşünmek zorundayım" diyerek İstanbul konusundaki tavrını da bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şu şekilde:
"PİŞMANLIĞIM OLMADI"
“Pişmanlığım olmadı. Yapılan her şey doğruydu. Aslında benim açımdan yani diğer liderler için bir şey söylersem doğru olma. Benim açımdan yapılan her şey doğruydu. Dolayısıyla herhangi bir pişmanlık da söz konusu değil.”
"BİZİM SİYASİ TARİHİMİZDE BİR İLKTİR AMA BUNLAR KONUŞULMUYOR"
“Şöyle başlayalım. 1) Sorduğunuz bir pişmanlık duyuyor musunuz diye? Bugüne kadar yaptığım çalışmalar ki bunu özveriyle yaptığına inanan birisiyim. Bunlardan herhangi bir pişmanlık duymuyorum. 2) Türk siyasetinde önemli bir aşamayı kaydettik. Demokrasiye taraftarı olanlar, demokrasiyi savunanları Cumhuriyet Halk Partisi bir araya getirdi. Bizim siyaset tarihimizde bir ilktir ama bunlar konuşulmuyor, unutuldu bunlar. Oysa bunların konuşulması lazım."
"BÜTÜN ANKET FİRMALARI KAZANACAĞIMIZI SÖYLÜYORDU"
"3) iktidar olduğumuzda neler yapacağımız konusunda oturup bir yıl çalıştık ve bir mutabakat metni hazırladık. Hayatın her alanı, ekonominin her alanı, sosyal yaşamın her alanıyla ilgili neleri yapacağımızı ortaya koyduk. Yeteri kadar anlattık mı tartışılabilir. Ve öyle bir noktaya geldi ki toplumun her kesimiyle diyalog kurduk. Her kesimiyle yani apartman görevlisinden tutun sanayicisine kadar her şey anlatmaya çalıştık. Dolayısıyla sosyal kimlikler üzerinden de giderek toplumun her kesimini kucaklamaya çalıştık. Bunu yaptık mı? Yaptık. Ha yeteri kadar oldu mu olmadı mı? Bu tartışılabilir ama önemli adımlar attığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Tabii biz kazanacağımıza inanıyorduk. Sadece biz değil yani neredeyse bütün anket firmaları kazanacağımızı söylüyordu."
"SONUÇLAR BİZİM ÜZERİMİZDE DE BİR ÜZÜNTÜYE NEDEN OLDU"
"Biz de kazanacağımıza inanıyorduk o bağlamda. 6 lider ve 2 Büyükşehir Belediye Başkanı arkadaşımızla beraber. Alanlara çıktık, mitingimizi yaptık. 3 mitingimizi bütün adaylar beraber. Onun dışında her bir Genel Başkan, Büyükşehir Belediye başkanları değişik yerlerde mitingler yaptılar ve toplumun her kesimini kucaklamaya özen gösterdik. Doğru medyada buna inan, yani sizler de inandınız dediniz ki artık yani Türkiye'de bir değişim var ve bu değişim. Sonucu ortaya çıkacak diyelim ama beklediğimiz olmadı. Beklediğimizin olmamasının elbette doğal olarak bizim üzerimizde bir üzüntüye yol açtığını herhalde kabul edersiniz. Biz de insanız sonuçta. Yani emek harcadığınız çaba harcadığınız belli bir yere geldiniz. Üzüldük. Bundan üzüldük ama yine de ben o akşam konuştum. O akşam 6 lider bir araya geldim. O akşam bir toplantı yaptık, daha sonra da bir toplantı yaptık ve yine bu salonda yaptım. Basın toplantısı bu salonda da yine basın mensuplarına seslendim. Düşüncelerimi ifade ettim."
"O AKŞAM OTURDUK KONUŞTUK"
"Arkasından doğal olarak Cumhuriyet Halk partisini bizler çok iyi tanımak lazım. Cumhuriyet Halk Partisi sıradan bir parti değil. Cumhuriyet Halk Partisi bir lider partisi de değil. Cumhuriyet Halk Partisi kökleri Kuvayı milliye uzanan demokrasi konusunda ülkenin bağımsızlığı konusunda büyük mücadeleler veren bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi liderlerinin tarihte görülür bakıldığı zaman görülür. En zor sınavları veren Genel Başkanı vardır. Suikastlar yapılmıştır. Linç girişimleri yapılmıştır. Pek çok olaylar CHP Genel başkanları bu olumsuz olaylarla karşılaşmışlardır ama asla ve asla geri adım atmamış vardır. O akşam oturduk konuştuk. Yani hem liderlerle hem de biz kendi partili kurmayı arkadaşlarımızla oturduk konuştuk. Nasıl bir yol yöntem izleyelim diye önce arkadaşlarım. Yani Parti Meclisimizi topladık, MYK mızı topladık. Milletvekillerimizi topladık. Grubumuzla beraber her bir arkadaşımız parti meclisinde oturduğu bütün ayrıntılarıyla masaya oturduk ve çalıştık. Meclis grubumuzu topladık. Meclis grubumuzda oturduk durumu değerlendirdik milletvekilleri. Çünkü gerçekten de kimsenin hakkını yemek istemem. Geçen dönem 3 seçilmeyen milletvekilleri dahil, yani liselerde yer almayan milletvekilleri dahil sonra listelerde yer alan milletvekilleri olağanüstü çaba harcadılar. Her birimiz, her birimiz, nerede bir sandık, nerede bir boşluk varsa oralara arkadaşlarımız bir şekilde gittiler."
"KIRSALDA YETERLİ ETKİYİ GÖSTEREMEDİK"
"Şuna gelelim. Acaba biz nerede kaybettik? Bu sorunun da yanıtlanması lazım. Bunun da iyi analiz edilmesi lazım. Biz bunu da araştırdık çünkü. Toplumun önüne çıkarken. En azından verilere hakim olmak gerekiyor. Seçime bakmak gerekiyor. Milletvekillerimizi dinlemek gerekiyor. Bugün biliyor musunuz, neden kaybetti? Evet onu açıklayacağım şimdi. Bakın.123 numaralı sandıkta ondan yerler, yani köy kasaba veya beldeler. Buralarda Kemal Kılıçdaroğlu'nun aldığı oy 3.580.115.Erdoğan'ın aldığı oyu 6.100.355 3.000.000 6.000.000.12 ve 3 numaralı sandıklar yani en fazla bir numara, bir sandık koyuyorsunuz. Seçim sandığı veya 2 veya 3 burada alınan oy bu. Peki 3 ve üstü sandığı olan, yani şehir merkezleri ilçelerde olanlarda. Kılıçdaroğlu'nun aldığı %51, Erdoğan'ın aldığı %49.Bu şunu gösteriyor. Cumhuriyet Halk Partisi. Kırsaldan ya da bir sandık konulan yerde 2 sandık konulan yerde veya 3 sandık konulan yerlerde. Gerekli etkiyi yeteri kadar gösteremediğini gösteriyor."
"YENİLMEK HER ZAMAN KAYBETMEK ANLAMINA GELMEZ"
“Kentlerde oturanların tamamı demokrasiden yana oy kullanmış insanlar. Kentlerde kent kültürünü bilen, kenti yaşayan, ekonomiyi kendi yaşamının bir parçası olarak gören komşuluk ilişkileri, özgürlük, medya özgürlüğü, gazeteyi, televizyonu okuyan, tartışan, konuşan, kenti dediğimiz, sosyolojik olarak kenti dediğimiz kitle %51 oranında Kılıçdaroğlu demiş. Rakam bu şimdi gelelim bir başka soruya bu başarılı mıdır, başarısızlık mıdır? Şunun altını özenle çizmek isterim. Bir sefer ortaya çıkan tabloyu böyle ağır bir yenilgi tablosu olarak görmek. O asla ve asla benim kabul edeceğim bir şey değil. Sizin de kabul etmenizi doğru bulmam. Evet bir kazanamadık doğrudur ama bunu ağır bir yenilgi olarak kamuoyunun önüne koymak ben soruyu sorarken zaten yenilmek her zaman kaybetmek anlamına gelmez.”
"ŞANLIURFA'DA MİLLETVEKİLLERİMİZ DARP EDİLDİ"
"Bu seçime sandık açısından CHP kadar hazırlık yapan ikinci bir parti bulamazsınız. İttifak yaptığımız partiler dahil. Onlar da çalıştı ama başat rol bizdeydi. 1.5 yıl bununla uğraştık. Tutanaklar da geldi. İlk turda sorunlar çıktı. Bilgisayar sisteminde modeller açısından uyumsuzluk çıktı. Yoksa tutanaklar var bizde. İkinci turda da bütün tutanaklar elimize geldi. Geçen seçimlerde biz Şanlıurfa'nın bazı ilçelerine giremedik. Bize sıfır oy çıkan yerlere milletvekillerimizi gönderdik, darp edildi."
"GÖREVLENDİRDİĞİMİZ KİŞİLERDEN “KİM SANDIĞA GİTMEDİ” ARAŞTIRIYORUZ"
"Bizim gönderdiğimiz sandık görevlilerinden kimlerin gitmediğini araştırıyoruz. Bununla ilgili de bir çalışma yapılıyor şu anda. Çünkü net olmak lazım. Yüksek Seçim Kurulu sandık görevlilerine belli bir bedel ödüyor. Şimdi o bedel kimlere ödendi, kimlere ödenmedi. Onun takip ediyoruz. Şu anda o liselerde çıkacak. O zaman gerçek anlamda bizim görevlendirdiklerini. Kaç kişi sandığa gitmedi hem bize öğrenmiş olacağız, Hem Yüksek Seçim Kurulu öğrenmiş olacak. Biz bunu da bunu da peşindeyiz ve onu da çıkaracağız."
"DEPREMZEDELERE KALKIP NEDEN ORAYA OY VERDİN DİYEMEM"
"Ben gerekçe üretmeyi çok doğru bulmuyorum. Efendim işte biz kazanacaktık da işte şu oldu da bu oldu da ben öyle bir şeye girmek istemiyorum. Evet biz bunu kazanamadık. Doğru nokta ama şunu da düşünün, onu diyorsunuz ama ben asgari ücret artsın dediğim zaman tak diye Erdoğan arttırdı mı? Evet, doğru emekli maaşı arttırdığı zaman taktiği arttırdı mı? Biz şunu da araştırdık. Yani acaba kırsaldaki insan neden bu ekonomi yıkımdan? Etkilenmedi diye. Çok basit. Ayda 500 TL verdiğinizde zaten harcayacak yer yok. Köyde nereye harcayacak parayı? Ekonomik yıkımdan etkilenmiyor mu? Deprem bölgesine gelince depremde evet biz de bekliyorduk. Deprem bölgesine ilk giden benim depremzedelerin, sorunların nasıl çözülmesi gerektiğini söyleyen benim. Ama sonuçta halk orayı tercih etti. Yani şimdi ben kalkıp da vatandaşa vay sen niye buraya verdin? Benim onu söyleme hakkım yok. Orada dönüp yeniden kendimiz kendimizi sorgulamalıyız. Kendimizi yani neden olmadı bu? Neden olmadı? Ben de onu söylüyorum, neden ben bir ek birden fazla nedeni var? Dağıtılan paralar var, imkanlar var, dağıtılan imkanlar var. Bunları da biz biliyoruz"
"BAYRAĞI TESLİM ALANLAR DAHA İLERİ TAŞIYACAKTIR"
"Bu bir demokrasi yarışıdır. Biz çıtamızı yükselttik. Biz kutuplaşmayı azalttık. Biz pek çok sorunun çözülmesine yardımcı olduk. Bundan sonraki süreç, bayrağı teslim alanlar daha ileri taşıyacaktır. Herkes değişecek, hiç kimse kazığı çakacak hali yok. CHP diğer partiler gibi değildir."
"BEN KURULTAYDA ÇIKIP ADAYIM DEMEM"
“İl başkanları değişecek, ilçe başkanları değişecek her kes değişecek kimsenin kazık çakacak hali yok… CHP’de kişiler önemli değil. Değişimin önünü açtık ben kurultayda çıkıp ‘adayım’ demem”
Ben bugüne kadar çıkıp adayım demedim. Partinin yetkili organları buna karar verecek. Herkes gelip aday olabilir.”
"MASANIN İRADESİNE HER ZAMAN SAYGI GÖSTERDİM"
“Belediye başkanları olmasaydı kaybetseydik, belki dediğinizin haklı gerekçesi olabilirdi ama onlar vardı zaten. Siz neden aday oldunuz diye bana soruyorsunuz. Ben hiçbir zaman ben adayım demedim, masada da demedim. Masanın iradesine her zaman saygı gösterdim.”
"ERDOĞAN İLK KEZ BİRİNCİ TURDA KAYBETTİ"
"Birinci turda kaybetti, 49 buçukla ilk kez katıldığı bir şeyde birinci turda kaybetti. Önce bir şimdi bakın onun açısından da ciddi bir travma. Çünkü bugüne kadar hep birinci turda kazandı ama ilk kez kaybetti."
"DEMOKRAT, DEVA, GELECEK VE SAADET PARTİLERİNİN BİR HATTA İKİ GRUP KURMASINI İSTİYORUM"
“Onlara göre oy oranları 5 olabilir 7 de olabilir. Böyle bir veri yok elimizde. İlk toplantıda söyledim, bizi bir araya getiren demokrasi dedim. Milletvekilleri verdik evet, çalıştılar, biz de çalıştık. Parlamentoda grup da kursunlar istiyorum. Onların varlığı olması, komisyonlarda temsil edilmeleri demokrasi için son derece önemlidir.”
"OYUMUZ BİR PARÇA ARTTI AMA YETERLİ DEĞİL"
"Bazı yerlerde biz İYİ Parti'nin logosuyla girdik. Yani oradaki bütün CHP'liler İYİ Parti'ye verdiler. Bazı yerlerde de iyi partililer CHP’ye verdiler orada da. Dolayısıyla bunu ölçme şu anda hani sağlıklı bir ölçme şansımız yok. Belki şu olabilir. Bir önceki seçimde CHP'ye ne kadar çıkmıştı? Onlar üzerinden yorum yapıp ve belki bir sonuç elde edebiliriz ya onun dışında şu var yani. Oyumuzu kaybetmedik. Onu ifade edeyim, oyumuz bir parça arttı ama yeterli mi? Hayır, yeterli değil. Bunun üstüne çıkmak. Evet, bunun üstüne çıkmak gerekiyor. Daha fazla evet, daha fazla çalışmak gerekiyor. Ha oyumuzun artma nedenleri nedir?"
"İMAMOĞLU'NUN DEĞİŞİM ÇAĞRISI GAYET GÜZEL BİR ÇAĞRI"
Değişim çağrısı gayet güzel bir çağrı. Ben değişime karşıyım diyebilir misiniz? Hayatın kendisi değişim üzerine inşa edilmiştir. Siz değişim talebinde bulunuyorsunuz, bu değişim olacak zaten, bugün olmazsa yarın. Partilerin kendi kurultaylarını yapmaları, üyelerini seçmelerini, bunlar hayatın değişiminin bir gereğidir. Bizim cinsiyet kotamız var, gençlik kotamız var. Bu değişim, belli bir zaman dilimi içinde oluyor. Değişimin kendi içinde evreleri var. Değişim talebi olabilir.
"EKREM İMAMOĞLU KURULTAYDA ADAY OLABİLİR"
Belediye Başkanları seçildikleri beldeye hizmet etmek zorundalar, birinci öncelikleri budur. Halk onları kendilerine hizmet etsin diye seçti. Benim bunu dillendirmem kadar doğal ne olabilir. Halk sizi seçti İstanbul'a, Ankara'ya, Adana'ya... Siz buraları bırakın başka işlerle uğraşın; olmaz...
Siyasetin temeline aykırıdır bu. Şu anlama gelmesin, siyaset yapmasın anlamına gelmiyor. Öncelik budur. İstanbullu, Ankaralı seni seçti, buralara hizmet edin diye. İşin doğası gereği kuralı da budur. Sadece orada kalın hiçbir iş yapmayın olmaz. Genel siyasetin içinde de yer alabilirler. Ben CHP Genel Başkanı olarak İstanbul Büyükşehir'in ne olması gerektiğini düşünmek zorundayım. Yeni bir CHP'li tarafından yönetilmesi gerekir. Şu anda CHP'li tarafından yönetilmezse bu bizim için ciddi bir sorun olur. Kazandığımız bir Büyükşehir Belediyesi'ni başka bir partiye neden verelim? İmamoğlu aday olabilir. Arkadaşlar olabilirler, neden oluyorsunuz demem. Ben İstanbul sorununun çözülmesini isterim.
"DIŞ GÜÇLERE TESLİM OLAN ADAMIN ADI RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DIR"
Erdoğan kazandığında kim memnun oldu? Macar lideri değil mi? Memnun oldu. Bütün Avrupalılar memnun neden ben geri kabul anlaşmasını? Yürürlükten kaldıracağım dedim. Yani siz Suriyelileri getirdiniz, başımıza bela ettiniz, beyler siz rahat edin diye. Suriyelilerin bütün cefasını biz çekeceğiz. Siz de oturacaksınız. Avrupa'da sefasını çekeceksiniz. Erdoğan'ın kazanmasını en çok onlar memnun oldu. Ben nereden dış güçlerin adamı diyorum. Akıl var, mantık var. Ayrıca biz Kuvayı Milliye geleneğinden gelen bir partiyiz. Öyle dış güçlerin adam olmak dış güçlerle falan bir araya gelmek, oturma, konuşmak, dış güçlere teslim olan kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Papazı götürüp teslim eden odur ben değilim. Süleyman Şah türbesini kaçıran odur ben değilim. Burada Suudi Arabistan konsolosluğunda öldürülen kişi gazetecinin davasını bizim yargıyı ayaklar altına alarak Türkiye'nin itibarını ayaklar altına Türkiye'nin egemenlik gücünü ayaklar altına alarak götürüp teslim eden odur,
"CHP’DE GENEL BAŞKANIN HER DEDİĞİ OLMAZ"
Az önce söyledim. Aktif pasif üye getireyim dedim. Olmadı reddedildim. Şimdi bu şunu da gösterir, bizim partide genel başkanın her dediği olmaz. Bizim partide oturulur karar verilir.
“ERDOĞAN'IN O KOLTUKTA OTURMASI AHLAKİ OLARAK MEŞRU DEĞİLDİR”
Salı günü grubumuz var. Bundan sonra normal yapacağız. Milletvekili olup olmamanın hiçbir önemi yok. Dokunulmazlık konusunda, dosyaları incelemezseniz namertsiniz. Biz hırsızlık yapmadık, kul hakkı yemedik, eleştirdik. Hala da eleştiriyorum. Erdoğan ahlaki olarak o koltukta oturması meşru değildir. Bir aday nasıl sahte video yapar. Yalancıdan Cumhurbaşkanı olmaz. Yalan video kullanan kişiye sahtekar denir. Ahlaki meşruiyeti olmayan birisinin sorgulanması lazım, hiç kimse sorgulamıyor herkes 'CHP ne olacak' diyor.
Kırsal kesim ekonomiden en az etkilenendir. 250 lira ayda verdiğiniz zaman köyde birisi parayı harcayacak yer yok, şehre indiğinde görüyor. Ama büyük kentlerde yaşayanlar bu sıkıntıyı yaşıyorlar.
Merkez Bankası'nın başkanını getirdi BDDK'ya. 'Sizin patronunuz asıl BDDK'da duruyor, seni getirdim oraya ama hikaye. Asıl ben buradayım' diyor, 'bütün bankacılık sistemini ben düzenliyorum' diyor.
15-20 gün içinde bütün acı tablo görünecek. TRT'ye dava açtık. Siyasetin de bir ahlakı olması lazım. Eleştirebilirsiniz ama yalan olmaz. Yalan üzerine siyaset yaptılar. Erdoğan'ın ahlaki meşruiyeti yoktur, dolayısıyla siyasi meşruiyeti de yoktur.
"BAHÇELİ “BU OLMAZ” NE ZAMAN DİYECEK ONU MERAK EDİYORUM"
Mecliste yaşanacak ben siyasal yani yasalara göre kurulmuş olan siyasal partilere saygı duyarım. ama siyasal partilerin görüşlerini eleştiririm. Hüda Par'ın Anayasanın ilk 4 maddesini değiştirme konusundaki iradesini ortaya koyması benzer bir iradenin Yeniden Refah Partisi tarafından ortaya konmasını biz siyaseten eleştiri ve doğru bulmayız. Asıl bunun muhatabı bizden çok Bahçeli'nin olması lazım. Çünkü Bahçeli ısrarla “İlk 4 madde olmaz, bunlar değişemez” diyordu. Şimdi merak ediyorum bu 180 derecelik, olay ne zaman değişecek? Yani Bahçeli “bu olmaz” ne zaman diyecek onu merak ediyorum.
Bu mücadele devam edecek bir dönem geçti. Onun yarattığı tahribatı toplum gördü ama yalan üzerinde bir siyaset oluşturuldu. Toplumu algısı başka bir yere çekildi. Özellikle milliyetçi duygusu yüksek olan orta Anadolu ve Karadeniz gibi bir yörelerde yalan üzerine inşa edilen bir siyaset üzerine kaldı orada.
O yüzden ben ahlaki meşruiyetinin sorgulanması lazım. Şimdi yeni geldik bu sürece hayat devam ediyor. Pahalılık devam ediyor. Dolayısıyla var olan sistemin değişmesinin ne kadar doğru ve ne kadar güçlü olduğu ya bu iradenin ne kadar güçlü telaffuz edilmesi gerektiği gerçeği de ortaya çıkmış oluyor.
“ERDOĞAN'IN İKTİDARI YAPAN KANDİL’DİR”
Erdoğan'ın iktidarı yapan Kandil’dir. Aslında hiç hak etmediğiniz halde ağır bir saldırıya uğradık sesimizi duyuramadık. Bakın ben bu olay orda bu olay daha olmadan önce çıktım İletişim Başkanlığının bunu yapacağını söyledi. Genel müdür yardımcısının adını verdim. 2 daire başkanının adını verdim. Bunlar sahte videoları çekecekler ve bunu yayınlayacaklar dedin dedim. Sonunda benim dediğim oldu mu? Oldu? Yaptılar mı yaptılar sahte mi sahte? Fakat Allah büyüktür. Evet bunlar montaj dedim, kendisi itiraf etti. Bu sahtedir, böyle bir şey yoktur derken öbür taraftan başta TRT olmak üzere Türkiye'nin bütün coğrafyasına, onların güçlü medya dünyasıyla her tarafta bunu yaydılar. Olmayan bir şey olmayan bir şey, bir yalan üzerine inşa edildi. O yüzden ahlaki meşruiyeti yoktur dedim bu seçimin.
Ahlaki meşruiyet nedir?
Evet, mücadele ederseniz hani boksta olur, güreşte olur, diğer yarışmalarda olur. Siyasette bir yarıştır ama bunun bir ahlakı olması lazım.
Siyasi ahlak kanunu çıkaracağız diye bizim öngördüğümüz düzenlemelerden birisi de bu siyasi ahlak kanunu siyasette ahlakı bırakmadılar. Ahlaksızlık yapan birisini siyasette ne işi var? Bunu özellikle mütedeyyin kesime sormak isterim. Yalan söyleyen bir insana oy vermek nedir Allah aşkına? Yalan yapan, sahtekarlık yapan sahte videolarından medet uman bir insan, Türkiye Cumhuriyeti devletini nasıl yönetir? Bunu sorgulanması lazım.
Bu sorgulanmıyor. Bunun üzerinde durulmuyor. Asıl bunun üzerinde durulması lazım.
Yalan üzerine sen orada oturuyorsun, yalan söyledin. Sen çıktın bunun miting meydanlarında söyledin. O yüzden diyorum. Yani Erdoğan'ı iktidar yapan Kandil’dir.
Çünkü orada konuştular, onları ben konuşturmadım. Herhalde onlarla irtibat olanlar konuşturdu. Yani devletin derinliklerinde olan iktidardan yana olan adamlar koşturdular. Onları ben bilmiyor muyum?
Kandil’in konuşması kimin işine gelir?
Herhalde onun işine gelir. Bütün bunların sorgulanması lazım ama bütün bunlara rağmen asla umutsuzluğa bizim kitabımızda yer yoktur. Biz bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi kesinlikle getireceğiz. Kesinlikle ha bugün olur, yarın olur.