Kalp, böbrek ve gut hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarına sahip kişiler için beslenme, tedavi sürecinin önemli bir parçası olduğu biliniyor.
Uzmanlar, bu hastalıkların yönetiminde beslenme alışkanlıklarının kritik bir rol oynadığını vurgulamakta.
Prof. Dr. Doğan Nasır Binici, tatlı, şeker ve kırmızı et tüketiminin arttığını belirterek, diyabet, kalp, böbrek ve gut hastalarının beslenmelerine dikkat etmelerini tavsiye etti.
Aşırı ve bilinçsiz tüketimin yağ, protein ve karbonhidrat oranlarında büyük değişikliklere yol açabileceğini söyledi.
Diyabet, koroner arter, hipertansiyon, kalp ve böbrek yetersizliği ile gut hastalarına bayramda beslenmelerine dikkat etmeleri uyarısı yapan Binici, şöyle konuştu:
"Diyabeti olanlar glisemik indeksi yüksek şerbetli tatlılar, şeker ve çikolata tüketiminde çok dikkatli olmalı. Kan şekeri yüksekliği başta göz, böbrek ve sinirler olmak üzere vücutta birçok organın fonksiyonunu bozup kronik dejeneratif hastalıklara yol açabilmekte. Yüksek şerbetli tatlılar, şeker ve çikolata kan şekerini en çok arttıran besinlerden olup diyabeti olan hastalar bunların yerine sütlü tatlılar ve yaz meyvelerini kararında tüketmeliler."
Prof. Dr. Nuran Türkçapar, gut hastalarına beslenme önerilerinde şunları açıkladı:
"Günde 8-16 bardak su içilmeli veya eş değeri sıvı (2-3 litre) alınmalı. Alkolden kaçınmalı (özellikle bira gibi mayalı içkiler). Orta miktarda protein tüketilmeli ve pürinden zengin gıdalara dikkat edilmeli, doymamış yağ tüketilmeli-doymuş yağlardan kaçınılmalı. Günlük et, balık ve kümes hayvanlarından 170 gramı geçmemeli. Alternatif öneriler: Gut ataklarını önlememekle birlikte, ilaç tedavisine yardımcı önerilerdir. Fazla kilolardan kurtularak, ideal kilonun korunması çok önemlidir. Kahve tüketimi (kafeinsiz ve kafeinli), ürik asit seviyelerini azaltır. Vitamin C veya C vitamininden zengin meyvelerin alımı; kan ürik asit seviyesini azaltabilir. Zencefil ve zerdeçalın da ürik asit seviyeleri üzerine olumlu etkileri var. Kiraz (aç olarak 250-300mg tüketilmesi ürik asit düzeyinde %15 azalma sağladığı gösterilmiş) ürik asit seviyesini düşürebilir."
Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin ürik asit düzeyi ilişkisiyle ilgili şunları söyledi:
"Kan ürik asit seviyesi yüksekliğinin, gut hastalığı ve böbrek hastalıkları ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar ürik asit yüksekliğinin aynı zamanda, kalp damar hastalıkları riskini artıran önemli faktörlerden biri olduğunu gösterdi. Ancak ürik asit düzeyinin hangi seviyelerde kalp damar hastalıkları riskini arttırdığı ise net değildi. Geçtiğimiz günlerde kardiyolojinin önemli dergilerinden Hypertension'da bu konu ile ilgili önemli bir çalışma yayımlandı. Çalışma, İtalyan Hipertansiyon Derneği tarafından İtalya’nın çeşitli merkezlerinde, en az 20 yıl boyunca takip edilen toplam 22.714 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Bu çalışmada kan ürik asit değerinin toplam ölüm riskini ve kalp damar hastalıklarına bağlı ölüm riskini artıran eşik değerinin bulunması amaçlandı. Toplam ölüm, herhangi bir nedenle ölüm; kalp damar hastalığına bağlı ölüm ise ölümcül miyokard enfarktüsü (kalp krizi), inme, ani kardiyak ölüm veya kalp yetmezliğine bağlı ölüm olarak tanımlandı."
Bu bilgiler ışığında, kalp ve damar hastalıkları, böbrek yetmezliği ve gut hastalığı gibi durumlar için beslenme önerileri ve tedavi yaklaşımları şu şekilde özetlenebilir:
• Kalp ve Damar Hastalıkları: Sağlıklı bir diyet, doymuş yağlardan kaçınmak, bol miktarda omega-3 yağ asitleri ve antioksidanlar almak, lifli gıdalar tüketmek ve egzersiz yapmak önemlidir.
• Böbrek Yetmezliği: Tuzsuz gıdalar tüketmek, sıvı kontrolü sağlamak, düzenli spor ve egzersiz yapmak, böbrek fonksiyonlarını korumak için önemlidir.
• Gut Hastalığı: Günde yeterli miktarda su içmek, alkolden kaçınmak, pürinden zengin gıdalardan uzak durmak ve ürik asit seviyelerini düşürmeye yardımcı olacak gıdaları tüketmek gereklidir.
Bu hastalıkların yönetiminde, beslenme alışkanlıklarının yanı sıra düzenli tıbbi takip ve uygun ilaç tedavisi de büyük önem taşımaktadır. Hastaların, sağlık durumlarına uygun bir yaşam tarzı benimsemeleri ve doktorlarının önerilerine sıkı sıkıya uymaları gerekmektedir.