Kadınların onurlu çığlığı!

Aslında, bütün günlerde kadınların etkisi ve eli bulunuyor. Açıkçası, kadınsız gün ve dünya düşünmek mümkün görünmüyor. Yine de, her yıl,
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü” şu veya bu şekilde kutlanıyor. Aslına bakarsanız anlamlı da oluyor.
Ne var ki, kadınlara yönelik şiddet hatta tecavüz olayları birbirini kovalıyor.
Bir ekibin “kadınlara yönelik suçlara, tacize, tecavüze ortak olmayın” başlıklı medya çağrıları kulaklarımızda çınlıyor.
“Kadınlara yönelik tecavüz gibi cinsel suçların medyada hâlâ pornografik reyting-tiraj malzemesine dönüştürüldüğü, suçun işlenişine dair her tür detaya yer verilen, hatta mağdur kadınların fotoğraflarla metalaştırılarak, haklarındaki tüm detayların ifşa edildiği haberleri, dehşetle izliyoruz! Başta medya mensupları olmak üzere bu toplumda yaşayan her kişi bu dehşeti sona erdirmekle sorumludur.
Tecavüze uğrayan bir kadın, konunun medyada yer alışına dair, haber değerim var, insan olarak değerim hiç yok. İnsanlar, medya, basın çalışanları bunun üzerinde biraz düşünmeliler.
Çünkü haber değeri ile insan değeri arasında seçim yapmak gerekiyor”
diyorlar.
Ve aşağıdaki önemli hususlara madde madde dikkatleri çekiyorlar.
“Kadınlara karşı işlenen tüm suçlara ortak olmamak için:
1- Kamuoyunu bilgilendirme açısından özel bir önemi ya da yararının olmadığı durumlarda tecavüz, taciz, istismar gibi suçlar haberleştirilmemelidir.
2- Tecavüz gibi cinsel suçlar kamuoyunu bilgilendirme açısından özel bir önem taşıdığında da, mağdurun izni olmaksızın yayınlanmamalıdır.
3- Özel bir önem taşıyan ve mağdur tarafından yayınlanmasına onay verilen tecavüz, taciz, istismar haberlerinde de mağdurun kimliğine dair açık ya da örtük bu kimliği deşifre edecek hiçbir bilgi
verilmemelidir.
4- Tecavüz gibi cinsel suçların yukarıdaki, koşullar doğrultusunda haberleştirildiği durumlarda, suçun işlenişine dair hiçbir ayrıntıya yer verilmemeli, suç reyting-tiraj gibi gerekçelerle pornografi malzemesi haline getirilmemelidir.
5-Televizyonlarda da, yine, bu suçlar haberleştirilirken aynı hususlara dikkat edilmeli, ayrıca suçun ayrıntılarıyla kurgulanmış canlandırılmalarına yer
verilmemelidir.
6-Bu tür suçların “nedenleri” suçu meşrulaştırıcı biçimde araştırılmalı, tecavüzcülere, tacizcilere ve bunların işledikleri suçu savunan ifadelerine yer verilmemelidir.
7- Gazeteler, kadınları metalaştıran arka sayfa güzeli ve benzeri fotoğraf, görsel kullanıma son vermelidir.
8- Başta internet medyası olmak üzere tüm medya özel hayatı teşhir ve ifşaat alanı olmaktan çıkartmalı, özel hayatı, kadınların duygusal-bedensel-zihinsel dokunulmazlığını ihlal eden haberlere yer verilmemelidir.
Başta yöneticiler ve editörler olmak üzere tüm medya mensuplarını bu hususları uygulamak konusunda sorumlu davranmaya, tecavüze ortak olmamaya çağırıyoruz.”
Bir medya mensubu olarak, bu onurlu çağrıyı desteklemek, bütün meslektaşlarımıza bir görev olarak düşüyor.

Azerbaycan’dan bir mesaj...

Geçenlerde Azerbaycan’dan bir meslektaştan e-posta ile gelen mesajı günün atmosferine uygun olarak “aynen” yayınlamak gerekiyor:
Selamlar, Sevgili Kenan Akin, ben size Azerbaycan’dan yazıyorum, günlük yayınlanan Hafta-ici gazetesinde dış politika yazarıyım. Sizin ’Karabağ olmadan asla!’ yazınızı okudum ve onu Azeri şivesine çevirip gazetemizde yayınlayacağım.
Sevgili Kenan Bey, Türk medyasının ünlü isimlerinden bazılarının gözaltına alınması Azeri medyasında rahatsızlıkla karshılanmısh. Ne olduğu bizi doğrudan shasırtmish durumda.
Sevgili Kenan bey, lutfen Turkiye’li gazeteci meslekteshlarıma (iki gazeteden artik yorumları aldık) yolladığım soruları size de unvanladim. Emekdaslığımızın devamlı olacağına inanıyorum.
1. Ergenekon deyilen bir orgütde Türk gazetecilerin isminin hallanması doğrumu sizce? Türk gazetecilerin böyle bir örgütte olması doğru mu?
2. Azerbaycan’da Türk gazetecilere munasibetin bir senaryo oldugu dushunulur, yani önde olan gazeteci isimlerin lekelenmesi gibi dushunulmekde. Sizce boyle bir shey olmasi mümkün mü?
3. Bunları basına baskı adlandırmak olar mı? Demokrasiye bir baskı adlandırmaq olur mu?
Sevgilerimle Vusal Tagibeyli
“Hafta-ici” gazetesinin politika yazarı
“Karabağ olmadan asla” yazımızın bahsedilen yayın organında kullanılıp kullanılmadığını bilmemekle beraber, gösterilen ilgi gerçekten de insana coşku veriyor. Ne var ki, Azerbaycanlı meslektaşın Türk basınının içine düştüğü durumu değerlendirme biçimi tarafları üzmeye yetmiyor mu?

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ

Ekonomi muhabirleri zirvesi
Celal Toprak’ın başkanlığındaki Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin önderliğinde, belli başlı ekonomistlerin, katılacağı “Ekonomi Zirvesi”nin
1- 2 Nisan tarihlerinde Kartepe’de toplanacağını ve Hisarcıklıoğlu’nun önemli bir konuşma yapmasının beklendiğini...


Çanakkale MuharebeleriOturumu
Türk’ün kanı ile yazdığı Çanakkale Savaşı’nın yıldönümü dolayısıyla
19 Mart’ta saat 14.30’da İstanbul’daki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde “Çanakkale Muharebeleri Esnasında İstanbul”
konulu bir oturum
yapılacağını...


Erol Sayan’dan unutulmaz eserler
Cumartesi gecesi Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde, “Yaşayan Değerlerimiz Özel Konseri”nde Erdem Özgen, Devran Erdem ve Burcu Göktürk’ün ünlü sanatçımız Erol Sayan’ın eserlerinden örnekler sunacağını...

Yazarın Diğer Yazıları