İzmir Körfezi’nin kirliliği ve temizliğinde sorumluluğun hangi kurumda olduğu tartışmaları devam ederken İZDENİZ A.Ş. Genel Müdürü Gökhan Marım, Körfez’de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Marım, “Körfez ağustos ayı ile karşılaştırılamayacak kadar iyi durumda. Şu anda su kalitesi olarak iyi durumda. Bunu uydu görüntülerinden net bir şekilde görebiliyoruz” ifadesini kullandı.
İzmir’de ağustos ayında meydana gelen balık ölümlerinin ardından Körfez kirliliği konusu yeniden gündeme gelirken iktidar ve yerel yönetim Körfez üzerinden karşı karşıya gelmişti.
Körfez’in temizliğinde yetkinin kimde olduğu tartışmaları devam ederken İZDENİZ A.Ş. Genel Müdürü Gökhan Marım ve İZDENİZ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Işıkhan Güler, Körfez temizliği konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalar hakkında ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Marım ve Güler, temizlikte sorumluluğun bakanlıklarda olduğunu ifade etti.
MARIM: “ALG PATLAMASI DÖNEMİNE GÖRE NEREDEYSE ALGLERİN HİÇ KALMADIĞINI GÖRÜYORUZ”
Körfez’in yaz aylarına göre çok daha iyi durumda olduğunu kaydeden İZDENİŞ A.Ş. Genel Müdürü Marım, "Körfez ağustos ayı ile karşılaştırılamayacak kadar iyi durumda. Erken uyarı sistemi kuruyoruz belediyemiz bünyesinde. Algleri bir gün öncesinden takip etmeye başladık. Uzaktan algılama görüntü çalışmaları neticesinde şu anda alg patlaması dönemine göre neredeyse alglerin hiç kalmadığını görüyoruz. Şu anda su kalitesi olarak iyi durumda. Bunu en azından uydu görüntülerinden net bir şekilde görebiliyoruz” diye konuştu.
85 TANE DÜZENSİZ KATI ATIK TESİS GEDİZ’E ARITMASIZ DEŞARJ YAPIYOR
Körfez’in kirlenmesinde Gediz nehrinin önemli bir kirletici olduğunun altını çizen Marım, “Körfezde genel olarak kirleticinin hangi kaynaktan olduğunu söylemek de çok zor. Gediz'de birçok kirletici unsur var. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'nün yapmış olduğu havza ile ilgili bir yönetim planı var. Örneğin Gediz’e, arıtması olmadığından dolayı doğrudan deşarj eden 109 tane yerleşim yeri için ‘arıtma tesisi yap’ diyor eylem planında. Buna benzer 85 tane düzensiz katı atık tesisi var. Oradan sızan sular yine Gediz nehrine geliyor. Gediz nehri de önemli bir kirletici. Bizde hidrodinamik modeller, önceki dönemlerde sirkülasyon kanalı ve nagivasyon kanalı projeleri kapsamında yapılmış çalışmalar var ama buna su kalitesi modellemesi çalışması eklemek istiyoruz" ifadesini kullandı. Marım, şunları kaydetti:
“KÖRFEZ’DE GERÇEK ANLAMDA KİRLİLİĞİN NEREDEN KAYNAKLANDIĞINI TAM OLARAK BİLEMİYORUZ”
"Normalde geminin içerisindeki başka ülkeden aldığı suyu verebilmesi için arıtmadan geçirip verebilmesi lazım. Bunların iyi bir şekilde denetlenmesi şart. Ama burada Körfez’deki ana kirletici faktörlerin ve evsel atık kaynaklı ve tarımsal atık kaynaklı olduğunu görüyoruz. Gerçek anlamda kirlilik gemilerden kaynaklı olup olmadığını söylemek çok kolay değil. Ama zaten temel sıkıntı da bu. Körfez’de gerçek anlamda kirliliğin nereden kaynaklandığını tam olarak bilemiyoruz. Bunun için de ona yönelik ölçümleri ile çeşitlendirmek istiyoruz.
“GEDİZ NEHRİNDE DOĞRUDAN DEŞARJ EDEN YERLEŞİM YERLERİNDE HİÇBİR CEZA KESİLMİYOR”
Tarım ve Orman Bakanlığı, bünyesinde olan göller için su kalitesi modellemesi yapıyor. İzmir Körfezi de karakteristik olarak sirkülasyonun az olduğu dönemde göl karakteristiği gösteriyor. Burası için yapılabilir mi? Evet yapılmalıdır. Zaten bakanlık, bunun çok öncesinde ele alıp burası için de su kalitesi çalışması yapmalıydı. Şu anda birçok tartışanın da önüne geçerdi. Gediz nehrinde doğrudan deşarj eden yerleşim yerlerinde hiçbir ceza kesilmiyor bakanlık tarafından."
GÜLER: “ÇED ONAYLARI TAMAM AMA İMAR OLAYI HENÜZ BAKANLIKTA BEKLETİLİYOR”
Körfez temizliği için bakanlığın çalışmalarından olan tarama çalışmaları için henüz adım atılmadığını hatırlatan, İZDENİZ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Işıkhan Güler, Büyükşehir’in bakanlığın sorumluluğunda olan bir işi yaptığını ifade etti. Güler, şunları kaydetti:
“İzmir Körfezi’nin sorunu yeni değil. Yazın yaşanan balık ölümleriyle gündeme gelmiş vaziyette. İzmir Körfezi’ndeki kirlilikle ilgili çalışmalar, Büyükşehir tarafından uzun süredir hem takip ediliyor hem önlem alınmaya çalışılıyor. Biz bunu nasıl bilimsel anlamda çözeriz konusunu gündeme getirip çalışmalar yürüttük. Körfez sadece bir kurumun değil, bütün kurumların ortak etkisi altında hem yerel yönetimler olarak hem merkezi hükümet olarak. Daha önce yapılmış oldukça büyük çalışmalar var. Mesela bunlardan bir tanesi navigasyon ve sirkülasyon kanalı. Navigasyon ve sirkülasyon kanalı dediğimiz şey Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesinin gerçekleştirdiği ve ÇED onayına aldığı süreç. ÇED onayı aldıktan sonra Körfez’deki tarama faaliyetleri ile birlikte Körfez’in iyileştirilmesinde önemli adımlardan bir tanesi olacaktı. Ama henüz bu konuyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dışında tarama çalışmaları henüz başlamamış durumda. Sirkülasyon kanalının hayata geçirilebilmesi için ÇED onayı var. O çıkarılacak olan malzemenin bir şekilde bertaraf edilmesi için adalar önerilmiş vaziyette. Bunların mekansal planlamada imar onayları bekliyor. Navigasyon kanalları ve sirkülasyon kanalların da çıkacak olan taramanın o adalarda doğal yaşama döndürülmesi konusunda ÇED onayları tamam ama imar olayı henüz bakanlıkta bekletiliyor.
“BÜTÜN KÖRFEZLER, BAKANLIKLARIN SORUMLULUĞUNDA”
Aslında bütün körfezler, bakanlıkların sorumluluğunda. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere Ulaştırma Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da bu konuda sorumlulukları var. Körfez’in sorumluluklarında, denizle ilgili kısımlar Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda değil. Büyükşehir’in sorumluluğunda olan, karadan gelen kirleticileri kontrol altına almak.
“BAKANLIĞIN BİLİM KURULLARINDA ÇIKMAYAN BİR ADIM ACİL EYLEM PLANI ORTAYA ÇIKTI”
Bu yaz döneminde oluşan afet durumunda bakanlığın herhangi bir eyleme geçtiğini söylemek mümkün değil. Yapılan Bilim Kurulu toplantılarında ki çıkan sonuçlar acil eylem planlarını içermiyor. Orta ve uzun vadedeki planları içeriyor. Bunu İzmir Büyükşehir Belediyesi zaten planlamış ve hayata geçirmeye başlamış durumda. Biz bilimsel çalışma temelini oluşturmak üzere bir çalıştay yaptık. Buradan çıkan sonuç bir acil eylem planı, bu acil eylem planının kimlerle yapılması gerektiği, orta ve uzun planlar ne olabilir diye. Bakanlığın bilim kurullarında çıkmayan bir adım acil eylem planı ortaya çıktı.”