İYİ Parti’nin “AFAD’ın depremde görevini yerine getirememiş olmasının nedenlerinin araştırılması” amacıyla verdiği Meclis araştırma önergesinin gündemin önüne çekilerek bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Önergenin gerekçesini açıklayan İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, şunları söyledi:
“TOPLANAN DEPREM VERGİLERİ DEĞERLENDİRİLSEYDİ 800-900 BİN KADAR KONUT YAPMAK MÜMKÜNDÜ”
“6 Şubat depremi ülkemizi perişan etti. Vatandaşlarımız can verdiler. AK Parti hükümetinin deprem karşısındaki şaşkınlığı, bizi şaşırtmadı. Her defasında hükümet depremin geniş bir alanı kapsadığından bahsetmektedir. 1999 yılından itibaren ülkemizde depremle ilgili vergi toplanmıştır. Bugünkü hesaba göre eğer toplanan deprem vergileri değerlendirilseydi 800-900 bin kadar konut yapmak mümkündü.
Kahramanmaraş depreminin olacağını hepimiz biliyorduk. Asrın ihmali tüm haşmetiyle gündemimize oturdu. Bilim adamlarının anlatmaktan dillerinde tüy bitti. Hükümetin anlatılanlara tepkisi ise sadece umursamamaktı. O binalar; uygun olmayan zeminlere, şuursuzca yapılmayabilirdi. Maalesef Kahramanmaraş depreminin baş faili umursamazlıktır. Deprem sahasının büyüklüğü başarısızlığa mazeret olarak gösteriliyor. Böyle bir olay için hiçbir hazırlığınızın olmadığı ortada.
“ARAMA KURTARMA EKİBİNİN SAYISI ANCAK 4 GÜN SONRA 120 BİNE ULAŞABİLDİ”
Hükümet deprem nedeniyle 4’üncü seviye alarm verdi. Yabancı ülkeler hiç beklemeden harekete geçtiler. 6 Şubat’ta AFAD’ın verilerine göre; yıkılan 5 bin 600 binada arama kurtarma için 9 bin 876 kişi varken, arama kurtarma ekibinin sayısı ancak 4 gün sonra 120 bine ulaşabildi. Bir soru var ki herkesin içini kurt gibi kemiriyor. Malatyalılar, ‘burada 2’nci ordu vardı, biz 2’nci orduyu neden yanımızda göremedik’ diye soruyorlar.
İnsanlar enkaz altında can çekişirken, soğukta hipotermiye girerken, dakikaların önemli olduğu bir zamanda kurtarma çalışmalarına askeriye neden katılmadı? 10 bin kilometre uzaklıktan Meksika geldi yardıma koştu, ama Malatyalılar burunlarının dibindeki askeriyeden yardım göremediler. AFAD’ın çaresizliği büyükelçi olarak atanan eski başkanının göreve çağrılmasıyla kendini gösterdi. AFAD’ın depremde yaptığı en yararlı iş bu olmuştur.
“HÜKÜMET EN BASİTİNDEN ULAŞIM DAHİ SAĞLAYAMADI, İLETİŞİM SAĞLAYAMADI”
Her ile birden fazla vali ve idareci göndermek sadece işi savsaklamaktır. Depremle ilgili çalışmalarınız ve planlamalarınız olmadıktan sonra ülkenin tüm valilerini bir ile toplasanız da fayda etmez. İş makinaları günlerce enkazın başına ulaştırılamadı. Hükümet en basitinden ulaşım dahi sağlayamadı, iletişim sağlayamadı. Antakya’da insanlar depremin üçüncü günü, ‘bize kazma kürek yollayın’ diye yalvarıyorlardı. Bir tarafta insanlarımızın hak etmediği bir deprem felaketi bir tarafta yardım alamayan depremzedeler. Bir tarafta ise yararlanma becerisini gösteremediğimiz askeriye.
Depremin ‘tuş’ ettiği bir başka kurum Türk Kızılayıdır. İnsanların yıllarca gözü gibi baktığı, her türlü yardımın esirgenmediği ve her defasında yardımda bulunduğu Türk Kızılayı maalesef kof bir kurum haline geldiği bu depremde anlaşıldı. Ülkedeki makam sahiplerinin umursamazlığı bu dönemde rekora koşuyor. Bir yardım kuruluşuna vatandaşımızın ihtiyacı olduğu günlerde depremin 3’üncü günü Kızılay para ile çadır satıyor. Kızılay’ın başında olan zat pişkin pişkin oturuyor. Bu durum zorbalıktır. İnsanlarımızın ülkesine olan güveninin sarsılmasıdır.”
CHP’nin, “AFAD ve Kızılay tarafından toplanan bağışların nerelerde kullanıldığının araştırılması” amacıyla verdiği Meclis araştırma önergesi hakkında söz alan CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil şunları söyledi:
“KIZILAY VE AFAD BU YÖNETİM SÜRECİNDE ÇOK OLUMSUZ DURUMLARLA KARŞI KARŞIYA BIRAKTI”
“1939 yılında Erzincan depreminden sonra ilk olarak böyle bir depremin yaptığı tahribatla karşı karşıya kaldık. Burada bu tahribatı yenmek için de 2023 yılında 11 ilimizde olan bu depreme karşı vatandaşlarımızın el birliğiyle, gönül birliğiyle, dostlukla yaratmış olduğu o dayanışmaya Türkiye’de hepimiz tanık olduk. Ama ne garip ki bu ülkeyi yöneten yanlış yönetim anlayışının karşısında Kızılay ve AFAD bu yönetim sürecinde çok olumsuz durumlarla karşı karşıya bıraktı. Hem halkımız mağdur oldu hem ülkemizde toplanan o yardımın nereye gitme noktasında kuşkuların yaratılmasına sebep oldu.
Ülkemiz geçmişte deprem konusunda büyük acılar yaşamıştır. 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi, 12 Kasım Düzce depremiyle birlikte bir kanun çıktı, bir yasa çıktı. Toplanan vergilerle birlikte bu yasada bu vergilerin alınması ve halkın yaralarının sarılması, kullanılması için bu vergiler geliştirildi. Ama ne garip ki yirmi iki yılda, 1999’dan bugüne kadar yirmi iki yılda 38 milyar 200 milyon dolar para toplanmış ama bu toplanan paranın nerede olduğu belli değil. Geçmişin sayın maliye bakanına sorulduğunda ‘Biz bu vergileri okula kullandık, yollara kullandık, hava şirketlerine kullandık, şunu yaptık, bunu yaptık’ diye açıklama yaptı.
“JEOLOJİK ARAŞTIRMALAR YAPILMADAN, TEKNİK ARAŞTIRMALAR YAPILMADAN GELİŞİGÜZEL BİR TEMEL ATIYOR, ORADA BİR TÖREN YAPILIYOR”
TOKİ’nin ortalama 96 metrekarelik konutlarından ve 112 metrekarelik konutlarından hesapladığımız zaman; 96 metrekare yapılan konutlardan 1 milyon 317 bin konut imal ediliyordu, eğer 112 metrekarelik konutlar yapmış olsa yaklaşık 1 milyon 137 bin konut imal ediliyordu. Ne garip, bunların hiçbiri olmadı. Şimdi, ‘600 bin tane konut yapılacak.’ Yirmi iki yılda yapamadığını yani bir yılda, bir ayda, bir günde nasıl yapacağını gördük. Diyoruz ki: Bilimi esas alın, bilimsel olarak bu olguların oluşması lazım ama bunlar, hiçbir şeyden ders çıkarmadan, tekrar jeolojik araştırmalar yapılmadan, teknik araştırmalar yapılmadan gelişigüzel bir temel atıyor, orada bir tören yapılıyor, ‘Hemen konutları teslim edeceğiz’ diyor.
“ARTIK DERS ÇIKARMALIYIZ”
Biz artık bunlardan ders çıkarmalıyız yani aceleye getirip bunları yapmamız doğru değil, bize, hiçbirimize bir yarar getirmiyor. Aynı zamanda geçmişte ‘Biz Bize Yeteriz’ toplantısı yaptığı gibi 15 Şubat tarihinde ‘Türkiye Tek Yürek’ diye bir kampanya açtı; o kampanyada 115 milyar lira para toplandı. Bu paranın nereye harcandığını, nasıl harcandığını ortaya koymak için bütün toplumdan tepkiler geldi. Bölgemize gittiğimizde vatandaş soruyor, daha bir çadır verilmemiş, çadır. Aradan iki ay geçiyor.
CHP’nin grup önerisi üzerine söz alan İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş şunları kaydetti:
“DEPREM HER AN AYAKLARIMIZIN ALTINDAYKEN ULUSAL DEPREM KONSEYİ’Nİ NEDEN LAĞVETTİNİZ”
17 Ağustos 1999 depremin ardından ekonomik kayıpları gidermek için geçici olarak uygulanan sonrasında ise kalıcı hale getirilen deprem vergileri 1999 yılından 2022 yılına kadar 83 milyar Türk lirasını aşmıştır. 2011 Van depreminin ardından dönemin maliye bakanı, toplanan paraların duble yollarda kullanıldığını açıklamıştır. Böylelikle maalesef iktidarın vergilerimizi bile amacı dışında kullandığının bir tescili ortaya çıkmıştır.
99 depremi sonrasında 57’nci hükümet tarafından kurulan Ulusal Deprem Konseyi, uluslararası ve dünyadaki benzerlerine uygun, bağımsız çalışmaları esas alan bir kuruluş olarak göreve başlamıştı. Konsey 6 Ocak 2007 tarihinde güncelliğini yitirdiği gerekçesiyle dönemin başbakanı Erdoğan’ın imzasıyla lağvedilmiştir. Ülkemiz bir deprem bölgesiyken yani deprem her an ayaklarımızın altındayken Ulusal Deprem Konseyi’ni neden lağvettiniz.
“AFAD’IN BÜTÇESİNİ AZALTARAK, PERSONELİNİ EKSİLTEREK NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ?”
2023 bütçesini yaparken AFAD’ın bütçesinin bir önceki yıla nazaran düştüğünü göreceksiniz. Getirilen bütçede AFAD’a ayrılan pay yüzde 33 oranında eksiltilmiştir. Bir bütçe yapıyorsunuz, bütün kurumların bütçesini artırıyorsunuz ama ne hikmetse AFAD’ın bütçesini tam 4 milyar lira azaltıyorsunuz. Bu ülkenin her yanı her zaman depremle yüz yüze. Depremlere ilk müdahale edecek olan kurum AFAD, o zaman sizin derdiniz ne? AFAD’ın bütçesini azaltarak, personelini eksilterek ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bu ölümlerden hiç vicdan azabı çekmiyor musunuz?
“SİZ TÜRKİYE’Yİ ENKAZ ALTINDA BIRAKTINIZ”
AFAD’ı ehil olmayan yandaş kadrolarla doldurdunuz ve sonucunu hep beraber şu anda yaşıyoruz. AFAD’ın Kahramanmaraş temsilcisi, ‘Biz de depremin altında kaldık’ diyor. Depremin altında kalan bir AFAD olabilir mi? AFAD’ın binalarını bile depreme dayanıklı yapamıyorsanız. Zaten siz Türkiye’yi enkaz altında bıraktınız, bütün kurumları bıraktığınız gibi. AFAD’dan sorumlu İçişleri Bakanı dedi ki, ‘Biz İstanbul depremi için hazırlık yapmıştık. Kahramanmaraş depremi oldu.’ Bunu diyebilen bir İçişleri Bakanı hala koltukta oturuyorsa hala bu bakanı alkışlayan bir iktidar varsa pes doğrusu. Bütün kurumların içini boşalttınız, Kızılay’ı da mahvettiniz. Kurum bırakmadınız, devletin çivisini çıkardınız. Çünkü yandaş ve ayrımcılığınızdan bir türlü vazgeçmediniz. Bütün bu ölümlerin sorumlusu sizsiniz.