TBMM Genel Kurulu'nda konuşan İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretine ilişkin eleştirilerde bulundu.
Tartışmalı mektubun iadesi için 'Taktim' kelimesinin kullanılmasına dikkat çeken Dervişoğlu, "Ayrıca burada 'takdim' sözü özellikle seçilmiş gibi görülüyor. Türk tarihinin daha önce görmediği bir üslupla yazılan, hakaret dolu mektuba cevabımız bu kadar yumuşak bir düzeyde kalmamalıydı" ifadelerini kullandı.
Trump'ın Serkan Gölge için Erdoğan'a teşekkür etmesini de hatırlatan Dervişoğlu, "Bir müttefik ülkeye hediye olarak Kütahya çinisi götürmenizi anlarım fakat hediye paketine FETÖ sanığı konulmasını ve bunun için takdir ve teveccühe mazhar olmayı anlayabilmemiz ve kabul edebilmemiz mümkün değildir" şeklinde konuştu.
İYİ Partili Dervişoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Sayın Cumhurbaşkanı -biliyorsunuz- Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyaret etmişlerdir. Cumhurbaşkanımız, yapmış olduğu bu ziyarette kendisine ağır hakaretler içeren mektubu da dün Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump'a takdim ettiğini açıklamıştır. Trump, mektupları bize bilindiği gibi takdim etmemiş, dayatmıştı."
"TAKTİM SÖZÜ ÖZELLİKLE SEÇİLMİŞ GİBİ"
"Ayrıca burada "takdim" sözü özellikle seçilmiş gibi görülüyor. Henüz yola çıkmadan da mektubun takdim edileceği resmî ağızlardan 2 kez açıklanmıştı. Herkes iyi bilsin ki; Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'nin ita amiri değildir. Türk tarihinin daha önce görmediği bir üslupla yazılan, hakaret dolu mektuba cevabımız bu kadar yumuşak bir düzeyde kalmamalıydı.
Mektuba gerekli cevap anında yazılı olarak verilmeli ya da tepki amaçlı olarak Amerika Birleşik Devletleri ziyareti iptal edilmeliydi. "Mektubu takdim ettim." deyip geçmek, size, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamına yapılan hakaretleri halının altına süpürmek anlamını taşıyor. Mütekabiliyet aramak her Türk'ün de Türkiye Büyük Millet Meclisinin de hakkıdır.
"GETİRECEĞİ MİLYARLARCA DOLAR ZARAR"
"Sayın Cumhurbaşkanı dünkü ABD ziyaretinde yaptığı basın açıklamasında uygun olduğu takdirde gerekirse Patriot füzelerini de alabileceğini ifade etmiştir. S-400 ile Patriot aynı amaç doğrultusunda kullanılan savunma sistemleridir. Hem S400 hem Patriot almak olsa olsa tam da Hükûmetin plansız dış politikasına yakışacak bir durumdur.
Getireceği milyarlarca dolar zarar bir yana Türkiye'nin dış dünyadaki itibarı da bir kez daha zedelenmiştir. S400 tartışmalarının en başından itibaren Sayın Cumhurbaşkanına taviz vermemesi ve dik durması konusunda arkasında bulunacağımızı ifade etmiştik fakat maalesef Sayın Cumhurbaşkanımız bunu yapamadı. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi aylar öncesinden "Göreceksiniz, S400'leri alacaklar ama kullanamayacaklar." demişti, ne yazık ki bir kez daha haklı çıktı."
"SORGUYA BENZER DİYALOG"
Cumhurbaşkanının ABD ziyaretiyle ilgili üzerinde konuşulacak çok sayıda konu vardır; kamuoyunun merak ettiği birçok soru cevapsız kalmıştır. Teröriste "general" deyip kendisiyle de aynı şekilde görüştüğünü söyleyen Trump, Cumhurbaşkanı ile bir caninin statüsünü neredeyse eşitlemiştir; bu, kabul edebileceğimiz bir rezalet değildir.
Bir başka ilginç durum, ABD'li senatörlerin Sayın Erdoğan ile karşılıklı olarak kurduğu soru-cevaplı ve fakat sorguya benzer diyalogdu. ABD'li senatörlere gösterilen hoşgörüyü Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan milletvekillerimiz için de bekliyoruz. Diler ve umarım ki bizlerle de karşılıklı, soru-cevaplı ve Türkiye'nin temel meseleleriyle ilgili bir diyalog zemini oluşturmayı düşünürler.
"HEDİYE PAKETİNE FETÖ SANIĞI KONULMASI"
Ayrıca bir hususu daha hatırlatmak isterim: Türkiye'de yargının bağımsızlığı zaten tartışma konusudur; geride bıraktığımız zaman içinde bir rahip krizi yaşanmış ve adalet gölgelenmişti. Şimdi, FETÖ elebaşının iadesini istediğimiz yerde bir FETÖ sanığının yani Serkan Gölge'nin tahliyesi için Sayın Erdoğan'a teşekkür edilmiştir. Bir müttefik ülkeye hediye olarak Kütahya çinisi götürmenizi anlarım fakat hediye paketine FETÖ sanığı konulmasını ve bunun için takdir ve teveccühe mazhar olmayı anlayabilmemiz ve kabul edebilmemiz mümkün değildir.