Prof. Dr. Keleş, yaklaşık 1 milyar dolar bütçesi olan İÜ’de, çalışma ve araştırma yapma heyecanının pörsüdüğünü belirtti.
İstanbul Üniversitesi 22. dönem rektörlüğü için adaylığını açıklayan tek isim olan, Cerrahpaşa Tıp Fak. Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. İbrahim Keleş, “Demokrasi adına yeni adayların çıkması lazım, bekliyoruz” dedi.
“Yeni aday ve fikirlerin çıkmasını, bizlere katkıda bulunmalarını istiyorum, ne kadar çok söylem varsa o kadar üretkenlik olur” diyen Keleş, üniversitede 2.650 öğretim üyesi olduğunu, bu yoğunluğun 1-2 kişi ile temsil edilmemesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Ya bizimle birlikte olup, fikir düşünce ve projelerini üniversitemizin gelişimine katsınlar ya da kendi ekip ve donanımlarıyla birlikte yola çıksınlar.”
Geçmişine layık konum
Üniversiteyi yeniden geçmişine layık bir konuma getireceğini ifade eden Keleş şöyle konuştu:
“2023 Türkiye’si vizyonuyla uyum içinde, ona uygun bir üniversite oluşturmak, bu yönde küresel eğilimlere göre eğitim ve katılımcı, paylaşımcı, şeffaf bir yönetim oluşturmak ilk hedefimiz. Çünkü ancak böyle bir yönetim yapısı ile engelsiz, özgür, akademik, idarî ve malî özerkliği olan bir üniversite yapısına sahip olmakla hedeflediğimiz ’küresel düzeyde yüksek kaliteli bir eğitim ve bilim merkezi olma’ ülkümüze yönelebiliriz. Bu hedefin, ülkünün her kesimden destek göreceğine güveniyorum. Çünkü küresel düzeyde üst sıralarda yeri olan üniversitenin inşası için bu güvenle ’İstanbul Üniversitesi hepimizin’ sloganıyla rektörlüğe aday oldum. İÜ’nün, Türkiye’nin geleceğine ve kendime güveniyorum. Hizmet yarışı ve görev bilinci içindeki iyi, doğru ve dürüst insanlarımızın bir araya gelerek güçbirliği yapacaklarına da güvenim var.”
Prof. Dr. Keleş, “Dünya güçleri arasında ilk 20’de, ekonomide ise 16’ncıyız. Ama üniversitelerimiz bu gelişime ayak uyduramadı. İÜ Türkiye’nin en uzun geçmişe sahip, 100 binlerce değer yetiştirmiş, büyük bir kurum” sözleriyle sürdürdüğü açıklamasında, şu ifadelere de yer verdi:
“Ne yazık ki 30 yıldır en iyimser ve kayırıcı bir dille söyleyecek olursak ’yerinde sayıyor’! Bugün bulunduğu yer, potansiyeline baktığınız zaman, üzülerek söylüyorum, olması gereken, olmayı hak ettiği, sıkı bir çaba ve akılcı, vizyoner bir planlamayla olmayı hak edeceği yer değil. Onun hayli altında. Buna isyan ediyorum. Bugün de dünya çapında ilk 500 arasında sayılıyor. Ama ilk 20’ye yakın, ilk 100 içinde değil. Son 100 içinde, 404. sırada. Bunu kabullenemiyorum. Bunu çok daha iyisini yapacak potansiyelimiz var. Yeter ki böyle bir ülkümüz olsun, o doğrultuda üniversitemizde bir seferberlik başlatalım.”
“Üniversitenin varlık nedeni 2 eksen üzerinde etkinlik yapmaktır” diyen Keleş, bunlardan ilkinin, öğretim-eğitim yapmak diğerinin de araştırmalarla bilimin gelişmesine, yeni buluşlar yapılmasına katkıda bulunmak olduğunu dile getirdi.