İstanbullular'ın tercih ettiği bazı plajlar tehlike saçıyor. Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, plajlardaki yosunlaşmanın kirlilik belirtisi olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Özyaral, "Bu yaz ben İstanbul içi plajlardan çok biraz İstanbul dışına çıkılmasını tavsiye ediyorum. Özellikle kovitten dolayı. Üç tip kirlilik oluyor. Biyolojik bir kirlilik oluyor sadece mikro viral yük adına bakmamak lazım. Oradaki kimyasal atıklar ve çevreden gelen diğer kirlilikler faktörleriyle birlikte oradaki yosunlaşma oranı değişebiliyor" dedi.
Özyaral "Siz florayı yani mikro viral yükün dışındaki diğer canlı yükün niteliğini ve yapısını bozarsanız, su akıntısı da olmuyorsa yosunlaşma artabiliyor. Bunu zaten biyolojiden de çok net görürüz. Yosunlaşma bir şekilde oradaki biyolojik yapıyı olduğu gibi bozar. Bu bir kirlilik sinyali, bir çevre kirliliği sinyali" diye konuştu.
SOSYAL MESAFE ÖNEMLİ
Yaz mevsiminin gelmesiyle deniz ve havuzlara olan talebin arttığını belirten Yeditepe Üniversitesi Hastanesi'nden Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Pınar Çıragil ise, bu alanlarda tüm tedbirlerin alınmasının hayati önem taşıdığını söyledi.
Çıragil, “Tabii ki yaz mevsimi geldi herkes denize ve havuza girmek istiyor. Suda maskenin bir anlamı yok tabii ki ama güneşlenirken, dışarıda dururken sosyal mesafeye dikkat etmeli ve maske takmalıyız. Suda yüzerken birisi o suda aniden hapşırıp öksürürse o damlacıklar bulaştı ve sizde tam oradan geçerken o damlacıkları aldınız, bulaşı olabilir" diye konuştu.
Pınar Çıragil "Deniz, havuza göre daha geniş bir mekân. Çok yakın mesafeyle yüzülmezse buradan bir bulaş olmayabilir. Ama en önemli şey, gidilen tüm bu mekanlarda halka açık tüm yerlerde sosyal mesafeye uyulması olacaktır. Şezlongların en az iki metre hatta maske takılmayacaksa 3 metre mesafede olması ve sudan çıkar çıkmaz maske takılmasıdır" dedi.
"HER ZAMAN HASTA OLABİLİRİZ"
Kirli olan deniz ve havuzlara girilmemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Çıragil, hijyen kurallarına plajlarda da uyulması gerektiğini vurguladı.
Kirli suların yutulmasının bir çok hastalığı beraberinde getireceğini belirten Çıragil, “Kirli olan denizler ve havuzlar hiçbir şekilde kullanılmamalı. Çünkü insan sağlığı açısından oldukça tehlikeli. Sudan geçen mikroorganizmalar her zaman bizi hasta edebilir. Bu nedenle genel hijyen kurallarına uymamız ve bu şekilde davranmamız lazım" diye konuştu.
"Kovid 19 sürecinde SARS COV 2 mikroorganizmasının vücudumuza girmesini önlemek için tedbirler alınmalı" diyen Çıragil "Su ile bulaşan her türlü mikroorganizmanın bulaşmasını önlemek için genel hijyen kurallarının hepsinin uygulanması şart. Yani kirli sular, sindirim sistemimizde hastalık yapan mikroorganizmalar ile bulaşa neden olabilir. Bu hepsi için geçerli. Akarsular, dereler, dere yatakları yani doğada girilen sularda tehlike arz edebilir. Bu suların yutulması ile sindirim sisteminden geçip hastalık yapmaya neden olabilir" dedi.
“HERKESİN GÖREVİ BÜYÜK"
Ortak kullanım alanlarında ve halka açık birçok yerde sosyal mesafe kurallarına dikkat çeken Prof. Dr. Pınar Çıragil, “Belediyeye ait plajlar ya da sosyal tesisler varsa, ortak kullanım alanlardaki şezlongları en az iki metre mesafe ile ayarlanmalı. Mutlaka tüm tuvaletlerde ya da duşlarda su, sabun ve dezenfektanlar bulundurulmalı. Ortamın genel hijyen ve temizliğine dikkat edilmeli. Ve kişiler, kişisel temizlik eşyalarını yanlarında götürmeli. Denizden ya da havuzdan çıktıktan sonra maske takmaları ve sosyal mesafeye dikkat etmeleri büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu.
"HER YER ÜCRETLİ EN UYGUN YER BURASI"
Eşi ve iki çocuğuyla serinlemek için Menekşe Plajı'nı tercih ettiklerini söyleyen Sevilay Delikkaya, yosunlara rağmen gelmeye devam ettiklerini belirtti.
Delikkaya, “Evet biraz yosun var. Önler pis ama ilerleyince daha iyi. Biz de giriyoruz ne yapalım. Korona var doğru söylüyorsunuz ama ne yapalım. Giriyoruz. Çocukları getirdik. En uygun yer burası. Diğer yerler ücretli. Biz de mecbur buraya geliyoruz. Ben birkaç kez girdim çıktım. Ama çocuklar hep içinde. Yapacak bir şey yok" dedi.
“KORONAYA İNANMIYORUM"
Torunlarını plaja getiren bir kadın ise koronaya inanmadığını söyledi. “Evet korona var, endişelensek bile yapacak bir şey yok. Ben inanmıyorum koronaya da hastalığa da. Her şey Allah'tan geliyor. Olacak olsa şimdi de olur. Yapacak bir şey yok. Evet kötü bir görüntü var. Ama yapacak hiçbir şey yok. Her şey Allahtan gelir. Olacağı varsa olur. Kendim de korunmuyorum zaten" ifadelerini kullandı.
“AİLELER NASIL İZİN VERİYOR ANLAMIYORUM"
Ailesiyle serinlemek için Menekşe Plajını tercih eden ancak yosunlarla dolu olduğunu görünce vazgeçtiklerini söyleyen Bekir Taşdemir, “Evet maalesef iğrenç bir görüntü var. İnsanlar da bu görüntüyü göre göre nasıl girebiliyorlar merak konusu. Biz girmedik. Girme amacıyla geldik ama denizin halini görünce vazgeçtik. En azından çocuklar kumda oynasın dedik" şeklinde konuştu.
Eşi Gül Taşdemir ise, “Burada çocukların yüzmesi imkânsız. Çocuklarla bir kıyıda yürüyelim istedik ama mümkün değil. Berbat bir görüntü var. Giren çocuklar görüyorum. Aileleri nasıl izin veriyor anlayamıyorum. Nasıl içleri rahat edebiliyor gerçekten bilmiyorum" dedi.