IŞİD’in ilk hedefi ve kullanım süresi

Suruç’taki bombalı saldırı “geliyorum” diye bağırıyordu. IŞİD, Türkiye’yi de hedef alacağını duyurmuştu. Seçimlerden önce Adana, Mersin ve Diyarbakır’daki bombalı saldırılar, IŞİD eylemleriydi. Mersin’deki eylemde, HDP İl merkezine gönderilen bombalı çiçeğin son anda balkona bırakılmış olması, çok büyük bir faciayı önlemişti. Diyarbakır’da da HDP mitinginde bombayı patlatan da olaydan kısa bir süre önce gözaltına alınıp serbest bırakılan bir IŞİD militanı çıkmıştı. Bunlar Türkiye’de seçim sürecini yönlendirmeye dönük eylemlerdi.

Suruç’taki saldırıda ölenlerin, PYD’ye yardım için İstanbul ve Ankara’dan otobüslerle getirilen ve Abdullah Öcalan’ın doğduğu köyün eski adı verilen “Amara” Kültür Merkezi’nde toplananlar olması kimseyi yanıltmasın. Saldırı, ilk planda PKK’ya yönelik gibi görünse de yangını bütün Türkiye’ye yaymanın işaretidir.

* * *

Saldırıdan önce PKK’nın halka genel silâhlanma çağrısı yapmış olması, olayların hangi boyutlara ulaşacağının göstergesidir.

IŞİD’in bir istihbarat operasyonu olarak kuruluşu, Suriye’de, Irak’ta ve Türkiye’nin bu ülkelerle sınırı olan illerinde neler plânlandığını hatta genel olarak İslam dünyası için nasıl bir gelecek öngörüldüğünü de belli etmiyor muydu zaten?

Brüksel’de NATO’nun Genel Merkezi’nde düzenlenen Dışişleri Bakanları toplantısında konuşan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Bizim IŞİD ile mücadele konusundaki kararlılığımız büyük ihtimalle yıllar içinde karşılığını bulacak” dedi ve “Kuzeyde ve Batıda Kürt birlikler cesurca savaşıyor ve Sünni aşiretler de sahaya çıkmaya başladı” diye bilgi verdi! Yani “IŞİD’i daha uzun yıllar kullanacağız” demiş oluyor!

Bu değerlendirme, ABD’nin “İslam içi çatışma stratejisi” ve Şii-Sünni savaşı hedefinin yansımasından ibarettir ve “11 Eylül’den sonra ABD’nin İslam stratejisi” başlıklı ve 2004 tarihli Rand Corporation raporu ile uyumludur.

İbrahim Karagül’ün 2006 yılında duyurduğu rapor “Şii-Sünni bölünmesi, Arap-Arap olmayan bölünmesi, Etnik topluluklar, kabileler ve klanlar, Sünni İslam’ın merkez ağırlığının Arap dünyasının dışına çıkarılması ve Irak merkezli olarak Şiilerle siyasi işbirliğine gidilmesi” gibi başlıklar taşıyordu.

* * *

İngiltere Başbakanı David Cameron da “Radikal İslamcı tehditlerle mücadele için beş yıllık yeni bir plan” yaptıklarını açıkladı!

Bu açıklama, bölgede IŞİD’i kullanmaya en az beş yıl daha devam edeceklerini ortaya koyuyor. Gerçi Cameron Irak Şam İslam Devleti gibi örgütlere katılmak isteyen gençlere, “Siz hareketin değerli bir üyesi olmayacaksınız. Harpte harcanan bir asker olacaksınız. Erkekseniz beyninizi yıkayacaklar, vücudunuza bomba sarıp patlatacaklar. Kızsanız, sizi köle gibi kullanıp, taciz edecekler” diyor ama zaten operasyonun bir hedefi de dünyanın dört bir tarafındaki radikal Müslüman gençleri bölgeye toplayıp burada harcamaktır!

* * *

Rusya’ya sığınan Amerikalı ajan Snowden, IŞİD’in arkasında Müslümanları birbirine kırdırmak hedefiyle ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratı olduğunu söylemiş, IŞİD lideri Bağdadi’yi de MOSSAD’ın eğittiğini bildirmişti.

IŞİD, Irak’ta ilk iş olarak Musul, Telafer ve Tuzhurmatı’yı işgal ederek Türkmenleri bölgeden tasfiye etti. IŞİD, Barzani’ye Kerkük’ü işgal etmesi için İsrail’e de Gazze’yi bombalayıp iki bin kişiyi öldürmesi için fırsat tanıdı.

IŞİD, son olarak da PYD’ye de Türkmenlerden boşalttığı alanlara yerleşmesi için zemin oluşturdu!

David Cameron, geçen yıl IŞİD örgütünün amacına ulaşması halinde dünyanın “Akdeniz’in sınırlarına kadar gelmiş bir terörist devletle” karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunmuştu. Cameron, bu sözlerle, IŞİD’e verdikleri görevin, ilk hedefini itiraf etmiş oluyordu: Büyük Kürdistan kurmak için coğrafyayı hazırlamak!

Yazarın Diğer Yazıları