Hicaz Demiryolu üzerinde Arapların Osmanlı’ya düzenlediği sabotaja ait tren kalıntısı, görmek isteyenlerin dikkatine sunuluyor. İngiliz casusu ünlü Arabistanlı Lawrence‘ın Hicaz Demiryolu’nda Araplara sabotaj düzenlettiği Osmanlı treninin tam 102 yıldan bu yana aynı yerde, hiçbir şekilde dokunulmadan durduğu kaydedildi.
Treninin, tarihe canlı şekilde tanıklık etmesi ve gelecek nesillere yaşananlar hakkında fikir vermesi nedeniyle önemli olduğu belirtildi.
Türkiye'de yıllardır Arapların İngilizlerle işbirliği yaparak isyan ettiğini kabul etmeyen kesimler var. Aşağıdaki videoda ise, Ürdün tarafından restore edilen Ram Vadisi'ndeki Osmanlı Hicaz Demiryolu'nda ise, Arap Ayaklanması turistler için yeniden canlandırılıyor.
Tarih sayfalarını çevirdiğimizde Türk milletinin uğradığı en büyük ihanetlerden biri 1. Dünya Savaşı sırasındaki Arap ihaneti olduğu görülür.
Cihan Harbi tüm şiddetiyle sürüyor ve Osmanlı Devleti 9 cephede savaş veriyordu. Bağdat, Hicaz ve Ürdün-Kanal cephelerinde büyük zaiyatlar verildi.
Emperyalistlerin doymayan iştahları için yeni sömürgeler gerekiyordu. Osmanlının egemenliğinde olan Arap yarımadasındaki kabileler, kolay istismar edebilecek ve satın alınabilecek durumdaydı.
Şerif Hüseyin, İtilaf Devletlerinden Arabistan'da kendi iktidarının tanınacağına yönelik vaadi aldıktan sonra ve özellikle Osmanlı'nın da yenileceğini tahmin ettiğinden 5 Haziran 1916'da isyanı başlattı.
Yalnız Medine'yi Fahreddin (Türkkan) Paşa ve ordusu savaşın sonuna kadar savunmayı başardılar. Bu isyan sırasında, Edward Lawrence de bulunuyordu.
İsyan öncesinde ise Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal, Araplara şu bildiriyi yayımlar: “…Uyanınız! Elele vererek, Osmanlı saltanatını yıkma zamanı geldi.”
Emir Faysal’ın 11 Ağustos 1919 günlü mektubu: “Bütün Müslümanların gözleri İngiltere’ye dikilmiştir. Türk-Müslüman İmparatorluğu’nun yıkılmasında asıl kuvvet olan Araplar, şimdi ödüllerinin ne olacağını bilmek istiyorlar."
"HASTA TRENİNDEKİ BÜTÜN YARALI VE HASTA TÜRKLERİ ÖLDÜRDÜLER"
Türk Ordusunun Eylül 1918 ayı içerisinde Tafas çekilme harekâtında Lawrence, kinini ve öfkesini kontrol edemez haldeydi. Artık Türkleri hiçbir şeyin kurtaramayacağını biliyordu. Bütün benliği ile kendini o kanlı katliama vermişti. Korkunç çığlıklar atıyordu.
Deli gibi bağırıyordu. Süngülü bir Türk erinin yüzüne ateş etti ve yere yığılan ölüyü atına çiğnetti. Arap askerleri, Lawrence ın kışkırtmasıyla Dera da terkedilmiş bulunan bir hasta trenindeki bütün yaralı ve hasta Türkleri merhametsizce öldürmüşlerdir.
Türk Ordusu, Dera ve Şam istikametinde kuzeye doğru çekilirken Dera Tafas köyü civarında Lawrence, yanında bulunan Arap birliklerine; Savaşçılar! İçinizde en iyisi, en çok Türk öldürecek olandır. Esir almayacaksınız. Teslim olmak isteyeni öldüreceksiniz. Hepsini öldürün! Hepsini öldürün!" demiş, bunun üzerine Arap kumandanlarından olan Tallal, Auda ve Nasır da bedevi askerlerine aynı şekilde "Esir almak yok! Bütün Türkleri öldüreceğiz!" komutunu vermiş ve uygulamışlardır.
Ayrıca Tallal, çekilen Türk askerlerini takip ederken yolda halsiz bir şekilde uzanan "Su..su" diyen bir Türk askerinin başına ateş ederek onları öldürmüş, yol boyunca gücü tükenmiş diğer Türk askerlerini de adamları ile birlikte insafsızca katletmiştir.
LAWRANCE KİMDİR?
1916 - 1918 yılları arasında Arap Ayaklanması ve Sina ve Filistin Cephesi gibi olaylarda Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine karşı üstlendiği rol ile ünlüdür. Bölgedeki Arap aşiretlerini silahlandırarak Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarında yardımcı rol üstlenmiştir. Buradaki rolü nedeniyle "Arabistanlı Lawrence" olarak tanınmıştır.
Seçkin Hizmet Rütbesi ve Banyo Nişanı sahibidir. I. Dünya Savaşı esnasında gerçekleştirdiği icraatlar, Arabistanlı Lawrence filmine konu oldu. I. Faysal ile çok yakın ilişkiler içerisinde bulundu. Lawrence, Mustafa Kemal Atatürk'e silahıyla ateş ederek öldürmeye teşebbüs ettiğini belirtmiş fakat saldırısında başarılı olamayıp Atatürk'ün yanında bulunan bir subayı vurabildiğini iddia etmiştir.
Lawrence, ilk tayin yeri olan Kahire'de İngiliz Askeri Haberalma Servisi için çalıştı. Araplarla olan sıcak ilişkileri Lawrence'ı, İngiliz ve Arap kuvvetleri arasındaki irtibat subaylığı görevi için biçilmiş kaftan kılıyordu. Ekim 1916'da, Arap millî faaliyetlerini rapor etmesi için çöle gönderildi.
HİCAZ DEMİRYOLU'NA YAPTIKLARI SALDIRILARA AĞIRLIK VERDİLER
Mekke şerifi Hüseyin bin Ali'nin oğlu Emir Faysal komutasındaki düzensiz birliklerle birlikte Osmanlı Ordusu'na karşı gerilla mücadelesi verdi. Arapları, Medine'deki Osmanlı Muhafız Birlikleri'ni şehirden çıkarmamaları konusunda ikna etti. Böylece Araplar, şehre malzeme getiren Hicaz demiryoluna yaptıkları saldırılara ağırlık verebildiler. Şehri savunmakla meşgul olan Osmanlı askerlerini diğer yandan da demiryolunu tamir etmek zorunda bırakmak suretiyle oyaladılar. Lawrence, Akabe ve Şam'ın işgalinde de önemli rol aldı.
Araplarla geçirdiği zaman zarfında, gelenek ve yaşantılarına bayağı adapte oldu. Deve ile seyahat edip, sıkı bir dostluk kurduğu Prens Faysal'ın hediye ettiği yerel kıyafetleri giymeye alıştı.
I. Dünya Savaşı'nın sonlarında İngiliz Hükûmeti'ni, Arapların bağımsızlığının İngilizlerin yararına olduğuna ikna etme konusunda oldukça başarılı oldu.