İdeoloji önyargılar ve bozkurt sembolü...

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Türkiye ve Avusturya maçı sonrasında Merih Demiral'ın “bozkurt” işareti yapması ile ilgili açıklama yaparak "Türk aşırı sağcıların sembollerinin stadyumlarımızda yeri yok. Avrupa Futbol Şampiyonası'nı ırkçılık için bir platform olarak kullanmak tamamıyla kabul edilemez. UEFA'nın olayı araştırmasını ve yaptırımları değerlendirmesini bekliyoruz" dedi.

Faeser, Federal Anayasa Koruma Teşkilatı'nın "Türk aşırı sağcılığı - Almanya'daki Bozkurtlar" başlıklı bilgilendirme yazısıyla birlikte yaptığı paylaşımda ise şu ifadeleri kullandı: "Güvenlik yetkililerimiz Almanya'daki Türk aşırı sağcıları yakından izliyor. 'Bozkurtlar' Federal Anayasayı Koruma Dairesi tarafından izleniyor."

Bozkurt selamını, Nazi selamına benzetenler de oldu!

Türk Dışişleri Bakanlığı açıklamasında ise “UEFA tarafından millî futbolcumuz Merih Demiral hakkında disiplin soruşturması açılması kabul edilemez" denildi. Açıklamada, Alman İçişleri Bakanı’nın tepkisi hakkında da “Alman Federal Anayasayı Koruma Teşkilatının Eylül 2023’te yayımladığı raporda, her bozkurt işareti yapanın aşırı sağcı olarak nitelendirilemeyeceği vurgulanmışken ve 'bozkurt' işareti Almanya’da yasaklı bir simge değilken, Sayın Demiral’a Alman makamları tarafından gösterilen tepkilerin bizatihi kendisinin yabancı düşmanlığı içerdiği değerlendirilmektedir. Bir spor müsabakasındaki sevinç kutlaması sırasında, tarihi ve kültürel bir sembolün, hiç kimseyi hedef almayan biçimde kullanılmasına yönelik siyasi amaçlı tepkileri kınıyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Türkiye’de ise 12 Eylül öncesinden kalan önyargıların etkisiyle düşünenler, bozkurdun ülkücülerin kullandığı bir sembol olmasından dolayı rahatsızlıklarını beyan ettiler.

***

Öncelikle belirtmeliyim ki, bozkurdun Türk tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Ergenekon destanı, dağlar arasında sıkışıp kalan Türklerin bir bozkurdun yol göstermesiyle buradan çıktığını anlatır.

12. asır Süryani tarihçisi Mihael, Türklerin göçlerini anlatırken “Yeryüzü, Türkleri taşımaya kâfi gelmiyordu. Batı’ya doğru ilerlerken, önlerinde bir kurt bulunuyor ve ona yetişemiyorlardı. Bozkurt hareket etmek istediği zaman ‘göç’ diye bağırıyorlardı...” der...

Göktürkler, kurt başlı gök bayrak kullanmıştır. Atatürk’ü eleştirmek için yazılan kitabın adı “Bozkurt”tur. Nazım Hikmet, Kurtuluş Savaşı Destanı’nda Atatürk’ü sarışın bir kurda benzetmiştir...

Öyleyse, Türkler açısından sorun nerede?

Sorun, milliyetçiliğin siyasi bir partinin görüşü gibi algılanmasındadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi Türk Milliyetçiliğidir. Bozkurt ise Atatürk’ün paralarda, pullarda kullandığı millî bir semboldür. Bizim çocukluğumuzda, ilkokullarda izci olan çocuklara “yavrukurt” denilirdi. Bizden önceki yavrukurtların ve orta öğretim öğrencilerinin öğrencilerin şapkalarında bozkurt sembolü vardı.

Kıbrıs’ta Türkiye tarafından örgütlenen Türk Mukavemet Teşkilatı’nın sembolü bozkurttu.

Bunlardan tamamen vazgeçilince, MHP bozkurt amblemini gençlik örgütü olan Ülkü Ocakları’nın sembolü hâline getirdi. Ülkücüler de Türkiye’nin Sovyet komünizmine sivil direnişini temsil ediyordu. Bu sebeple, 12 Eylül öncesinde, bozkurt, sol için bir tehdit sayıldı... Sonraki dönemlerde bu algı kırıldı ama tamamen yok olmadı.

Avrupa’da ise Nancy Faeser gibi fanatikler, ülkücülerden rahatsız olduğu için, bozkurt motifini görünce, ifrit kesiliyor...

Almanya İçişleri Bakanı’nın tepkisi, ırkçılığın ta kendisidir. Türk futbolcuların göğsünde ay-yıldızlı Türk bayrağı yerine bozkurt figürü bulunsaydı, ne diyecekti? Bu mantıkla, ay-yıldızlı Türk bayrağını göğsünde taşımak da ırkçılıktır. Öyleyse, Nancy Faeser, bayrağında haç olan ülkeler için ne düşünüyor acaba?

***

Türkiye’nin ise 12 Eylül öncesi şartlanmışlıkları, düşmanlıkları artık aşması gerekiyor. Tabii doğrusunu söylemek gerekirse, siyasi partilerin veya siyasi kuruluşların da millî değerleri ve sembolleri kendilerine mal etmemesi gerekir... Türk bayrağı, “Türkiye” adı nasıl siyasette kullanılamıyorsa, millî semboller de sadece bir siyasi gruba hapsedilmemelidir.

Bu sorunlar halledilir ama asıl sorun, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi açıdan intihara sürüklenmesidir. Ekonomi planlı olarak çökertilmiştir! Nüfus, planlı olarak Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde, Türkiye’yi yönetenler tarafından değiştirilmektedir. Bu şartlarda, bozkurdun Merih Demiral eliyle Almanya’da ortaya çıkması, millî bir uyanış kıvılcımı olarak değerlendirilmelidir...

Yazarın Diğer Yazıları