İBB ölçeğinde siyasetin röntgeni!
Siyaset, yine Hintli filozof Beydeba'nın 2500 yıl önce yazdığı Kelile ve Dimne'deki, avcı, kedi, fare, gelincik ve baykuş oyununa döndü.
Bir gün kedi, avcının kurduğu tuzağa yakalanmış. O sırada yiyecek aramak için yuvasından çıkan fare, kediyi o halde görünce önce sevinmiş ama arkasına dönüp baktığında onu kapmaya hazır bir gelincik ve ağacın tepesinde gözleriyle onu takip eden bir baykuş görmüş. Hemen kedinin yanına giderek, kendisine dokunmama sözü vermesi halinde avcı gelene kadar iplerini kemirerek onu kurtarabileceğini söylemiş. Kedi öneriyi kabul etmiş. Gelincik ve baykuş kedinin yanına yanaşamamışlar. Fare, ip kemirme işini ağırdan alarak son ipi koparmamış. Avcı gelince, fare son ipi de koparmış, avcıyla burun buruna kalan kedi, ağaca ancak tırmanabilmiş, gelincik ve baykuş kaçmış, fare ise hemen bir yarığa sinmiş... Böylece fare, en büyük düşmanı kediyle geçici ve kontrollü ittifak yaparak ölümden kurtulmuş...
***
Millet İttifakı da sanki böyle gerçekleşmiş gibiydi... AKP yeniden gelmesin diye yapılan ittifak, işe yaramıştı. Öyle ki İstanbul ve Ankara gibi iki büyük kentte kazanan Millet İttifakı’nın büyük ortağı CHP olmuştu. Bu ittifak, “kazanacak adaylar” varken Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adaylığında ısrar etmesi ve kaybetmesiyle bozuldu. Kemal Bey, DEVA ve Gelecek Partisi gibi AKP’den özde hiçbir farkı bulunmayan iki partiyi, sırf kendisine destek verecekler diye ittifaka aldığında Millet İttifakı sulandırılmıştı zaten. Biz o zaman CHP ve İYİ Parti’yi uyardık ama kimse dinlemedi. Üstelik bu iki partiye hiç hak etmedikleri kadar milletvekilliği kazandırmış oldular. İttifakın elde ettiği sonuç budur. Bu iki parti, farenin yaptığı gibi kediyi kurtarma rolüne soyundu ama en büyük kazancı elde etti. Şimdi oyun yeniden kuruluyor.
***
Halk TV’de genişçe tartışılan “Siyasal İslamcılık ve Siyasal Kürtçülükten sonra şimdi de Siyasal Alevilik mi?” sorusu ise CHP içindeki sorunu ifade ediyor. Kemal Bey’in, genel başkanlığı kaybetmesini parti içinde Alevilere karşı bir eylem başlatılmış gibi göstermenin aslında Alevilik ile hiçbir ilgisi yoktur. Parti içinde, aday gösterilmeyenlerin çevresinden başlatılan ve “Aleviler mağdur ediliyor” diye sunulan, gerçekte kişisel çıkar odaklı haksız bir tartışmadır.
AKP ise artık meydanı boş bulmuş, Anayasa Mahkemesi kararını da dinlemiyor, siyasallaşmış yargının siyasal kararları yetmeyince Meclis çoğunluğunu kullanarak, yine Anayasa’yı çiğnedi... Bu iş için de FETÖ’ye geçmişte övgüler düzmüş ama genel başkanının her dediğini harfiyen yerine getiren Meclis Başkanı’nı kullandı...
Bu arada 31 Mart tarihinde yapılacak olan yerel seçimler için YSK’nın yaptığı seçmen pusulasındaki sıra kurasında önceki seçimlerde olduğu gibi AKP’nin yine birinci sırada çıkması, kurada hile yapıldığını düşündürdüğü için CHP itiraz etmişti. YSK, itirazı reddetti ama iktidar partisinin her seçimde kurada birinci sırada çıkması, milyarda bir ihtimal bile değil...
DEM Parti ise, HDP'nin eski genel eş başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş’ın İBB adaylığını konuşuyor ki İstanbul’da CHP ile pazarlık yapma zemini oluşsun. AKP’liler böyle bir konu gündemde değilken sosyal medyada Başak Demirtaş’a iğrenç hakaretler ediyordu. Şimdi ise AKP'nin eski MKYK üyelerinden Şamil Tayyar’ın dediği gibi “Başak Hanım” diye hitap ediyorlar... “Başak Demirtaş aday olursa, Ekrem İmamoğlu seçilemez” umudu içindeler...
***
Böyle bir ortamda İYİ Parti’nin İBB adayı Buğra Kavuncu, ilk basın ziyaretini Yeniçağ’a yaptı. Daha önce Zafer Partisi’nin adayı Azmi Karamahmutoğlu da Yeniçağ’ı ziyaret etmiş, bağımsız aday Taylan Yıldız ise adaylığını açıkladığı toplantısına beni de davet etmişti...
Buğra Kavuncu, seçmenin AKP ile CHP arasındaki kutuplaşmaya mahkûm olmadığını, üçüncü yol olarak İYİ Parti adaylarını destekleyebileceğini söylüyor, ayrıca Ordu, Eskişehir ve İzmir gibi büyük şehir adaylarının da iddialı olduğunu belirtiyor. Kavuncu, 11 Şubat’ta, Haliç Kongre Merkezi’nde, seçilirse yapacaklarını anlatacak.
Kavuncu, Tercüman’da yazmaya başladığım dönemden yani 17 yaşından beri yazılarımı takip ettiğini de bildirdi.
Diğer adaylarla henüz bir görüşmemiz olmadı... Doğrusu, hepsinin bir araya geldiği televizyon programları yapılması ve seçmenin karar vermesidir. Bunun yerine, TRT sadece iktidar adayının propagandasını yapıyor!
Böyle seçim olur mu?