Hopa cinayeti ve Firavun düzeni!

Demet Alkan Tekdemir, X mesajında “Artvin/Hopa'da köylerinin ormanını korumak isteyen Reşit Yılmaz, projeyi yapacak olan şirket yetkilisi tarafından ateş edilerek öldürüldü! Rant uğruna ormanlar katlediliyordu, artık insanlar da katledilmeye başlandı! Bu olay sonrası şirket projeden çekildiğini duyurmuş; rant için cana kıyıldıktan sonra ne fayda...” dedi.

“Doğayı katletmek, bütün canlıları katletmektir” denilirdi de çok kimse buna bir anlam veremezdi. Tabii doğa katliamının sonuçları zaman içinde ortaya çıkar. Bu sebeple doğa katliamının insanı da katletmek olduğu hemen anlaşılmaz, yalnız doğayı katledenlerin insana da acımayacağı, Hopa’da işlenen cinayetle bir defa daha anlaşılmıştır.

***

İş adamı arkadaşım Yaşar Canca, yıllar önce asıl meselenin tapuyu ele geçirmek olduğunu yazmıştı:

"Şimdi savaş, dünyanın tapusunu ele geçirmek için sürüyor. Dünyada her yıl Fransa ekonomisinin millî geliri (2.34 trilyon dolar) kadar gelir, sadece faiz yoluyla elde edilmektedir. Bu parayla rekabet etmek neredeyse imkânsızdır. Ülkemizdeki doğal kaynaklar önce bir yerlere adreslenecek sonra da Anayasa değişikliği ile birlikte işletenlere tapulanacak! Bir kere verin, bakalım bir daha alabilecek misiniz? Orman alanlarında şimdiden birçok yer ve amaç için ruhsatlar alınmaya başlanmıştır. Eğer bu değişiklikler planlandığı gibi gerçekleşirse deniz ve göl kıyılarındaki tesisler, limanlar, turizm bölgeleri, hidro elektrik santrallerinin su toplama havzaları, şu anda kullananların olacaktır. Millî-muhafazakâr yapının neyi koruduğunu bilmesi lazım. Bunu yapamaz isek içinde yaşadığımız coğrafyadaki dağları, ovaları, göl ve nehirleri elimizden alırlar. Coğrafya elimizden gittiğinde yaşayacak yer aramaya başlarız."

Nitekim geçen yıllar içinde, Türkiye’nin en önemli varlıkları, Varlık Fonu’na adreslendi.

Kentsel dönüşüm yasası ile yerleşim yerlerinde yer alan parsellerin de rezerv yapı alanı olarak belirlenmesine imkân sağlandı. Dönüşüm kapsamında borcunu ödeyemeyenler, mülkiyet hakkını kaybediyor. Deprem bölgesinde, rezerv alan ilan edilen yerleşim birimleri için mücadele sürüyor ama süreç tapuya el koymak şeklinde devam ediyor... Ayrıca her yıl, tek kişinin imzasıyla orman alanları, orman alanı olmaktan çıkarılıyor...

***

AKP döneminde, Türkiye'nin tapusu büyük ölçüde değiştirilmiştir. Bu arada idari kurumlara keyfi kamulaştırma yetkisi verilmesinin ötesinde yargı kararlarıyla tapuya müdahale kolaylaştırılmış, vatandaşın toprağına gelişigüzel el konulmaya başlanmıştır. Öyle ki kıymet takdirini de kamulaştırmayı yapan idareler yapmakta, vatandaşın hakkı gasp edilmektedir. Son olarak iki yıl ekilmeyen arazileri de kendi uygun gördükleri gerçek veya tüzel kişilere kiralayacaklarını açıkladılar... Devlete güveni yok eden bu uygulamalar, sermayenin yurt dışına kaçmasına ve ekonomik krizin büyümesine yol açmıştır.

İlahiyatçı Cemil Kılıç, "Mülkiyeti ve üretim araçlarını ele geçirmeden insanlar üzerinde egemenlik kurmak mümkün değildir. Şirk dediğimiz şey yani tanrılık/tanrısallık iddiası, mülkiyete el koyma yoluyla olmaktadır." diye konunun dinî ve tarihî boyutunu açıklamıştı.

***

Eski Mısır’da tanrılık iddiasında bulunan Firavunlar, bu sayede bütün mülkiyetin sahibi olurdu. Firavun ölünce tanrılık, yeni Firavun’a geçerdi... Aslında Osmanlı döneminde de sultanlar “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” kabul edilirdi. Dolayısıyla toprak da sultanın hükmü altındaydı, dilediğine verir, dilediğinden alırdı...

Yakın zamanda Toprak Hattı Grubu önemli bir açıklama yaptı. Bu açıklamada Firavun düzeninden şöyle bahsedildi:

“Kibirli, ayırımcı, kayırmacı, paraya taparcasına bağlanan, ezilenleri görmeyen zalim yönetimler, Firavun düzenine doğru giderler ve gitmişlerdir. Dini istismar ve alet ederler. Zalimlerin bir özelliği de yaptıklarının doğru ve güzel olduğuna kendilerini inandırmış olmalarıdır.

Kur’an zalimlere uyan topluluğu, ‘yoldan çıkan topluluk’ olarak tanımlar. ‘Firavun, kavmini aldattı, onlar da kendisine boyun eğdiler. Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir.’ (Zuhruf, 54).”

***

Hopa’da köyünün ormanını korumaya çalışan Reşit Yılmaz’ı katleden sadece bir kişi değil, ona bu cüreti veren Firavun düzenidir. Bir ülkede güvenlik güçlerinin gözü önünde adam öldürülüyorsa, bunun adı Firavun düzeni değil de nedir?

Yazarın Diğer Yazıları