İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Akşener’in gündeminde iktidarın yanlış ekonomi ve dış ilişkiler politikaları vardı.
Ekonominin kötü yönetildiğini ve sorumluluğun iktidar tarafından başkalarına atılmak istendiğini belirten Akşener, açıklamalarıyla Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da tepki gösterdi.
Akşener, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:
"Enflasyonun sebebini, üreticide arıyor.
Mesela; Pahalılığın sebebini, çiftçide arıyor.
Mesela; Marketteki, pazardaki yangının sebebini, esnafta arıyor.
Gerçekler gün gibi ortada Sayın Erdoğan!
Sen ne kadar kendini kandırsan da;
Hazine ve Maliye Bakanlığı‘nı, üreticilerimiz yönetmiyor.
Merkez Bankası‘nı, çiftçilerimiz yönetmiyor.
Devletin hazinesini, esnafımız yönetmiyor.
Bunların hepsini sen yönetiyorsun, sen!"
Akşener''in ekonomi eleştirileri şöyle devam etti:
"Hatırlayın, bundan tam 1 sene önce, Sayın Erdoğan; partisinin Genel Başkanı olarak katıldığı,
Merkez Yürütme Kurulu Toplantısında, bir müjde vermişti. Üretim, istihdam, ihracat odaklı, bir ekonomi modeline, geçtiklerini söylemişti.
Bu yeni yol haritasında; düşük faiz ve yüksek ihracatı temel alarak, cari açığı ve enflasyonu da, düşüreceklerinin sözünü vermişti.
Bugün, Bay Kriz’in, yıllardır saçmalamakta inat ettiği; “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” teorisini, “Ya tutarsa?” anlayışıyla kanıtlamaya çalışan,
bu sözde yeni ekonomi modeline geçişimizin üzerinden, tam 1 yıl geçti.
Peki sizce, bu ucube teori tuttu mu? Gelin, ilk önce faize bakalım. Biliyorsunuz Bzy Kriz, politika faizini ,talimatla indirdiğinde, diğer faizlerin de, sihirli bir şekilde, düşeceğine inanıyordu. Ama sonuç ne oldu?
Eurobond faizi, tarihi rekor kırarak yüzde 10’a çıktı. Yani; Merkez Bankası faiziyle, Eurobond faizi eşitlendi. Yani; Faizle mücadelede, tarih yazdığını iddia eden Sayın Erdoğan, en yüksek faiz oranını vererek, tarihe geçti. Yani; Faize karşı olduğunu iddia eden Sayın Erdoğan, en yüksek faiz harcamasını yaparak, tarihe geçti.
Bakın, sadece Ekim ayında, faize ödenen para, 2017 yılının, tamamında ödenen faizden bile yüksek. 2017 yılında, faiz için, 57 milyar lira ödenmişti. 2022 yılında ise, bu rakamın, 330 milyar lira olması, tahmin ediliyor. Üstelik 2023 yılında da, faize, 566 milyar lira ödenmesi öngörülüyor.
Üstelik daha bu rakamın içinde, Kur Korumalı Mevduat için ödenecek faizler yok. Yani şimdiden, 2017 yılının, yaklaşık 10 katı kadar, faiz ödeyeceğiz. Yaa, faizle edilen şu şanlı mücadeleyi görüyor musunuz?
Tabii bir de biliyorsunuz, Bay Kriz’in bir de, enflasyonla olan mücadelesi var. Maalesef, orada da durum aynı.
TÜİK’in rakamlarına göre bile, enflasyon, yüzde 85 buçuğa dayandı. Yıllık gıda enflasyonu, yüzde 99’a yükseldi.
Et, süt, yumurta, sebze, meyve fiyatlarının hepsi, aldı başını, gitti. Ekmeğin fiyatının bile, 7 lirayı aştığı hesaplanıyor. Evet, yanlış duymadınız.
Sadece 1 ekmeğin fiyatı, 7 liranın üzerinde… Çünkü esnafımız; Geçen yıl, 240 liraya aldığı yaş mayaya, bu yıl 350 lira ödüyor.
Geçen yıl, 10 bin lira kira verdiği iş yerine, bu yıl, 40-50 bin lira arası kira veriyor. Bir de bütün bunların üzerine, elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki artışı da ekleyince, yüksek maliyetlerin, altında kalan esnafımız,
artık düpedüz can çekişiyor. Sadece son 1 yılda, sanayide kullanılan elektik fiyatları, 5 kat arttı. Bu artış; ticarethanelerde 3,7 kat,
meskenlerde ise, 2,1 kata ulaştı.
Doğal gaz fiyatları da farklı değil… Sadece son 1 yılda, sanayide kullanılan doğal gazda fiyatlar, 3,8 kat, Meskenlerde 2,8 kat, elektrik üreticilerindeyse, 4,3 kat arttı.
Tüm bunlar olurken; Bay Kriz ve ekibinin, ülkemizi içine ittiği, krizler sarmalına, maalesef bir de, “süt krizi“ eklendi.
Süt üreticilerini, talimatla baskı altına almaya çalışan iktidar, milyonlarca insanımızı, sütsüz, aşsız bıraktı. Et üretimimiz düştü, süt üretimimiz düştü…
Her gün üreticilerimiz, maliyetleri karşılayamadıkları için, en verimli ineklerimizi, besi hayvanlarımızı, kesimhaneye göndermek zorunda kalıyor.
Bugün, kesilen her bir hayvanın telafisi için, en az üç yıl gerekli…
Hayvanlarımız kesime gidince, süt bulunamadığı için, sütlü mamullerin, fiyatları da arttı.
Sütte üreticiye düşük fiyat verilmesi, hayvanları kesime zorlarken, süt üretimi, TÜİK’e göre yüzde 4,4, sektör temsilcilerine göre, yüzde 15 düştü.
Raflardaki fiyat artışı, yüzde 175’i buldu.
Bugün, kaşar peynirin fiyatı, kırmızı et fiyatını geçti.
Şaka gibi ama gerçek…
Bir sanal alışveriş sitesindeki fiyatlara göre, bugün itibariyle, 700 gram kaşar peynirin ortalama fiyatı, 115 ile 165 lira arasındayken,
dana kıyma ve dana kuşbaşı, 110 ila 150 liradan satılıyor.
Marketlerde her gün fiyat etiketleri değişiyor.
Vatandaşımız bir gün önce aldığı süt ürününü,
ertesi gün aynı fiyattan tekrar alamıyor.
Yakında, üç beş AK Partilinin, Türkiye’nin beşte biri bile etmeyen ülkelerden, Süt tozu ithal etmeye başladığını duyarsanız şaşırmayın.
Benden söylemesi…
Çünkü; Ak Parti iktidarı için, ülkemizde yaşanan her kriz; ranta açılan yeni bir kapıdır.
Çünkü; Ak Parti iktidarı için, milletimizin yaşadığı her kayıp; yandaşlar için, yeni bir avanta fırsatıdır.
Çünkü; Ak Parti iktidarı için, aklı ve bilimi reddeden, her başarısızlık; vatandaşı suçlamak için, yeni bir mazeret kaynağıdır.
Ülkemizin, içinde bulunduğu tablo, bu kadar açık, net ve acı bir şekilde, karşımızda dururken; Bay Kriz hâlâ, havaya bakıp ıslık öttürmeye devam ediyor. Hâlâ, dünya bizi kıskanıyor diye övünüyor."