Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, “Doğal gıdalar, sebze-meyve, sağlıklı ve bol su yeterince tüketilemiyor. İnsanlar daimi bir korku ve koşuşturma içinde. Gelecek kaygısı, sınav kaygısı, güvenlik endişeleri, ailevi sorunlar gibi daimi bir korku iklimi insanları kuşatıyor. Asansörlerin kapı kapama düğmeleri silikleşmiş durumda. Bindiğiniz asansörlerin içindeki düğmelere bir bakın. En çok silinmiş düğmeler, en sık kullanılan “kapı kapama” düğmeleri. Sebebi, herkesin acele ile bir yerlere yetişme kaygısı içinde olmaları” diye konuştu.
Dikkat dağınıklığı şehir hayatının vazgeçilmez bir parçası oldu. Herkes unutkanlıktan yakınarak “alzheimer oldum!” endişesi ile nörologlara koşuyor. Oysaki gerçek böyle değil. Şehir insanını kuşatan zor koşullar, yazılı ve görsel basının devamlı pompaladığı “hastalık” korkuları ile birleşince; unutkanlık gelişiyor. Bu unutkanlık, sıklıkla, alzheimer hastalığı ile alakasız. Günümüzde 13, 14 yaşlarındaki çocuklar bile “unutkanlık” illetinden muzdarip. Fakat bu boyuttaki bir “salgının” nedeni ne? Neden, bizim yaşam biçimimiz. Günümüz sıkışık trafikte bir yerlere yetişme çabası ile geçiyor. Bol abur cuburla besleniyoruz. Paketlenmiş gıdalar tüketiyoruz.
MUTLU OLMANIN TEK FORMÜLÜ
Dikkat, tüm farkındalığınızı bir yere odaklamak anlamına gelir. İnsanların verimli ve mutlu olabilmeleri için tüm dikkatlerini yaptıkları işe vererek “şu ana” ve “şimdiye” odaklanmaları gerekir. Ancak toplumun büyük kısmı ya geçmiş ya da gelecekte kaybolmuş vaziyette yaşıyor. İnsanlar büyülenmiş gibi. Kafaları her daim meşgul, “başka alemlerde uçuyor” gibiler. İşte tam da bu nedenle “dikkat eksikliği”, “odaklanamama” sorunu yaşıyoruz. Bu durumun çocuğu ise “unutkanlık”.
Prof. Dr. Okan bölükbaşı dikkat dağınıklığı çekenler için önemli önerilerde bulundu.
İşinizi sevin. Sevmiyorsanız değiştirin.
Ajanda defteri kullanın. Gereksiz hiç bir şeyi hafızanızda tutmayın. Yarın yapacağınız en önemli 5 işi deftere yazın. Yarın olduğunda öncelikli olan işleriniz bu maddelerdir.
İyi aydınlatılmış bir ortamda çalışın. Sevdiğiniz şeyleri çevrenize yerleştirin. Eğer hafif bir müzik eşliğinde çalışmak sizi rahatlatıyor ise, öyle yapın.
Çok yoğun bir iş sırasında “beyninizin durduğunu” düşünüyorsanız; kısa bir süre için ara verin. İyi bildiğiniz bir şiiri ya da şarkıyı yüksek sesle tekrarlayın ya da bulmaca çözün. Sonra, işiniz her ne ise ona geri dönün. Başaracaksınız.
Bir müzik aleti çalın ya da resim yapın. Bedeni bir meşguliyetiniz olması iyidir. Bedeni meşguliyetler, zevkle yapılan bir hobinizin olması, farkındalığı artırır. Bilardo oynamak ya da balık tutmak da böyle meşguliyetler arasındadır.
Derin düşüncelere dalmayın, kafanızdaki korkuları uzaklaştırın. Çoğu, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Düşünmeyin sadece “yapın”.
Alkol gibi zihinsel baskılayıcılar kısa süre için işe yarar görünür. Odaklanmayı artırabilir ama uzun vadede kesinlikle yarardan çok zarar getirir.
Elektronik ekranlara bakarak geçen süreyi sınırlandırın. Özellikle çocuklarda bu çok daha önemli.
Ailevi “olaylarınız” olsun. Daha çok sohbet edin. Yemeğe birlikte oturun.
Dengeli ve düzenli beslenin. Çocukları tüm paketlenmiş ve özellikle şeker ilave edilmiş tatlı gıdalardan uzak tutun. Enerji içecekleri kesinlikle yasak.
Düzenli egzersiz yapın. Okula bisikletle gidip gelen çocuklarda dikkat eksikliğine pek rastlanmadığı gösterildi. Tabii sorun şu; hangi şehrimizde çocuklarımız güvenli bir biçimde bisiklet kullanabilir ?
İyi uyuyun. Uyku eksikliğinin mutlaka bir bedeli olur ve faiz oranı yüksektir.
Düzenli olarak şunlardan birini yapın; meditasyon (Riyazat), yoga, pilates, tai chi. Bunları yapamıyorsanız, her gün bir doğa parkında, hiç konuşmadan en yarım saat etrafı izleyin ve dinleyin. Tabii eğer böyle bir park bulabilirseniz….Güzel bir ağaçlı yolda yapılan sessiz yürüyüşler de olabilir.
Olumsuz insanları etrafınızdan uzaklaştırın. Sizi olumlu yönde etkileyen, yaşama sevinci veren insanlarla görüşün.Asla aynı anda birkaç şey yapmayın. Her zaman tek bir işe odaklanın ve tüm dikkatinizi ona veren.