Hangisi utanç verici Sayın Gül?
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun ABD Kongresi'nde onlarca kez alkışlarla kesilen konuşmasını sert sözlerle eleştirdi, Gazze'deki şiddet olaylarını hatırlatarak "Bu gece ABD Kongre'sinde utanç verici bir gösteri izledik" dedi.
Abdullah Gül, X hesabı üzerinden İngilizce yaptığı paylaşımda, Netanyahu'nun Çarşamba günü ABD Kongresi'nde yaptığı konuşmayı hatırlatarak Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan'ın, Netanyahu hakkında savaş suçlarından tutuklama emri talep etmesine vurgu yaptı.
Gül, ABD'nin Netanyahu'yu ağırlayarak kendisini bir kez daha rezil ettiğini belirtti. Gül'ün paylaşımında şu ifadeler yer aldı: "Bu gece ABD Kongresi'nde, UCM savcısının tutuklama emri talep ettiği soykırım suçlusunun konuşmasına tanık olduk. Amerika, bir çocuk katili için dünyaya karşı kendini bir kez daha rezil etti."
***
Yukarıdaki haberi okur okumaz, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olarak 2007 yılında, Çankaya Köşkü'nde İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada, “İsrail'in güvenliği ve tanınmış sınırlar içinde yaşama hakkına sahip olması, Türkiye'nin Orta Doğu politikasının değişmez önceliklerindendir” demesi geldi.
Gül, o konuşmada Filistinlilerin toplumsal ve ekonomik şartlarının iyileştirilmesinin hem barış sürecine hem İsrail'in güvenliğine katkıda bulunacağına olan inancını da vurgulayarak bu düşünceyle Ankara Forumu Projesi'ni başlattıklarını hatırlatmıştı.
ABD’nin tam desteği olmasa, İsrail, Filistin’de katliam yapamazdı. Bu itibarla, ABD Kongresi kendi açısından doğru olanı yapmaktadır. Türkiye açısından asıl utanç verici konu, AKP iktidarının İsrail’in güvenliğini sağlamak için Suriye’nin parçalanmasına hizmet etmesidir!
Zira insan utanacaksa öncelikle kendi eyleminden utanmalıdır.
* * *
Biz “Türkiye'nin Orta Doğu politikası”nın İsrail'in güvenliğini sağlamak temeline oturtulduğunu Gül'ün konuşmasından önce de defalarca belirtmiştik.
Mesela 15 Aralık 2005’te “İsrail'i korumak Türkiye'ye düşmez!” başlığı altında
CIA ve FBI başkanlarının Türkiye'yi ziyaretinde, İran ve Suriye'ye müdahale için Türkiye'den destek istemesi üzerine “Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenlerin görevi, İsrail'in güvenliğini sağlamak değil; Türk Milleti'nin istiklal ve istikbalini korumaktır! Şayet İsrail'i korumak gibi bir görevleri varsa, bunu Türk halkı bilmelidir!” uyarısında bulunmuştuk.
Fakat Türkiye, 2007 yılında ilk defa Cumhurbaşkanı düzeyinde temel önceliklerinden birinin İsrail'in güvenliğini sağlamak olduğunu açıklamış oluyordu.
Abdullah Gül’ün konuşmasını, Millî Gazete "Sözleriniz yalan, gittiğiniz yol yanlış" başlıklı manşet haberle duyurmuş, "Türkiye'nin bölgesel sıkıntılarının çözümünü Washington'da arayan AKP iktidarı, İsrail'i birinci ortak olarak değerlendirmediği takdirde ABD'den yüz bulamayacağına inanıyor. Hatırlanacağı gibi Başbakan Erdoğan'ın 2005 yılında ABD'ye yapacağı ziyaret için, Türkiye'ye 'Önce İsrail'le görüşmesi' bir ön şart olarak dayatılmış, Başbakan, ancak bu ziyareti yaptıktan sonra Bush'tan randevu gelmişti" ifadelerini kullanmıştı.
***
Dr. Naim Babüroğlu, ABD Kongresi’nde Netanyahu’nun alkışlanmasını şöyle ele aldı:
“ABD Kongresi, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu savaş kahramanı gibi ayakta alkışladı. Bu alkış, ABD'nin İsrail politikasını anlatıyor. Sınırsız destek... 2003'te ABD, Irak'ı işgal ettiğinde ve 2011'de ABD, Suriye'yi parçaladığında İsrail'in önündeki engeller kaldırılmıştı. O zaman Filistin yok olmuştu. O zaman BOP'un önü açılmıştı.
SORU: Hangi Müslüman ülkeler Irak ve Suriye'de ABD'yle iş birliği yaparak Filistin'i yok etti ve BOP'un önünü açtı? Şimdi İsrail'i durdurmaya mı çalışıyorlar? Ne yapıyorlar?”
***
Bu arada şunu da hatırlatmalıyım ki Türk Milleti’nin sözde nas politikası sonucu dünyanın en yüksek enflasyon oranını yaşamaya mahkûm edilmesi, emekli maaşlarının harçlık düzeyine düşürülmesi ve toplamda akıl dışı uygulamalarla ekonominin çökertilmesi de Büyük Orta Doğu Projesi’nin gereğidir...