Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı ve göl Uzmanı Dr. Erol Kesici yaptığı açıklamada “Benimsenen yanlış tarım politikaları gölleri bu hale getirdi. Yıllardır uzmanların söylemesine karşın hala daha İç Anadolu ikliminde şeker pancarı, ayçiçeği ve mısır gibi çok su isteyen bitkileri ekmektir. Bu da yetmezmiş gibi tropikal bir bölgede yaşamamıza karşın 60 çeşide yakın tropikal meyve ve sebze üretiyoruz. Suyun yok ama daha fazla su isteyen tropikal ürünler yetiştiriyorsun. Buna göl nasıl dayanır?” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet’ten Şeyda Öztürk’ün haberine göre; dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlası su kıtlığıyla baş etmeye çalışıyor. Artan kuraklık ve çölleşmeyle birlikte, 2050 yılına kadar her dört kişiden biri su sıkıntısı çekeceği düşünülüyor. Türkiye’nin benimsemiş olduğu yanlış su politikaları ülkedeki kuraklığı tetikliyor.
Özellikle AKP döneminde uygulanan tarım politikaları ve tohum destekleriyle birlikte yanlış bölgelere yanlış tohumlar ekildi, karasal iklime sahip İç Anadolu’da şeker pancarı ve Ayçiçek desteği verildi. Bol su kullanılması gereken bu bitkilerden dolayı da yer altı suları dahil birçok kaynak kurudu.
‘SU DAMARDAN ÇEKİLİYOR’
Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı ve göl Uzmanı Dr. Erol Kesici, sondaj kuyularında artış yaşandığını dile getirerek “Çok sayıda legal veya illegal sondaj kuyuları açıldı. Gölden tarım için su vermeyi kesseler bile damardan çekmeye çalışıyorlar. Benimsenen yanlış tarım politikaları gölleri bu hale getirdi. Yıllardır uzmanların söylemesine karşın hala daha İç Anadolu ikliminde şeker pancarı, ayçiçeği ve mısır gibi çok su isteyen bitkileri ekmektir. Bu da yetmezmiş gibi tropikal bir bölgede yaşamamıza karşın 60 çeşide yakın tropikal meyve ve sebze üretiyoruz. Suyun yok ama daha fazla su isteyen tropikal ürünler yetiştiriyorsun. Buna göl nasıl dayanır?” ifadelerini kullandı.
Bilimsel bir şekilde tarım yapılması gerektiğini de hatırlatan Kesici, “Göller belli bir seviyeye düştükten sonra tarım için dahi su verilmeyecek deniyor. İnsanları buralardan su kullandırmaya alıştılar sonra da suları kesiyorlar. Su vermeyeceğiz diyeceğinize tarımın tekniğini değiştirin. Gölün bütçesi iyi yönetilmek zorunda. Bütçe özellikle son yıllarda iyi yönetilemediği için biz gölleri kurutmayı geç en tehlikeli olan yer altı sularını kuruttuk. Buna nasıl sadece iklim değişikliği denir?” diye konuştu.
KİRLİLİK DE ÖNEMLİ BİR SORUN
Göllerin kirliliğinin de önemli bir sorun olduğuna değinen Kesici, “Türkiye’deki göller zaten su deposu haline dönüştü. Doğal diyebileceğimiz bir göl kalmadı. Göllerdeki biyoçeşitlilik ve ekosistem yok oldu. Bir göl kuruduktan sonra sadece yağışla su alıyorsa, orası artık göl değildir. Milyonlarca yıl önceden buraya kadar gelmiş gölün kuruduktan sonra canlı yaşamı kalmaz” dedi.
‘PLAKAYA GÖRE GÖLET YAPILIR MI?’
“Göller ülkemizde iyi bir şekilde yönetilmedi” diyen Kesici, “Siyasi olarak bir oy kaygısı oluştu. Bakanlar bölgelere giderek, ‘Sizin plakanız 32, o zaman size 32 tane gölet yapalım’ dedi. Bu tür bir bakış açısıyla gölü besleyen dere ve çayların üzerine baraj yaparsanız göl beslenemez. Kıyı alanlarını işgal ederseniz göl beslenemez” dedi.