Görüşmeyi Milliyet Gazetesi''nden Didem Özel Tümer şöyle aktardı:
"İKTİDARDAN VAZGEÇECEKSİNİZ DİYOR"
“Normalde savcılıkların süratli bir şekilde Erdoğan’dan bilgi almaları lazım. ‘Daha bu iyi günleriniz, daha başınıza şunlar gelecek’ diyor. ‘Bunların başına ne gelecek?’ diye sormaları lazım. Bunu ben söylemiyorum, sıradan bir vatandaş da söylemiyor. Devletin en tepesindeki ve devletin bütün kadrolarına hakim kişi söylüyor. Ayrıca dönüp yine aynı şekilde diyor ki, ‘iktidar sevdasından vazgeçeceksiniz’ diyor. ‘Yoksa işte başınıza şunlar gelecektir’. Bu ne demektir? Biz bu partileri niye kurduk? ‘Partilerinizi kapatın, tek ben kalacağım ve ben tek başıma yöneteceğim’. Kapatmazsak ne olur? ‘E siz bilirsiniz’ diyor. Ne söylenir buna, ne söylenebilir?
"EĞER SAVCI SAVCI OLURSA..."
Normalde savcının derhal, eğer savcı savcı olursa, derhal bakması lazım. Araştırması lazım: Neden Erdoğan bunu söylüyor? Hangi gerekçeyle bunu söylüyor? Yarın da Erdoğan diyecek ki, ‘mahkemelere ne gerek var, zaten ben karar veriyorum, kapatın bu mahkemeleri’. Süratli bir şekilde otoriter yapıya doğru kayıyoruz. Erdoğan’ın onu söylemesi belli çevreleri cesaretlendirebilir, sorun orada.”
"BİR İSME YÖNELİK TEHDİT DUYUMU"
Kılıçdaroğlu endişeli olup olmadığı şeklindeki soruya ise sadece kendisinin değil, aklı başında olan herkesin endişeleneceği cevabını vererek, daha önce de söylediği “En tepedeki adam, durun bakalım daha başınıza neler gelecek derse, ne olur bu?” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, “Size spesifik olarak bir isme yönelik tehdit duyumu geldi mi” sorusunu, “O kadar ayrıntıya girmem” diye yanıtladı.
"SİHİRLİ SÖZCÜĞÜMÜZ O"
CHP lideri, seçimin gerçekleşmeyeceği yönünde bir kaygısı olup olmadığı şeklindeki soruya ise, şu karşılığı verdi: “Hayır efendim. Seçim olacak ve göndereceğiz. Bütün bunlara rağmen, vatandaşlarımıza diyorum, az kaldı. Sihirli sözcüğümüz o: Az kaldı. Biraz sabredeceksiniz. Aç kalabilirsiniz, elektriğiniz kesilebilir, sizi tutuklayabilirler, hapse atabilirler, hatta işkence yapabilirler, çıplak arama yapabilirler ama biraz sabır, az kaldı.”