Ünlü gazeteci Fatih Ergin muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiğini açıkladı

Ünlü gazeteci Fatih Ergin muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiğini açıkladı

Gazeteci yazar Fatih Ergin, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olmasına dair dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Siyasetin değişmez gündem başlıklarından biri olan muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair tartışmalar sürerken, konuyla ilgili gazeteci yazar Fatih Ergin’den çarpıcı bir değerlendirme geldi.

Yazısında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın aday olması durumundan yaşanacak iklimi ve Cumhur İttifakı’nın yapacağı hamleleri ayrı ayrı değerlendiren Ergin, “ Cumhur İttifakı tek adam rejimini yüzde 50+1 şartına endekslerken, yüzde 70 sağ, yüzde 30 sol seçmen dengesine güvendi...

Şimdi yüzde 50+1''den başta Erdoğan rahatsız...

Çünkü ellerinde patlamak üzere...

Öyleyse?

Öyleyse iktidar ittifakına, uyuyan ''Sol korkusunu'' uyandırmasını sağlayabilecek bir alanı açmaya gerek var mı?” dedi.

Ergin’in yazısı şu şekilde;

MUHALEFETİN ADAYI KİM OLMALI?

Vaktiyle bir padişahın lalası hünkarına şöyle hitap eder; " Haşmetlü, faziletlü, devletlü, çingene kıyafetli padişahım..."

Eyvahhh!

Dalkavukluk yapayım derken bir çuval incir berbat etti bizim lala...

Önce yücelt, sonra yerin dibine sok koskoca padişahı...

Bunu niye mi anlattım?

Dalkavukluk yapmayacağım ama benim diyeceklerim de biraz bu minvalde olacak...

Aylar önceydi...

Kılıçdaroğlu''nun adaylığa hazırlandığına dair, kazanır-kazanamaz mevzusuna girmeden bir yazı yazmıştım...

Son gelen bilgilere göre, konu 6''lı masada gündeme gelmiş değil ama CHP''de Kemal beyin adaylığı noktasında bir mutabakat oluşmuş...

Geriye 6''lı masadaki bileşenleri ikna etmek kalmış...

Peki toplumsal mutabakat kimi işaret ediyor?

Bu soruya cevap vermeden önce Kılıçdaroğlu ile devam edelim...

Evet, Kılıçdaroğlu''nun hiç olmadığı kadar Erdoğan karşısında kazanma şansı var...

Çünkü Türk siyasi tarihinde toplumsal muhalefetin böylesine tavan yaptığı başka bir dönem olmadı...

AKP karşısında halkın nefreti öylesine yükseldi ki, seçmenler ''Erdoğan''ın karşısında kim varsa'' ona oy verecek noktaya geldi.

Bu ülkenin vatansever insanlarının normalde hiç hazetmeyecekleri HDP''ye karşı bile bu dönemde yumuşamasını buradan okuyun...

Ne diyelim; HDP''yi özel olarak doğurtan ve neredeyse HDP''siz siyasi hesap yapılamayacak duruma siyaseti düşüren iktidar sahipleri utansın...

Bu arada HDP''nin iktidar karşısında toplumsal muhalefetin alanını daraltma görevini başarıyla yaptığını da belirtelim... (Bu başka bir yazı konusu)

Peki bu konjonktür, Kılıçdaroğlu''nun adaylığına yeşil ışık yakılmasını mı gösteriyor?

Tamam! Bazı eleştiri ve itirazlarım olsa da Kılıçdaroğlu''nun vatansever olduğuna inanıyorum...

Ekonomi noktasındaki kamuculuk odaklı vaatleri ile de altına imza atacağım şeyler de söylüyor...

Artık gündemi de belirleyip iktidarı olması gereken konuma, savunma pozisyonuna ittiği de bir gerçek...

Halkın duygularına hitap eden söylemlerinde de bence hiç olmadığı kadar iyi...

Siyaset adamlığında da ciddi mesafe kat etti...

Millet İttifakı''nı bir arada tutmasıyla, CHP''yi halka indirmesiyle, sağ siyasete açılımıyla güzel işler yapıyor...

Hepsi bir tarafa; seçilmesi halinde en kötü haliyle Kılıçdaroğlu, bu ülkeye Erdoğan''ın verdiği zararı, istese bile veremez...

Hani ''Dostlarımızla kazanacağız'' diyor ya Kemal bey...

Öyleyse şimdi gelelim, ''dost acı söyler'' kısmına...

Ya da bizim dalkavuk lala gibi işin yerin dibine sokma kısmına...

Kılıçdaroğlu''nu aday göstermek; kumar oynamaktır!

3-0 önde götürdüğünüz bir maçı, rakibin bir anda 3-2''ye, hatta 3-3''e taşımasına imkan vermektir...

İlk turda sonuç çıkmaması durumunda Erdoğan''a ikinci turda maçı vermektir...

Bunun Kılıçdaroğlu''nun şahsıyla ilgisi yok...

CHP Genel Başkanı olarak Erdoğan ya da Akşener aday olsa, emin olun aynı şeyler onlar için de geçerli...

Çünkü CHP GENEL BAŞKANI Kılıçdaroğlu''nun aday olması demek; seçim sürecinde halka ekonomik krizi unutturup, ''Sol geliyor'' korkusuyla sandığa götürmek için muhteşem bir siyaset mühendisliğine alan açmak demek...

Bunun en güzel örneğini, Muharrem İnce''nin aday olduğu 2018''deki seçimde gördük...

Şurası asla unutulmamalı; Cumhur İttifakı tek adam rejimini yüzde 50+1 şartına endekslerken, yüzde 70 sağ, yüzde 30 sol seçmen dengesine güvendi...

Şimdi yüzde 50+1''den başta Erdoğan rahatsız...

Çünkü ellerinde patlamak üzere...

Öyleyse?

Öyleyse iktidar ittifakına, uyuyan ''Sol korkusunu'' uyandırmasını sağlayabilecek bir alanı açmaya gerek var mı?

Peki Kılıçdaroğlu değil de kim olmalı?

Üzerinde toplumsal mutabakatın oluştuğu ya da oluşmaya başladığı isim olmalı!

O isim de gün gibi ortada: Mansur Yavaş!

Bilenler bilir...

Öteden beri ''Yavaş aday olmalı'' diyenlere itiraz ettim...

Çünkü polemik siyasetinde Erdoğan''ın karşısında sönük kalıp, sandıkta bekleneni veremez diye çekincelerim vardı...

''Popülist siyaset onu ezer'' diye düşünüyordum...

Ancak siyaset, hele ki Türkiye''de öylesine dinamik bir süreç ki, bu şerhlerimi çöpe attım...

AKP karşındaki nefret, aday olması durumunda Yavaş''ın en büyük avantajı olacak...

Cumhur İttifakı’nın Yavaş için ortaya koyacağı her söylem ters etki yapacak...

Çünkü Yavaş, bilinen ama yıpranmamış bir siyasetçi...

Popülist değil ama başarılarıyla popüler bir siyasi figür...

En önemlisi de geldiği siyasi gelenek...

Yani yüzde 70 sağ seçmen, onu klasik CHP''li olarak görmüyor...

AKP ve MHP seçmeninde bile ona karşı gizli sempati var...

Kaldı ki Yavaş aday olursa, başka muhalefet partileri cesaret edip aday çıkaramaz.

Toplumsal muhalefeti açıkça karşılarına almış olurlar...

AKP artık siyasi bir mevtadır...

Mesele arkasında cenaze namazına durulacak imamı cemaate kabul ettirmekte...

Diyeceğim o ki; bu siyasette rüzgar çok önemli.

Siyasette rüzgarı dikkate almamak, denizde rüzgara karşı kürek çekmek gibidir...

Ve o rüzgar, AKP''ye karşı ''Yavaş'' diyor!

İlgili Haberler