CEVAT KOL / Yeniçağ
Dünya Kupası’nın Katar’da yapılması kararının alındığı dönemdeki gelişmeler, Platini’nin bu konudaki çabaları, kupanın oynanacağı ülke ile ilgili kararın oylandığı toplantı vs… Bu konudaki soru işaretleri hala daha kafaları karıştırıyor.
Ülkenin yönetildiği sistemin tartışılmasını geçtik, özgürlükler konusunda dünya kupası maçların oynandığı süre içinde bile getirilen kısıtlamalar, bu konuda asla taviz vermeyen batının her nedense sessizliği, İnfantino’nun garip biçimde yasakları savunma adına yaptığı hararetli konuşmalar, soru işaretlerini ortadan kaldırmıyor, aksine daha da arttırıyor.
Böyle bir ortamda başlayan maçların ilkinde futbol adına hiç bir varlık göstermeyen, sadece ev sahibi olma özelliğiyle turnuvada yer alan Katar’ın Ekvador karşısında futbol adına çaresizliğini izledik.
Ülkeyi yöneten zihniyetin milyar dolarlar harcayarak Katar hakkında dünya genelinde oluşan olumsuz izlenimlerin silinmesine yönelik çabaları, devam eden yasaklarla böylece hiçbir sonuç vermedi.
Peki dünya futbolunu böyle bir maceraya sürüklemeye değdi mi?
Yaklaşık 2 ay süreyle liglere verilen ara, zaten pandemi nedeniyle azalmış ve yeni yeni toparlanan tribünlerden ve televizyonlardan futbolun izlenme oranlarına ne kadar zarar verecek bekleyip göreceğiz.
Böyle bir ortamda Türk futbolunun uğradığı zararları, kulüplerin çekeceği sıkıntıları irdelemeye kalksak roman yazarız.
Katar’ın parası var diye, Katar piar yapacak diye, Katar hakkındaki olumsuz izlenimleri silecek diye kulüplerin içine girdiği sıkıntıları görüyor musunuz?
Trabzonspor özeline inelim. Takım tam toparlanma sürecine girmiş, lige ara verildi. Dünya kupasına gidenler, hazırlık maçları için Türk milli takımına gidenler derken takım kalanlarla ancak bugün toplanabilecek. Sonra Antalya kampı. Oyuncuları konsantre edip toparlayabilirsen toparla!
Sahi Dünya Kupasının Katar’da oynanması futbola ne katacak?