Ermenistan’ın Hocalı katliamı. Unutanın kalbi kurusun. Dünya döndükçe rüzgar estikçe insanoğlu nefes aldıkça unutmayacağız

Ermenistan’ın Hocalı katliamı. Unutanın kalbi kurusun. Dünya döndükçe rüzgar estikçe insanoğlu nefes aldıkça unutmayacağız

26 Şubat 1992’de Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan toprakları içindeki Dağlık Karabağ bölgesinde Hocalı kasabasında yaptığı katliam, ne tarih sayfalarında ne de insanlık tarihinde unutulmayacak…

Bundan tam 29 yıl önce Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan''ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşayan 613 Azerbaycanlı sivil Ermenistan''a bağlı kuvvetler tarafından katledildi.

Gazeteci Cemil Özyıldırım''ın Hocalı katliami ile ilgili verdiği bilgilere göre, 1990 yılında vilayet statüsüne alınan Hocalı kasabası, Azerbaycan için stratejik öneme sahipti. Dağlık Karabağ’da bulunan tek havaalanı burada idi. Dağlık Karabağ’ın siyasî merkezi olan Hankenti’nin elektrik hattı, Bakû-Hankenti demir yolu, Bakü-Şuşa karayolu, Hocalı’dan geçiyordu. Azerbaycan hükümeti, bu kadar stratejik öneme sahip Hocalı için gereken önlemi, zamanında almakta çok geç kaldı

1992 yılı 25 Şubat akşamı saat 23.00’te Ermenistan ordusu ve “Artsah Halk Kurtuluş Ordusu” adını verilen Dağlık Karabağ’ın silahlı Ermeni çetelerinin yanı sıra, Rusya’nın bölgede konuşlandırdığı 366. Alay’a bağlı Rus komutan ve askerleri, savunmasız Hocalı halkına saldırdı. Kafalar kesildi, deriler yüzüldü 28 yıl önceki Hocalı saldırısında, 366.’ncı Rus Alayın top atışları ve tanklarının yardımıyla şehirdeki önemli noktalar yok edildi. Şehri koruyan, son kurşunlarına kadar savaşan onlarca insan, bir günde etkisiz hale getirildi. Şehrin giriş çıkış noktaları kapatıldı. Sonra sağ kalanlara, bir çıkış yolu bırakılmasına karar verildi. Ermeniler, canlarını kurtarmaya çalışanların ellerinde beyaz bayrak taşımaları şartı ile bu çıkış yolundan şehri terk edebileceklerini duyurdu. Gösterilen bu açık yol, aslında Ermenilerin planladıkları bir tuzaktı. Kadın, çocuk yaşlı bu yolu izleyerek, Dağlık Karabağ’ın doğu yükseltilerine ulaşmış, aşağıdaki Ağdam kasabasına doğru yönelmişti. İşte bu sırada tepelerde saklanan 150 kadar Ermeni çeteciler, kalabalığın üzerine makinalı tüfeklerle ateş açtı. Kaçmaya çalışanlar yakalanarak, kafaları ve uzuvları kesildi, derileri yüzüldü, gözleri oyuldu. Ateşe atılarak yakıldı

613 kişi öldürüldü

Günün ilk ışıkları ile birlikte kayıplar, dehşet verici bir sayıya ulaştı. Hocalı’da ve tepelerdeki saldırılarda 613 kişi öldürüldü. Sadece kaçıp kurtulmak isterken, tepelerde kurulan tuzakta öldürülen 226 kişiden 113’ü kadın, 60’ı çocuk, 53’ü yaşlı idi. Toplam 387 kişi de, görülmemiş işkence yöntemleri ile ağır beden hasarı verilerek katledilmişlerdi. Rehin alınan çocuk, kadın ve ihtiyarlardan oluşan 1275 kişi, akıl almaz işkencelere uğradı. Bu rehinlerden 1165’i sonradan Ermenilerin elinden kurtarıldı. Geriye kalanlardan 76’sı kadın, 34’ü çocuk, 55’i yaşlı olan toplam 165 kişi ise, kayıplar listesinde idi. Resmi raporlara göre, Hocalı katliamı sırasında 7 ailenin bütün fertleri öldürülmüş, 27 ailenin ise sadece bir ferdi hayatta kalabilmişti. 230 ailede baba veya anne katledilmişti. 200 kişinin soğuktan donarak kangren olan ayağı kesilmişti. Bu resmi rakamlara karşılık tanıkların, gazetecilerin ve hatta bazı Ermenilerin alınan ifadelerinde, ölü sayısı 1300’den fazla idi. Katliamın hemen ardından Hocalı’ya gelen Rus gazete mühabiri Yuri Romanov, gözlerinde sigara söndürülen bir çocuğu görüntülerken, başucundaki doktor ‘’Gözleri kör oldu.. Bize getirdiklerinde gözlerinin içindeki sigara izmaritlerini çıkardık. Göz bebekleri tamamen yanmıştı’’ diyordu. “Moskovskie Novosti” gazetesinin muhabiri Yuri Pompeyev ise, dehşeti bir cümle ile şöyle özetliyordu: ‘’Hocalı’da sadece cesetler kalmış’’.

Hocalı soykırımından sonra, 1993 yılında Azerbaycan’ın Karabağ ve çevresindeki. Kelbecer 2 Nisan’da, Şuşa 8 Mayıs’ta, Laçin 18 Mayıs’ta, Ağdere 17 Haziran’da, Ağdam 23 Temmuz’da, Cebrayıl ve Füzuli 23 Ağustos’ta, Kubadlı 31 Ağustos’ta, Hocaven ve Zengilan 2 Ekim’de Ermeniler tarafından işgal edildi. Kısaca Dağlık Karabağ ve çevresindeki 7 vilayet dahil, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si, Ermenistan ordusunun halen işgali altında bulunuyor. Hocalı katliamını, Meksika, Macaristan, Pakistan, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Bosna Hersek, Honduras, Peru, Sudan ve İslam İşbirliği Teşkilatı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘Soykırım’ olarak kabul etti.

Osmanlı arşivinde Ermeni vahşeti.

Türkiye’yi ‘’Soykırımcı’’ bir devlet olarak dünya kamuoyuna tanıtmaya çalışan Ermenistan’ın, aslında Hocalı katliamına bakıldığında, tarih sayfalarında eli kanlı ve işgalci bir devlet olduğu ortaya çıkıyor. Ermenistan Türkleri soykırımcılıkla suçlarken, intikam hırsı ile kurduğu’’ Asala’’adlı terör örgütünce Büyükelçiliklerimize yönelik katliamların baş sorumlusu olduğunu unutmuşa benziyor. Asala terör örgütünün 1973’den 1984 yılına kadar, Türkiye’nin Büyükelçiliklerindeki 6 Büyükelçiyi, 5 Konsolosu, 9 Ataşeyi, 9 Büyükelçilik görevlisini, diplomatik görev yapanların ailelerinden 5 kişiyi, kalleş tuzaklarda kurşunlayarak öldürmesi, dünya kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşti.

Arşiv kayıtlara göre, Osmanlıda Ermeni ayaklanması sonucu, 1910-1922 yılları arasında 523 bin Türk, Ermeniler tarafından öldürüldü. Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan Rusya’nın Paris Büyükelçiliğine gönderilen 14 Mayıs 1915 tarihli bir yazıda, Van isyanı sırasında bölgede, yaklaşık 6 bin müslumanın öldürüldüğü açıklanıyordu. Osmanlı arşiv kayıtlarına göre, 1918’de Ermeniler Erzincan’da 800 sivil Türk’ü katletti. Doğuda Erzurum’a doğru ilerlerken, Tepeköy’de öldürdükleri 150 Türk’ün cesetleri, 2010’da Atatürk Üniversitesi’nin yaptığı kazılarda bulundu. Aralık 1918’de Uluhanlı, Kamerli ve Dereleyez halkı, işkenceye uğradı. 27 Şubat 1918 günü Ermeniler, Erzurum’un Alaca köyünde 70, Erzurum’da da 3 bin Müslüman Türk’ü katletti. Erzurum’da Türk çarşıları yakıldı. 14 Mayıs 1918’de bölgeyi ele geçiren Osmanlı ordusu, Ermenilerin 250 müslüman köyünü yaktıklarını rapor etti.

1915 yılı Mayıs ayı ve öncesinde Van’da, Ermenilerin öldürdüğü 518 bin105 kişinin tamamı da Türk’tü. 1920 yılında Kars’taki köyler yağmalandı. 4 Aralık 1920 tarihli bir Osmanlı belgesi, Ermenilerin Sarıkamış’a bağlı 13 köyde katliam yaptıklarını, bu kapsamda 1975 kişiyi öldürüp 276 haneyi yakıp yıktıklarını ortaya koydu. 1919 yılının Temmuz ayında İngiliz Yarbay Albert Rawlinson, İstanbul’daki İngiliz Genel Karargahı’na gönderdiği telgrafta, Ermenilerin Oltu’dan Doğu Bayezit sınırına kadar katliam yaptıklarını yazıyordu. Toronto Üniversitesi’nde, Kanada Türk Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen, ”Doğu Anadolu’daki İnsanlık trajedisinin 100. Yılı” konulu konferansta, 1915 olayları ile ilgili olarak Louisville Üniversitesi Tarih Profesörü Justin McCarthy yaptığı konuşmasında şunları söylüyordu:

“Ermeniler, Rusya’nın teşvikiyle devlet olmak istediler”

Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan Ermeniler yönetime baş kaldırdı. Osmanlı’nın buna karşı karşı önlem alması, soykırım sayılamaz. Elimizde binlerce, ama binlerce belge var. Bu belgeler Türklerin değil, Ermenilerin Türklere soykırım yaptığını gösteriyor.’’

İlgili Haberler