"Erdoğan'a verilen istihbarat bilgisi!"
Yazıya başlarken, İnternet üzerinden gelen yeni okurlar için hatırlatmalıyım ki günlük köşe yazısı yazmaktaki tek hedefim, gerçekleri ortaya çıkarmaktır, çünkü Pakistanlı fizikçi Pervez Hoodbhoy’ın dediği gibi “Yapıcı bir değişiklik olması için gerçeklerin bütün açıklığı ile ortaya konulmasından başka çare yoktur."
Böyle bir hatırlatmaya gerek duymamın sebebi ise yazılarıma yorum yapan bazı yeni okurların, konuyu bir siyasi partiye destek davetine getirmeleridir. Oysa buna hiç gerek yok, gerçek kendi hükmünü icra eder... Gazeteci, bir siyasi partinin sözcüsü gibi yazarsa, sözünün ne kıymeti kalır?
***
Konuya geçelim. Bilindiği gibi geçen 10 Kasım’da, cuma namazında Atatürk için dua edilmesine tepki göstererek “Allah kâfirleri, müşrikleri kahretsin. Bizleri bu kafirlerden beri etsin” diyen Ahmet Bostancı tutuklandı ve birkaç gün önce tahliye edildi. Bostancı’nın tahliyesinin ardından Anadolu Adliyesi'nde bir grup tarafından “Yaşasın şeriat” sloganları atıldı. Konuyla ilgili olarak Tayyip Erdoğan, "Türkiye’nin rejimiyle ilgili tereddütler 29 Ekim 1923’te ‘yaşasın Cumhuriyet’ nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır. Anayasamızın ilk maddesindeki ‘Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir’ ifadesi, bu ifadenin sembolüdür. Bu konunun siyasi polemik meselesi hâline getirilmesi doğru olmadığı gibi, Anayasal bakımdan zaten mümkün de değildir. Tekraren söylüyorum; ülkemizde kimsenin Cumhuriyet’le ilgili bir tereddüdü yoktur. Ülkemizde kimsenin Cumhuriyet’imizin banisiyle bir derdi yoktur. Ülkemizde kimsenin devletin bütünlüğüyle, milletin birliğiyle, ülkenin esenliğiyle sıkıntısı yoktur" dedi.
Erdoğan'ın Cumhuriyetle ilgili bu sözleri elbette değerlidir ama “Kimsenin Cumhuriyet, Atatürk ve devletin, milletin bütünlüğüyle derdi yoktur" iddiası doğru değildir. Kimsenin derdi yoksa Erdoğan'ın konuşmasında bahsettiği emperyalistler, cumhuriyeti yıkmaya azmetmiş bu kadar örgüt mensubunu uzaydan mı getiriyor da milletin, devletin başına belâ ediyor? Kaldı ki AKP sözcüleri de zaman zaman "yeni bir devlet kuruyoruz" demektedir. Yeni bir devlet kurmak için eskisini yıkmak gerekir!
***
Öyleyse Erdoğan neden “Yaşasın Cumhuriyet” nidalarına döndü! Bu konuda Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın bir iddiası var. Özdağ, İskenderun'da yaptığı basın toplantısında şöyle dedi:
"Ülke çok ağır bir krizden geçerken 4 ana saldırıyla karşı karşıya ve bu saldırıların koordinasyon merkezi, aynı stratejik akıl aynı merkez. Birincisi Kuzey Irak’ta ve Suriye'nin kuzeyinde PKK ve YPG'nin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapmış olduğu saldırıların oluşturduğu tehdittir. Bu saldırıların, istihbarat anlamında, teçhizat anlamında, yabancı servisler ve ordular tarafından desteklendiği de tartışmaya kapalı bir husustur. İkinci saldırı boyutunu, hükûmetin yanlış politikalarından dolayı dirilmekte olan FETÖ saldırıları oluşturmaktadır. FETÖ, bir casusluk ve terör örgütüdür. FETÖ, Türkiye'yi bir iç savaşa sürükleyecek arayış içerisindedir. Bu arayışlarında yeni mevziler kazandığını biliyoruz bu da hükûmetin hatalı FETÖ ile mücadele politikalarının bir sonucudur. Üçüncü saldırı kolunu ise IŞİD'in saldırıları oluşturmaktadır. IŞİD, şu anda Türkiye'de bir iç çatışma çıkartmak için aktif arayış içerisindedir. 2019'da Türkiye vilayeti programını açıklamıştır. Karargâhı artık Suriye'de değil Türkiye'dedir. Türk Emniyetinin yapmış olduğu en önemli ve sayıca çok operasyon, PKK operasyonları FETÖ operasyonları değil, IŞİD operasyonlarıdır. IŞİD ülkemizde sabotajlar, suikastlar, bombalı eylemler yapma arayışları içerisindedir. Sürekli emniyet operasyonlarıyla, MİT operasyonlarıyla bu girişimler durdurulmaktadır.
Erdoğan'ın en son yapmış olduğu açıklama, 'yaşasın cumhuriyet' açıklaması, ‘1923'ten beri' şeklinde... Sanıyoruz bu hilafet söylemlerinin arkasındaki yabancı servis kaynakları bilgisinin kendisine iletilmesinin bir neticesidir. Öyle ummak istiyoruz."
***
Özdağ, bu yorumu, herhalde Erdoğan'ın “Esasen Cumhuriyet’imizin 100. yaşını kutladığımız bir dönemde hortlatılmaya çalışılan rejim tartışmasının gerisindeki niyet gayet açıktır. Önümüze kurulan tuzakların tamamı Türkiye’yi kalkınma ve demokrasi odaklı asıl gündeminden kopartıp kendi içine kapatarak bölgesinde ve dünyada artan etkinliğini kırmaya yöneliktir. Türkiye’yi tekrar emperyalistlerin boyunduruğu altına almak isteyenlerin tezgâhına gelmeyeceğiz. Ülkemize, milletimize ve demokrasimize hiçbir faydası olmayan suni gündemlerle vaktimizin ve enerjimizin çalınmasına izin vermeyeceğiz. Bize dayatılan gündemlerin değil, hayallerimizin peşinden koşacağız." sözlerinden çıkarmış olmalı...
Tabii önemli olan söz değil, icraattır.