DÖLLENMİŞ SİYASET!
30 Haziran’dan (2009) sonra tatile soktuğum yazılarıma yaklaşık 3,5 ay sonra yeniden başlıyorum.
Bu süre içinde yazmadık ama, ülke gündemini izledik. Her yeni tartışmada, “Bunda yeni bir şey yok. Bunları -birçok yazar gibi- ben de yazmıştım” dedim. Ve, “Ey Türk İstikbâli’nin Evlâdı” serisindeki kitaplarımı karıştırdım. Orada aynı konuları görünce, aklımdan, “Bunları şimdi yeniden yayınlayayım. Tarihini de belirterek” düşüncesi geçmedi değil.
O yüzden yeniden yazmaya başlamam uzun sürdü.
Bir yazar, aydın.. aynı şeyleri yazmak, kendini yinelemek istemez. Ama bundan da kimi zaman kurtulamaz. Çünkü, ülke gündemi hep aynıysa, aynı konular ısıtılıp ısıtılıp toplumun önüne konuyorsa siz de bundan kurtulamıyorsunuz.
O zaman “Başka konular yazayım” diyorsunuz, dediğinizi yapınca da okuyucuların bir kısmı “Gündemde filanca konu varken, sen niye bunları yazıyorsun” diye sitem ediyor.
Ben bu dönemde iki değişiklikle karşınızdayım. Birincisi, yazı günlerim Salı ve Cuma yerine Çarşamba ve Pazar olacak. İkincisi, Pazar günleri olabildiğince siyaset dışındaki yaşamın gerçeklerini yazmaya çalışacağım.
GELİNEN İBRETLİK NOKTA..
Bu satırları yazdığım anda bile, ekranlarda DTP denen PKK’nın siyasi uzantısı partinin “ifade krizi” tartışılıyordu.
Yani aynı sizden ayrı kaldığımız zamanlardaki aynı konular...
DTP son kongresinde de, güya kendi iradelerinin dışındaymış gibi, sahneye terörist başı Öcalan’ın resmi ve terör örgütü PKK’nın simgelerini taşıdı.
Haklarında ne işlem yapıldı, bilmiyorum.
Diyeceksiniz ki, suçu sabit olanlara bile bir şey yapılmıyor.
Doğru.
Bu parti, AKP İktidarının “Kürt Açılımı” dediği süreçte “Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini” defalarca -resmen- açıkladı.
“Düz ovada siyaset” yapmalarını isteyenlere karşın onlar “terörü siyasallaştırma” peşindeler.
Oysa yasalarımız bu tür söz ve etkinliklere asla izin vermiyor.
Türk Ordusunun generalleri, aydınlar, gazeteciler, televizyon patronları PKK’lıların da alkışlarıyla bir bir içeri alınırken; teröristlerin durumu ortada.
Vaktiyle Danimarka’daki bir basın toplantısını “Salonda Roj TV’nin muhabiri var” diye iptal eden Başbakan Erdoğan; “PKK’ya terörist demezlerse DTP’lilerle görüşmem” diyen Başbakan Erdoğan’ın geldiği noktayı anlamak mümkün değil..
YABANCILARIN DÖLLEDİĞİ SİYASET
Türkiye’de mevcut partilere baktığımız zaman, bir iki istisna dışında, farklı politika izliyormuş gibi görünseler de birbirinin aynı ilkeleri savunduğu görülüyor.
Bunların çoğu, yabancıların fikirlerine, hedeflerine hizmet ediyor ama tam tersini propaganda ediyor.
Açıkçası, yabancılar bizim politikamızı çeşitli yollarla (propaganda, reklam, film, kültür, para, tehdit, korkutma ve gerekirse satın alma) döllemişler; biz ortaya çıkan ürünle oyalanıp duruyoruz.
Sonra da, yapacak onca işe rağmen aynı konular etrafında dönüp duruyoruz.
Mevlana dönerken bir vuslatı yani kavuşmayı hedefliyordu.
Bakalım Türkiye nereye kavuşacak?..
Pazar günü görüşmek dileğiyle.