İHA’nın haberine göre; Kişiler arası ilişkilerde, insanoğlunun birbirini anlaması, hayatını anlamlandırması için en önemli konunun iletişim olduğunu kaydeden Gökal şunları dile getirdi:
“Her zaman duygu ve düşüncelerimizi karşımızdakilere bir şekilde aktarırız. Fakat olağanüstü durumlar, afetler ve felaketlerde bireylerle istenildiği gibi iyi ve doğru iletişim kurmakta zorlanabiliriz. Bastırılırmış bilinç dışı korkular, üzüntüler, düşünceler ve duygular beden dili ve mimiklerimiz vasıtasıyla dışa aktarılır”
Her insanın el, kol ve yüz hareketleri yaparak bedenine türlü anlamlar verdirebileceğine işaret eden Gökal şunları söyledi:
“Yaşadıkları olumsuzluklar ve travmalardan dolayı konuşmaktan kaçınan ebeveynlerin, çocuk ve gençlerin beden dilini iyi gözlemlemesi gerekmektedir. Bu durumda bedensel dışa vurumların doğru yorumlanması bize nasıl davranacağımıza dair ışık tutacak ve onların yardımına koşacaktır”
“BİR ÇOCUK MENSUBU OLDUĞU AİLENİN BİR YANSIMASIDIR"
ABD’li ünlü psikolog M.Scott Peck''in, ''Bir çocuk için anne ve babası dünyayı temsil eder, onlar nasıl davranıyorsa çocuklar da mutlaka onları örnek alır'' dediğini hatırlatan Gökal, şöyle devam etti; "Tüm korku ve endişe oluşturan durumlarda anne ve baba olaylar ve gelişmelerde sakin ve soğukkanlıysa, çocukta sakin ve soğukkanlı olur. Çocuklar ebeveynlerinin bir yansımasıdır. Onların beden dillerini, ses tonlarını ve mimiklerini taklit ederek rahatlar, korku ve endişelerini giderirler. Kısacası siz ne iseniz çocuğunuzda o olur."
Bazı çocukların içinde bulundukları durumu anlatırken bazılarının ise konuşmak istemeyebileceğini dile getiren Gökal, "Bu çocuklar konuşması için zorlanmamalı ve onlara zaman tanınmalıdır. Böyle durumlarda çocuk konuşurken hafifçe gülümsemek ve kaşlarınızı kaldırmak, karşı tarafta sempati ve güven duygusunu uyandırmak için harika bir yoldur. Aynı şekilde konuşurken hafifçe öne doğru eğilmek, karşınızdaki kişiye onu dinlediğinizi ve onunla ilgilendiğinizi göstermenin en etkili diğer bir yoludur. Mümkün olduğunca göz teması kurmak yüz yüze etkileşimin en önemli ve güçlü araçlarından biridir. Göz temasını sürdürmek, dürüstlük ve samimiyet gibi duygular uyandırır. Son olarak takdir eder biçimde kafayı aşağı yukarı sallamak onay görmüş hissettirerek iletişimde güveni artırır.
Depremi yaşayan ve etkilenen çocuklara ilk olarak verilmesi gereken duygu, güven duygusudur" dedi.
“ÇOCUKLAR İYİ GÖZLEMLENEREK ONLARA BAZI AÇIKLAMALAR BEDEN DİLİ KULLANILARAK ANLATILMALI”
Çocukların da bir şeylerin yolunda gitmediğinin ve değişik bir süreç geçirdiklerinin farkında olduklarını belirten Gökal, "Herkesi stres ve endişeye sürükleyen bu süreçte gündelik hayatımızdaki rutinlerimiz değişebiliyor. Uyku düzeni, beslenme alışkanlıkları, okul hayatı, akranları ve aile ile olan iletişimler de bozulabiliyor. Çocuklar bazen konuşurken ya da televizyon izlerken, gözlerinin bir noktaya takılıp kaldığını gözlemleyebilirsiniz. Soru soramadan, kendi içlerine kapanıp ya da kenardan neler yaşandığını anlamlandırmaya çalışabiliyorlar. Ebeveynler bunu rahatlıkla fark edebilirler. Çocuğu yaşananlardan ve bu gibi durumlardan uzaklaştırmak yerine, ebeveynler ülkemizde böyle bir deprem gerçeğinin var olduğunu ve onları bu konuda bilinçlendirmeleri gerektiğini bilmelidir. Ayrıca çocukta endişe ve korku yaşatmadan sakin ve beden dilimizi kullanarak onların duygu ve düşüncelerini aktarmalarına yardımcı olacak sorular sorup, kendilerini ifade etmelerini sağlamamız çok önemlidir" şeklinde konuştu.