Prof. Dr. Şener Üşümezsoy Bolu depreminin nereyi tetikleyeceğini açıkladı. Deprem yerlerini önceden bilen adam kesin konuştu

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy Bolu depreminin nereyi tetikleyeceğini açıkladı. Deprem yerlerini önceden bilen adam kesin konuştu

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, dün gece Bolu’da meydana gelen 4.2’lik deprem sonrası asıl tehlikeli yerleri Yeniçağ’a açıkladı.

ozel-haber-001.jpg

Bolu'da saat 01.03'te 4,2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, İstanbul dahil olmak üzere çevre illerde de hissedildi. Merkez üssü Bolu merkez olan deprem, yerin 7,31 kilometre derinlikte gerçekleşti.

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, dün gece Bolu’da meydana gelen 4.2’lik deprem sonrası Yeniçağ’a açıklamalarda bulundu. Üşümezsoy, tehlikeli yerleri işaret etti.

"STRESİN YÜKLENDİĞİ YERLER SUNNİCE DAĞI VE GEMLİK"

Üşümezoy, "Şu andaki stresin yüklendiği bölge Bolu kuzeyi Sunnice Dağı’dır. Batıda ise Gemlik Körfezidir. 17 Ağustos ve 12 Kasım’da stres yüklenen yerlerdir buralar." dedi.

Öte yandan Üşümezsoy, Adalar fayının artık bitmiş ve ölü bir fay olduğunu ve tektonik ömrünü tamamladığını ifade etti.

ÜŞÜMEZSOY'UN AÇIKLAMALARI ŞU ŞEKİLDE:

Gölyaka’da olan ve Çiğilce’ye kadar giden fay hattındaki kırılma, 1999 depreminde Akyazı ile Düzce fayı arasındaki bir köprü olan Karadere fayı enerji aktarmıştı. Bunun da Gölyaka ve Düzce’yi etkileyen deprem olmuştu. Bu fayın devamında sürekli ısrar ettiğimiz, Düzce’de 12 Kasım’da kırılan fayın doğu ucu bir sıçrama yaparak Sunnice Dağlarından Bolu’nun kuzeyinden hareket eden bir fay gidişi söz konusuydu. 5’lik depremlerde yaklaşık 3 km çapında alanlar fay düzlemi üzerinde, 4’lükler ise 1 kilometrelik bir alanda yayılmaktaydı. Depremler, kitlenmiş ve hareket edemeyen fayın çevresindeki alanlardaki yırtılmayla başlar ve sürekli fay hattını çevresindeki alana yayılır.

Yine bundan 5-6 ay önce olan depremde Bolu Belediye Başkanı da bu konu üzerine açıklamalar yaptı. Depremin olduğu noktayla, dün olan deprem aynı fay sistemi üzerinde oluşan bir yapıdır.

Bu fay sistemi, 17 Ağustos ve onu takip eden köprü bir fayla Düzce fayına eklenen deprem, 12 Kasım’da Düzce’nin kırılmasıyla stresini aktarmıştı. Diğer tarafta bu fayın, batı devamı ise Yalova-Çınarcık kıyı düzlüğünde devamına bir faydır. 17 Ağustos’ta da bu fay Teşvikiye’ye kadar kırılan kesimdir. Buradan Karadere fayına benzeyen Teşvikiye, Bozburun, Esenköy fayı da stres aktararak Gemlik Körfezi, Mudanya ve Bandırma fay hattına doğru stres yüklemiştir.

99 depreminden beri söylediğimiz, Düzce’ye doğru giden bir kol var. Öbür kolda Gemlik Körfezi ve Mudanya’ya giden bir koldur. Düzce’deki fay 12 Kasım’da kırılmıştır ve onun da doğruya doğru stres aktardığı kesim Sunnice Dağları'dır. Diğer taraftan Yalova-Çınarcık tarafındaki fayın batıya doğru devamı ise İmralı güneyinde Mudanya - Zeytinbağı önünde uzanan doğu-batı girişli faya stres aktarmaktadır.

Son olarak Gemlik Körfezi’nde olan depremler, bu konuya dikkati çekmiştir. Ancak bunun simetrik uzanımını ise Sunnice Dağı'nda depremleri oluşturmaktadır.

Bu bizim dem haritamızdaki, Düzce ve Bolu çevresindeki fayları görmektedir. Kuzey Anadolu fayında Kastamonu-Tosya depreminin 1943’teki kırılması sonrası 1957’de Bolu güneyinden geçen fay hattı kırılmıştı. 1967’de Mudurnu Vadisi ve Sapanca’ya giden kısım kırılmıştı. 99’da ise Karadere ve Düzce fayının kırıldığı görmekteyiz. Bu depremde de beyaz çizgiyle gösterdiğimiz alana doğru stres aktarılmıştır.

3.jpeg

Şu andaki stresin yüklendiği bölge Bolu kuzeyi Sunnice Dağı’dır. Batıda ise Gemlik Körfezi'dir. 17 Ağustos ve 12 Kasım’da stres yüklenen yerlerdir buralar.

Beyaz çizgiyle gözüken yerler; 1957-67-99’da kırılan kesimlerdir. Diğer taraflar ise Yığılca’da olan stresin olduğu dönemi, Gölyaka fayının batı uçtaki dönemiyle bu dönemde Bolu düzlemiyle Elmacık Dağı arasında 12 Kasım’da kırılan fay hattının doğuya doğru uzanımın Sunnice Dağı’na doğru giden kesimidir.

Bu haritalar, Gölyaka-Düzce depreminden sonra sürekli işaret ettiğimiz ve daha sonra burada da depremlerin başladığı Sunnice Dağı’dır.

"ADALAR FAYI ÖLÜ FAYDIR"

Gerek Sunnice Dağı’ndaki gerek Mudanya Körfezi’ndeki fay hattını ikincil fay sananlar, esas fayın Adalar fay hattından gittiğini ileri sürmektedir. Adalar fayı, artık bitmiş ve ölü bir faydır. Tektonik ömrü bitmiştir."

2009 yılında Manchester’da sunduğumuz dört sunumla, Menderes metamorfik oluşum mekanizmasıyla Marmara çukurlarındaki ve Kumburgaz sırtı onların Güney’indeki Marmara Adası ve İmralı, Armutlu yarımadası metamorfik oluşumunu anlatmıştık.

2011’de ise Menderes Masifi’nin kuzey kesiminde gerilmeye paralel olarak sırtlar oluşturan semerler şeklindeki Gördes, Kula, Serendi sırtları arasındaki çukurların oluşum mekanizması ve Güney’deki Boz Dağları sırtının gerilmeye paralel oluşan kuzey sektördeki sırtlar kuzey yönlü gelişim gösteriyordu. Ama buna karşılık gerilmeye bağlı dik yönde Boz Dağları kamburu oluşarak bu yapı oluşumunu analiz ettik.

Diğer bir bildiride ise, Kaz Dağları’nda birbiri üzerine bindirilmiş alt kabuk kayaçlarının oluşturduğu yapının, Edremit Körfezi’ni oluşturan bir metamorfik yükselişini ele aldık.

Bu boyutuyla Ege Adaları’ndaki metamorfik oluşumu dışında verileriyle 2009 ve 2011 yılında Batı Anadolu’da metamorfik oluşum, Batı Anadolu’daki gerilme tektoniğini tanımlayarak Marmara Adası’ndaki sıyrılma tektoniğini oluşturmuştur.

Depremleri bu temelde anlamayan arkadaşlar, bir gün 7.8’lik, bir gün 7’lik, bir gün 7.4’lük depremleri söylemektedirler. İşte bunlar arasında 10.000 kilometrelik bir alanın fay düzleminin yırtılmasıyla 1.000 kilometrelik bir fay düzlemi arasındaki yırtılma gibi büyüklük vardır. Bu anlamda bu kadar sayılardan ucuz kopuk açıklamalar, temel jeolojik biliminin olmamasından kaynaklanmaktadır. Yalnızca omorfolojik durumlara bakarak faylar kurulduğu için adalar payını kuzey Anadolu payı görme noktasının hatasını düşürmüştür.

Bu bilimin temelini oluşturan jeoloji biliminin kayalardaki biçim değiştirme, minerallerdeki biçim değiştirme, yapıların biçim değiştirmesi, gözümüz önündeki sırtların biçimini ve bölgelerin biçim değiştirmesini ele alan bu anlayış, genel olarak Türkiye'deki jeoloji anlayışıyla çok ilerde bir anlayış olduğu için bilim dünyamızdakiler maalesef bu tip çalışmalardan çok uzak kalmıştır.

Bizim burada yaptığımız, Almanya'da başladığımız kuvars ve diğer persipatların deformasyon esnasında biçim değiştirmesiyle dağların biçiminin oluşumunu anlamak ve bu biçim değiştirilmesini etkileyen kuvvetlerin en büyük sıkıştırma gücü ve bunun dışında kuvvetlerin analiziyle depremleri anlamamız mümkün olabilecektir.

1.jpeg2.jpeg4.jpeg5.jpeg1.jpeg2.jpeg3.jpeg4.jpeg5.jpeg6.jpeg

İlgili Haberler