Deprem, siyaset, seçim-2 / Kerim Yılmaz

Deprem, siyaset, seçim-2 / Kerim Yılmaz

Depremin 20.gününde bile yıkımı ve insani,mali hasar ve zararı anlayamayan iktidar, algıyla başarısızlığını örtme, ülkeyi yönetme derdinde ama nafile. Bölge ne yaşadığını iyi biliyor. Sair yerdekiler de resmi açıklamalara değil depremzedelerin anlattıklarına inanıyor. Algı bombardımanı işe yaramıyor, halkı kandıramıyor. 

İlk günden itibaren bölgede gördüklerimiz, yaşadıklarımız ve gözlemlediklerimiz; hükümet geliyorum diye bağıran depremi duymamış, bırakın olağanüstüyü rutin hazırlıkları bile yapmamış. Afad ve Kızılay depolarında yeterli çadır yokmuş ki 3.haftada dahi dağıtamadı.   

Memleketim Kahramanmaraş, bir günde iki büyük depremin (Pazarcık-Elbistan) iki ilçesinin merkez üssünün ortasındaydı.  Hatay''la birlikte en çok yıkılan ilimizdi. 12-Şubat İlçemizde ticaretin merkezi geniş bir alan yerle bir oldu. Keza Elbistan ilçemizin çarşı merkez neredeyse tamamen yıkıldı.  

Afetlerde en kritik ve önemli olan ilk iki gün ne yazık ki bölgeye hükümet ve resmi kurumlar (Afad-Kızılay) gelemedi. Elbistan''a bizimle birlikte ilk olarak Ankara B.Belediyesinin yardım Tırları girdi. Arama kurtarmaya 2.gün ancak belediye görevlileri ve gönüllüler ve başladı. Çok sayıda canımız enkazdan sağ çıkarıldı. Ama Afad personel yetersizliği ve yönetim yetmezliği kargaşası birçok insanımızın enkazda can vermesine neden oldu.   

Resmi açıklamaların gerçeği yansıtmadığını herkes gibi yetkililer de biliyor. O yüzden sinirleniyor, ''''devlet nerde, neden gelmedi'''' sorularına makul cevap veremiyor. Muhalefet başta halka, hatta  depremzedelere hakaret ediyor.  

Oysa çıkıp şu saatte bölgeye gittik, şu kadar çadır, battaniye, gıda dağıttık, bölge geniş her yere zamanında yetişemedik üzgünüz dese anlaşılacak.   

Bunun yerine halkı ima yollu suçlayıcı biçimde not ettik diyor. Depremzedeler başta Türk halkının da iktidarın yaptıklarını/yapamadıklarını not ettiğini fark etmiyor. 

Ne derseniz deyin, bölge halkı 20.günde dahi çadır vermediğinizi, konteyner getiremediğinizi ama delil yok etme şüpheli Elbistan belediye binasını hızla yıktığınızı biliyor. Arama kurtarmada yavaş, enkaz kaldırmada hızlı hareketinizi görüyor. 

Depremzedelere bir yıl içerisinde kalıcı konut yapacağınıza da inanmıyor. Çok küçük bir alandaki İzmir deprem konutları bile bir yılda yapılamadı. Bölgede yıkılmış ve yıkılacak 550 bin bağımsız bölüm/bina nasıl yıkılıp yeniden yapılacak? 

Halkımız iktidardan kalıcı konuttan çok daha acil olarak Kahramanmaraş 12-Şubat ile Elbistan ilçelerinin ticaret/çarşı merkezlerinin yapılmasını istiyor. Çarşısı olmayan şehre kimse geri dönmez.  

Çoğu tekstil sektöründe önemli ve ağırlıklı firmaların onlarca fabrikası yıkılan şehirde derhal yapılması gereken yerler buralar. Fabrikalar çalışmadan çarşılar kurulmadan şehirden ayrılanlar dönmez kalanlar da göçer. İnşaat firmalarıyla yapılacak ilk sözleşmeler bunlar olmalı. Kalıcı konutlar gecikse de olur ama bunlar olmazsa çöken şehrimiz ayağa kalkamaz.     

SİYASET

AKP Sözcüsü çıkıp olmadığı halde Cumhur ittifakı deprem bölgesinde diyerek ayrımcı siyasetini yapıyor. İlk günden itibaren bölgeye koşan muhalefet belediyelerinin amblemlerine bile tahammül edemiyor. K.Maraş merkez ve Elbistan''da zaman zaman Sn. Mansur Yavaş''ın da katıldığı Ankara B.Belediyesi yüzlerce personel, iş makinası ve insani yardım üniteleriyle gece gündüz sessiz sedasız hizmet veriyor. Memnun olmak yerine kıskançlık ve kapris yapılıyor. Halkımız herşeyi görüyor ve not ediyor. 

Yirmi yıllık iktidarınızın sonunda geldiği noktayı son afetle çok daha iyi gören ahali bir yıl olmayacağınız bir yönetim için sandığı bekliyor.  

Seçimler ne zaman olur konusu boş yere tartışılıyor. Daha önce zikredilen ancak hiçbir hukuki temeli, kararı olmayan 14-Mayıs tarihi suya düştü. Anayasa gereği 18-Haziranda yapılması zorunluluk oldu. Farklı söylemlerin hukuki karşılığı yoktur. Yönetim yetisi zaten tükenmiş iktidarın bu enkazdan çıkması imkansızlaşmışken bir de meşruiyet tartışmasına konu olması kendisi açısından da iyi olmaz.

Ekonomik-mali açıdan dış dünyaya daha çok muhtaç olduğumuz bu dönemde meşruiyeti olmayan bir yönetim ülkemizin felaketi olur.  

Seçimlerin hangi tarihte olacağına anayasa ve TBMM karar verir. Tarih ve ya erteleme konusunda Yüksek Seçim Kurulunun yetkisi yoktur. Anayasa Madde 79 – Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Kurul belirlenen tarihten itibaren seçimleri sevk ve idare eder.  

Bölgeyi terk eden depremzedelerin 18-Haziran''a kadar büyük çoğunluğu döner. Dönmeseler bile geçici bulundukları illerde geldikleri seçim çevreleri olan iller için konulacak ilave sandıklarda pekala oylarını kullanabilirler. Seçim mevzuatı, YSK'' nun personel ve digital sistem altyapısı bunu yapmaya yeterlidir.  

Seçimin zamanında yapılmasına hukuki ve fiili hiçbir engel yoktur. Aksi yoldaki düşünce ve adımlar ülkemizi son depremden daha ağır bir siyasi-sosyal yıkıma sürükler.  Akıl, ahlak, adalet...

İlgili Haberler