Ünlü ekonomist Meriç Köyatası, aynı zamanda 35 yıllık bir denizci olduğunu belirterek sosyal medya hesabından; “Denizde Yaşamak” adlı kitabında yer alan “Denizci Gibi Düşünmek ve Deniz İnsanı olmak” bölümünü paylaştı.
Montrö tartışmaları sonrası Amirallerin bildirisi ile gündeme gelen denizcilerin özeliklerini, hayata ve olaylara bakış açılarını anlatan Köyatası paylaşımında; “Bir deniz insanı, yardımsever ve paylaşımcıdır. Elinizdeki tüm imkân ve kabiliyetleri, din, dil, ırk farkı gözetmeden, denizde karşılaştığınız ve muhtaç durumdaki diğer denizcilerle paylaşmak, hem uluslararası kurallar gereği hem de denizci vicdanı gereği sizin borcunuzdur.” ifadelerini kullandı.
İşte Meriç Köyatası’nın o paylaşımı:
DENİZCİ GİBİ DÜŞÜNMEK
“ 4 Nisan tarihinde yazdığım “Montrö''yü Amiraller bilmez İmamlar bilir öyle mi?" başlıklı yazım epey ilgi gördü. O yazıda söyle demiş ve söz vermiştim: “İster asker olsun, ister sivil, ister balıkçı olsun ister amatör denizci, fark etmez. Denizciler dünyaya çok daha farklı ve her yönden bakarlar. Gelecekle ilgili öngörüleri büyük çoğunlukla tam isabetlidir. Bir başka yazıda denizci gibi düşünmek ne demek onu anlatırım. O nedenle emekli amirallerin bildirisini önemsiyor ve değer veriyorum.”
35 yılı aşkın süredir yelkenli tekne kullanıyor ve denizlerde dolaşıyorum. Bunun bir bölümünde Amatör Denizci Yeterlilik Belgesi ile dolaştım, ardından da işi profesyonelliğe döktüm, çeşitli kurslar, sınavlar ve staj sonunda da yat kaptanı yeterliliğine sahip uluslararası gemi adamı cüzdanı sahibi oldum. Önceki yazımda söz verdiğim gibi, Denizde Yaşamak adlı kitabımda yer alan Denizci Gibi Düşünmek ve Deniz İnsanı olmak bölümünü paylaşıyorum.
DENİZCİ OLARAK DOĞMUYORUZ
Kimse anasının karnından denizci olarak doğmadı. Denizci olmak için ne kadar genetik özellik gerekir bilmiyorum ama bir deniz insanı olmak için denizci gibi düşünmek ön koşuldur.
Esasında denizci gibi düşünmek çok zor bir yöntem değildir. Kuralları basittir ama basit kurallar ihanete gelmez. Yaşam boyu sadakat ister.
Denizci gibi düşünmek, bir deniz insanı olmak için en basit anlatımla aşağıdaki özelliklere sahip olmanız ya da bu özellikleri davranış biçimi haline getirmeniz gerekir. Her şeye ilk yaklaşımınız önce güvenlik ilkesi olacaktır. Unutmayın, teknenizin boyu ne olursa olsun, siz bir kaptansınız ve teknenizde bulunan diğer kişi ve kişilerin can ve mal güvenliği size emanet edilmiştir.
Güvenlik çok geniş kapsamlıdır. Teknenin bakımı, meteoroloji ile birlikte yaşama, seyir öncesi planlama, kumanya tedariki, misafirlere verilecek güvenlik brifingi, seyir güvenliği, seyir sonrası demir atma ya da liman güvenliği gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Bütün şartlar her an değişebilir ve bütün şartları aynı anda değerlendirmeniz gerekir ve bu değerlendirme biçimi sizin hareket ve karar verme alışkanlığınız haline gelmelidir.
İÇİNDE BİRDEN ÇOK BİLİM BARINDIRAN BİLİM: NAVİGASYON
Yüzyıllar boyunca dünyanın dört bir yanındaki denizcilerin tecrübeleri, bilimsel yöntemlerle bütünleşti ve bugün uyguladığımız kuralları oluşturdu. Bugün Navigasyon dediğimiz denizde seyir bilimi, içinde birden çok bilimi barındırıyor. Coğrafya var, fizik var, matematik var, geometri var, astronomi var, meteoroloji var. İlk yardım, ileri tıbbi müdahale, yangınla mücadele, denizde canlı kalma gibi eğitimleri de almak zorundasınız. Bunların tümü insana doğal olarak analitik düşünce yeteneği ve karar verme yeteneği sağlıyor.
Kimse denizin ve doğanın gazabıyla mücadele edemez. Hele deniz bir öfkelendi mi önünde hiçbir şey duramaz. O nedenle denizi sevecek denizin kurallarına uyacaksınız. Denizle mücadele etmeyeceksiniz, ona uyum sağlayacaksınız. Deniz, kurallara uyan, tecrübelerden faydalanan, bilgiyi kullanan denizcilere tarifsiz güzellikler ve mutlu anlar sunar. Bilgi ve tecrübeyi hiçe sayan ve “Bize bir şey olmaz zihniyetindeki umursamazlara da, telafisi mümkün olmayan çok acı dersler verir.
Denizde hiçbir şey aynı değildir. Defalarca aynı tekne ile aynı limana yanaşın. Her seferinde şartlar değişik olabilir. Liman trafiğindeki yoğunluk, dalga boyu, rüzgarın yönü, iskelede sizi karşılayacak, halatlarınızı alacak bir kişinin olup olmadığı, iskeleye kumanya alışverişi için mi yoksa bir hastayı yetiştirmek için mi yanaşıyorsunuz gibi bir yığın faktör her seferinde değişir ve sizin de manevra kararlarınız her seferinde farklı olabilir.
Bir deniz insanı, yardımsever ve paylaşımcıdır. Elinizdeki tüm imkân ve kabiliyetleri, din, dil, ırk farkı gözetmeden, denizde karşılaştığınız ve muhtaç durumdaki diğer denizcilerle paylaşmak, hem uluslararası kurallar gereği hem de denizci vicdanı gereği sizin borcunuzdur.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken kural şudur: Sorumluluğunu üstlendiğiniz yolcuların can ve mal güvenliğini tehlikeye atmanız durumunda başka bir tekneye yardım sorumluluğu üzerinizden kalkar. Bu çok hassas bir karardır ve tek ölçüsü vicdan ve denizcilik tecrübesidir. Deniz insanı, doğanın hem nimetlerini hem külfetlerini sonuna kadar yaşar. Böyle bir insan elbette engin bir hoşgörü sahibi olur.
Denizde yaşamaktan büyük keyif alan insan, artık doğanın ve çevrenin bir parçası olmuş demektir. Çevreci ve doğaya saygılıdır. Denizi kirletmez, ormanı tahrip etmez.
DENİZ İNSANI KARADA DA FARKLI DAVRANIR
Alternatif A-B-C planları yapma alışkanlığı ve daha bir yığın şeyi aynı anda düşünmek durumundasınız. Bu düşünme biçimi ister istemez sizi deniz dışı hayatta da, her konuya çok değişik açılardan bakar hale getiriyor.
Bir deniz insanı, davranış biçimi olarak güvenliğe önem verdiğinden, karada da farklıdır. Örneğin otomobil kullanırken, atak değil ofansif davranır. Biraz pimpiriklidir. Evden çıkarken, ocağı, musluğu, bir kez daha kontrol eder. Bu ve benzeri davranışlar, denizci gibi düşünmenin örnekleridir. Çok zor şartlar altında da, denizci gibi düşünen insanın farklılığı ortaya çıkar.
Balyoz ve Ergenekon gibi kumpas davalarında haksız yere hapse atılan subaylarımızın kitaplarını okuduğumda, gerek duruşmalarda gerek cezaevinde denizci subayların duruşu ile karacı ve havacı subayların duruşu arasındaki fark, hemen gözümün önünde canlanıverdi. (Kitapta olmayan bir not eklemeliyim. Bu konuda Emekli Amiral Turgay Erdağ’ın Bir Amiralin Hapishane Günlükleri kitabı okuyucuya güzel ipuçları veriyor.)
Denizci gibi düşünen ve deniz insanı olmak isteyen bir kişi, büyüklerin tecrübesine saygı gösterir. Ama esas püf noktası şudur. Bir deniz insanı, yaşı ne olursa olsun, kendi yaşından çok küçük de olsa, diğer denizcilerin tecrübesine saygı gösterir… Burada tecrübe ve palavra arasındaki farkı anlamak da zaten bir deniz insanının yeteneği dahilindedir.
Bir deniz insanı, hayattan keyif alır ve bu güzel yaşam tarzı için, dinsel inançları ne olursa olsun, tanrı ile iletişim halindedir ve ona şükreder. Ama inancını sağa sola göstermez. Bir deniz insanı, hayattan keyif alır ve bu güzel yaşam tarzı için hayata teşekkür eder.
Bir denizci gibi düşünmek ve deniz insanı olabilmek için gereken şartlar esasında çok basit. Yeter ki, yaşam tarzınızda ve aldığınız kararlarda bu ölçütlere uyun.
İster asker, ister sivil, ister balıkçı ister amatör denizci olsun fark etmez. Tüm denizcilere selamet, gözaltındaki amirallere, sabır ve güç diliyorum.”