Değişen ne?..
Ülkemizdeki sorunlar bayram boyunca tatil yapmadı.
Dünyadaki ekonomik krizin yeni “Dubai boyutu”, etkisini gösterdi, PKK’nın kuruluş yıldönümünü kutlayan teröristler çeşitli yerleri ateşe verdi, polis karakollarına saldırdı, AKP Hükümeti seyretti.
Bu arada, “demokrasinin beşiği!” İsviçre’nin neyin beşiği olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Daha doğrusu kendileri yaptıkları referandum ile bunu bir kez daha kanıtladılar. Ülkelerinde 4 tane cami minaresine izin vermediler.
Avrupa Birliği’ne bakış..
DSHP’nin (Demokratik Sol Halk Partisi) Genel Başkanı olduğum zaman değerli bir meslektaşım, köşesinde şunu sordu:
“Cevizoğlu AB’ye karşı idi. Şimdi DSHP Genel Başkanı olarak bakalım ne yapacak? Yine AB’ye karşı mı olacak?”
Aslında bu sorunun yanıtını herkesin çok iyi biliyor olması gerekir.
Ben yıllarca kitaplarımda, yazılarımda, konferanslarımda ve Ceviz Kabuğu programlarımda bunu açıkça belirttim.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “anti-emperyalist” politikasına uygun olarak, emperyalizm nereden gelirse gelsin karşısındayım. Bu, AB’den gelirse -ki geliyor- ona da karşıyım.
Ancak, yine Atatürk’ün temel ilkeleri doğrultusunda; çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için elimizden geleni yapmalı, medeniyet nerede ise oradan almalı, gerekli işbirliğini yapmalıyız.
Bülent Ecevit ne yapmış?
O da aynen bu yoldaydı.
Biz, Ulusal Uzmanlar Kurulu(Grubu) içinde de bunu çok vurguladık, Bülent Ecevit ise, hem bu toplantılarda hem de her ortamda bunu dile getirdi.
Atatürk diyor ki, “Hayatta en hakiki mürşit(en gerçek yol gösterici) ilimdir, fendir.”
Hz. Muhammed diyor ki, “İlim Çin’de olsa bile gidip alınız.”
Sonuç olarak, Avrupa Birliği’nin (ya da başka siyasal birliklerin) medeniyetine evet, emperyalizmine hayır!..
Halkı alet etmek..
Baştaki sözlerimize gelirsek..
Kendisini “demokrasi ve medeniyetlerin beşiği” olarak gören İsviçre, AB’ye de üye olmuyor. Kendisini daha yukarıda görüyor!..
İşte bu ülke, anti demokratik ve inançlara saygısız tutumuna rağmen çağdaşlığa soyunuyor.
Hatırlayacağınız gibi, sözde Ermeni soykırımı konusunda da biliminsanlarını susturarak, bilimsel tartışmaları bile önleyerek, konuşanı, “Türkler soykırım yapmamıştır. Bu bilimsel olarak kanıtlanmıştır” diyeni hapse atmak için yasa çıkardı.
Şimdi de, inançlara saygı göstermek yerine, Müslümanlara açıkça cephe aldı. Dört adet cami minaresine bile izin vermedi. Bunu da halkını kandırarak, referandumda oylatarak yaptı.
Bugüne kadar, AB’nin ana kurucu ve yöneticisi Almanya ve Fransa’nın liderleri bu gerçeği defalarca dile getirdiler. Ama “gizli ajandalarını” uygulamak isteyen AKP İktidarı bunu görmezden geldi. Daha doğrusu, emperyal baskılara evet dedi, Türk milletini AB tartışmaları ile oyaladı ve gizli ajandasının sayfalarını bir bir açtı!..
Batak sermayenin Türkiye macerası
Kurban Bayramı tatili süresince, dünya ve Türkiye ekonomisi Dubai’nin batışıyla sarsıldı.
Bilindiği gibi Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) 7 eyalet devletinden biri. Gazete muhabirliğim döneminde uzun yıllar önce Dubai’yi görmüştüm.
Aradan geçen zaman içinde ABD ve AB sermayesi Dubai’yi tanınmayacak kadar geliştirdi. Denizler üzerinde ve karada sahte cennetler yaptılar.
Batı, Dubai’ye borç para verdi ve şimdi teslim alma çabasında.
Önceki gün Dubai borsası yüzde 7.4 oranında düşmüş.
Acaba, “7.4 yetecek mi?”
Hani, bizdeki depremin şiddeti gibi!..
Bu gelişme Türkiye’yi genel ekonomik açıdan yakından ilgilendiriyor. Ancak, bunun ötesinde özel olarak da çok ilgilendiriyor.
Verilen bilgilere göre yaklaşık 5 milyar dolarlık Türk sermayesi Dubai’de batmış!.. Acaba, hangi devlet bankalarımız bu Türk şirketlerine kefil olmuştu?.. Bunun dalgaları kıyılarımızı nasıl dövecek?..
Bir de şunu hatırlayalım.
Dubai şeyhi, İstanbul’da İETT’nin dev arazisini almak istemiş, AKP İktidarı bunun için özel çabalar harcamış, Danıştay ise iptal etmişti.
AKP’nin tepkisi, bu tür olaylarda hep olduğu gibi, “Danıştay’ı ağır biçimde eleştirmek” olmuştu.
Aslında, Türkiye’yi batak sermayeden kurtardığı için hükümetin bir kez olsun Danıştay’a teşekkür fırsatı çıkmadı mı?..
Her işte bir hayır var!..
