Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni korona tedbirlerini açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni korona tedbirlerini açıkladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sona eren Kabine Toplantısı'nın ardından korona virüs salgını kapsamında alınan yeni tedbirleri açıkladı. Buna göre hafta için her gün 21.00 ile saat 5 arasında genel sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Cuma günü saat 21.00'dan başlamak itibaren başlamak üzere de pazar sabah 5'e kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından korona virüs salgını kapsamında alınan yeni tedbirleri açıklayarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hafta içleri akşam saat 21.00'dan sabah 05.00'e kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma gününden itibaren başlamak üzere de saat 21.00'dan pazartesi sabah saat 05.00'e kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacağını belirtti. 

Yeni kararlara göre 20 yaş altındaki ve 65 yaş üstündeki vatandaşların da toplu taşıma araçlarını kullanması yasaklandı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: 

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

Aziz milletim, değerli basın mensupları sizleri selamlıyorum. Kabinemizin en önemli konusu korona virüs salgınındaki gelişmelerdir. Dünyanın her yerinde görülmedik şekilde tırmanışa geçen salgın, ülkemizde de etkili oluyor. Salgın nedeniyle yeni tedbirleri hayata geçireceğimizi söylemiştim. Vaka sayılarının 30 bine dayanması, hepimizin tedbirli ve sabırlı davranması gerektiğini söylüyor. Salgının olumsuz etkisini azaltmak için insan hareketliliğini en aza indirmeyi amaçlayan tedbirler dışında bir çare bulunmuyor. Vatandaşlardan ricam, öncelikle maske, mesafe ve temizlik kurallarına en sıkı şekilde riayet etmeleridir. Aynı şekilde salgın tedbirlerine de uymalarını istiyoruz.

"SALGIN EN AZ GÜVENLİK TEDHİTLERİ KADAR TEHLİKELİ" 

Tüm vatandaşlarımızın salgın tehdit olmaktan çıkana kadar evlerinden çıkmamalarını öneriyoruz. Kendimizi sağlıklı olsak bile sevdiklerimizin ve diğer insanların sağlıkları için üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Mevsim itibariyle grip ve soğuk algınlığı hastalıklarındaki artış, sağlık sistemimizin yükünü artırmıştır. Salgın tehdidinin en az fiziki güvenlik tehditleri kadar olduğunu söylemek istiyorum. Sağlık çalışanlarımızın aleyhindeki ifadeleri de boşa çıkarmalıyız.

Pek çok ülkenin sağlık sisteminin yetersizliği nedeniyle maruz kaldığı toplumsal karmaşa iklimine, bizi de çekmek isteyenlerin oyununa gelmeyeceğiz. Türkiye, salgın karşısında verdiği mücadeleyi de mutlaka kazanacaktır. Aşı sürecinin de başlaması ile kontrol edilmesi daha kolay bir mücadele dönemine gireceğiz. Önümüzdeki bahar aylarından itibaren bu salgın krizini atlatmayı ümit ediyoruz. Kullanılma aşamasına gelen her aşı ile yakından ilgileniyoruz. İlk etapta 50 milyon dozluk bir anlaşma yapmış bulunuyoruz. Vatandaşlarımız herhangi bir ücret ödemeden aşıya ulaşabileceklerdir. Yerli aşı çalışmalarını da gün gün izliyoruz.

"SALGIN KRİZİNİ EKONOMİK KRİZE DÖNÜŞTÜRMEK İSTEMİYORUZ" 

Salgın krizini ekonomik krize dönüştürmemek için adımlarımızı dikkatli atıyoruz. Hem halkımızın sağlığını korumak, hem de eğitimi, ekonomiyi, istihdamı aksatmamayı planlıyoruz.

Kabine Toplantısında yaptığımız kapsamlı değerlendirmeler sonucu hafta için her gün 21.00 ile saat 5 arasında genel sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacaktır. Cuma akşamları 21’den Pazartesi sabahı 5’e kadar kesintisiz devam edecektir. Cumartesi- Pazar artık evlerimizdeyiz. Üretim, tedarik, sağlık, orman gibi genelgede yer alacak sektörler bu kapsamın dışındadır. Market, kasap, manav ve paket hizmeti verecek yerler, hafta sonu kısıtlamasının dışındadır. Restoranlar, paket servis haricinde hizmet veremeyecektir. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı, toplu yaşıma altını kullanamayacaklar.

Umumi Hıfzısıhha Kurulu bölgesel olarak salgınının yayılmasını önlemek için gerekli tedbirleri alacaklardır. Ana sınıflarının eğitimine ara verilecektir. Tehdit geçene kadar da misafirliğe ara verilmesini rica ediyorum. İnsanların bir araya geleceği etkinlikler yapılamayacak, cenaze namazları ve nikahlar 30 kişi ile sınırlandırılacak.

"MASAJ VE YÜZME SALONLARI FAALİYETLERİNE ARA VERECEK" 

Masaj salonu, yüzme havuzları faaliyetlerine ara verecektir. Semt pazarları için Hıfzıssıhha Kurulları kapasite belirleyecektir. Alışveriş Merkezleri’ne girişte HES kodu uygulaması gerçekleştirilecektir. 50 kişiden fazla çalışanı olan iş yerlerinde mevcut iş sağlığı güvenliği uzmanı ya da belirlenen bir personel tarafından salgın tedbirlerinin uygulanması denetlenecektir. Salı akşamından itibaren uygulanmaya başlanacaktır.

Bilimsel tespitlerden hareketle, aldığımız kararların tüm ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bir yandan salgının önünü kesmeye çalışırken, bir yandan da ülkemiz için önemli bir mücadele yürütüyoruz. Milletimden bir şey daha istiyorum, lütfen evleriniz neresi olursa olsun sigara içmeyi bırakmanı gerekiyor. Nargile içmeyi bırakmanız gerekiyor.

"VATANDAŞIMDAN EVLERDE SİGARA İÇMEMESİNİ TALEP EDİYORUM" 

Benim sigara ile de nargile ile işim yok. Ben bunu sadece milletim sağlığı için istiyorum. Çünkü bunların hepsi akciğerlerimizi tehdit ediyor. Ülkemizin merkezinde yer alan geniş coğrafyada, ekonomi, diplomatik ve askeri olarak tarihi bir duruş sergiliyoruz. Hem kendi dostlarımızın güvenliğini korumak hem de mazlumlara el uzatmak üzere seferberliğimizi sürdürüyoruz. Dışarıda ülkemize karşı açılan cephelerin, kurulan tuzakların vicdan ve ahlak dışı sebeplerini gayet iyi biliyoruz.

Asırlık zincirleri kıran Türkiye’ye elbette bunun bedelini ödetmek isteyenler olacaktır. Ülke olarak bunun bedelini ödemeye de hazırız. Açık konuşmak gerekirse Türkiye’de ekmeğini yiyip, vatanına düşmanlık besleyen, ezanından ve bayrağından nefret eden bir kesim var. Bunlar zahirde demokrat, insancıl gözükür ama hakikatte darbecinin, vesayetçinin önde gideniz gözükür.

Bunlar çok konuşur ama hiçbir şey söylemez. Bunlar dünyayı çok bilir gibi davranır ama hiçbir şeyden haberleri yoktur. Bunlar yalanda ve iftirada sınır tanımaz ama sıra gerçeklere gelince sırtlarını dönerler. Bunlar demokrasiyi milletin iradesinde değil, yurtdışından gelen sinyallerde arar. Bunları dilleri çatallaşmış bir güruhtur.

Demokrasiyi dışarıda arayanlara hak ettiği cevabı yine milletimiz verecektir. Siyaset, toplum ve sandık mühendisliği hesaplarına öyle dalmış durumdalar ki milleti görecekler halleri bile yok. Ülkenin değerlerine ve kurumlarına saldırmayı da adet haline getirdiler. Son olarak CHP’li bir milletvekili pervasızca tekrarladığı silahlı kuvvetleri ile ifadeler, bunun milli bir güvenlik haline geldiğinin işaretidir. Sırtını darbecilere dayayarak iktidara gelen bir partinin Türk ordusu düşmanlığını iyi anlıyoruz. Türkiye’nin sınır ötesi hareketler yapması bunlara derttir. Sıfatları milletvekili bile olsa bu ülkenin ordusuna kullanılan bu ifadelere izin veremeyiz. Bunların sancısı ülkemize yatırımların nereden geldiği değil, Türk ordusunun 5 yıldan bu yana ne yaptığıdır.

"FRANSIZ MEDYASI ÜLKESİNDEKİ OLAYLARI GÖRMEDEN TÜRKİYE'Yİ KÖTÜLÜYOR" 

Ülkemizin kaynaklarını genişletmesini engellemeye çalışıyorlar. Türkiye’nin düşmanları ile sorunu olmayanlar, Azerbaycan ve Katar gibi dost ülkelere saldırdıkça saldırıyor. Buldukları her fırsatta Türkiye’yi yabancıya şikâyet ediyorlar.

Bunlar derdi ne Borsa İstanbul ne de Sakarya’dır. Gerisindeki kadim tarih nedeniyle Türkiye ve Türk milleti iledir. Çoğulculuğun, özgürlüğün en önemli savunucusu biz olduk.

Şimdi CHP’nin başındaki zata sesleniyorum, senin milletvekilin benim orduma alçakta hakaret edecek ve sen bunu kapıya koyamayacaksın. Bak bu dönemde Mehmetçiğine sahip çıkan bu devlet, seni asla affetmeyecektir. Sandıklarda affetmeyecektir.

Türkiye’de devlete ve millete yapılan saldırıları batıda denemeye kalkın, bakın başınıza neler geliyor. Burada ne milletvekili ne de gazeteci sıfatı sizi kurtarır. Gezi olaylarında ülkemizi her alanda suçlayanlar, Fransa’daki görüntüler karşısında 3 maymunu oynuyor.

Fransız medyasının bunları yayınlamak yerine Türkiye aleyhtarı haberlerin dozunu artırması da ayrı bir konudur. Peygamberimize hakaretleri eleştirenleri saatlerce karakolda sorgulayanlardan başka bir şey beklemeyiz.

"YATIRIMCININ KİMLİĞİNİ HİÇBİR ZAMAN SORGULAMADIK" 

Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi yollara başvururlarsa başvursunlar başaramayacaklar. Bu millet Çanakkale’den 15 Temmuz’a kadar 1000 yıldan bu yana yaşadığı topraklarını terk etmeyeceğini göstermiştir. Milletçe rabbimize olan sarsılmaz inancımız en önemli güç kaynağımızdır.

Türkiye Varlık Fonu’nun Borsa İstanbul’daki payı yüzde 80,6’dır. Yani 2 yıl öncesi ile aynıdır. Katar Yatırım Komitesi aralarında Almanya, İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde yatırımları bulunan küresel bir kuruluştur. Londra’da borsanın yüzde 3’üne sahiptir.

Ancak dünyanın hiçbir yerinde Katar bizi ele geçiriyor diye bir zırva yapılmıyor. Aksine bu yatırımlar ülkemize yapılan güvenin bir işaretidir. Özellikle ithal etmekte olduğumuz ürünlerin ülkemizde üretimi konusundaki çabalarımızı yoğunlaştıracağız. Yerli ve uluslararası yatırımcılar için cazibemizi artıracağız. Son 15 yılda ülkemize doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında birçok ülke bulunuyor.

Biz hiçbir zaman yatırımcının kimliğini sorgulamadık. Çünkü paranın rengi ve dini olmaz.