İHA’nın haberine göre; Asrın felaketi deprem sonrasında enkaz altından sağ çıkarılan vatandaşlar ve çocuklar ciddi travmalar yaşıyor. Kâbuslar, yabancılaşma, depremi hatırlatan mekân ve yerlerden kaçınma gibi sorunlar da oluşabiliyor. Çocuklarda oluşan psikolojik tahribatı hafifletmenin veya gidermenin mümkün olabileceğini aktaran psikolog Bünyamin Mert Bürtek, çocukların ve yetişkinlerin deprem öncesinde yaptıkları rutinleri bu süreç sonrasında da sürdürmelerinin iyileştirici bir rol alacağını vurguladı.
Psikolog Bünyamin Mert Bürtek, “Tercihen onların boyuna inerek, göz teması kurarak zaman zaman fiziksel temas kurarak olayı bütün gerçekliğiyle aktarmamız gerekiyor ve bunu her zaman kısa ve anlaşılır cümlelerle yapmamız gerekiyor. ''Cennete gitti, melek oldu, toprak onu aldı'' gibi ifadeler çocuğun dini bilgisi henüz yetersiz olduğu için onu, hayatının ilerleyen yıllarında bir inanç eksikliği ile birlikte tekrardan sıkıntıya sokabilir” sözlerini kullandı.
“ÇOCUKLARIN RUTİNLERİNİN SÜRDÜRÜLMESİ GEREKİYOR”
Çocukların ve yetişkinlerin deprem öncesindeki rutinlerine devam etmesinin iyileştirici bir etken olabileceğini belirten Bürtek, "Çocukların şu anda en büyük problemi güvensizlik ve gelecek kaygısıdır. Çocuklar kendilerini güvende hissetmekte zorlanıyorlar, evlerini yitirmiş olmak bunun için yeterli bir sebeptir. Çocukların rutinlerinin sürdürülmesi gerekiyor daha önceki hayatlarındaki oyunları oynamaya, çizgi filmleri izlemeye devam etmeleri şuanda iyileştirici bir etkiye sahip. Bu durum yetişkinler içinde geçerli. Yetişkinler de rutinlerini tekrar geri kazanmaya başlarlarsa yaşanan sürecin geçici olduğunu daha kolay bir şekilde anlayabiliriz. Daha önce izlediğimiz bir diziyi izlemek, daha önce yediğimiz bir yemeği yemek şu anda insana daha güvende hissettirecek faktörler diyebilirim" diye konuştu.
“DEVLET VE UZMAN KAYNAKLI BİLGİLER DIŞINDA KAYNAKLARA İTİBAR EDİLMEMESİ GEREKİYOR”
Bünyamin Mert Bürtek, "Afetin oluşturduğu psikolojik tahribat insanların yakınlarını kaybetmeleri ve evlerinin kullanılamaz duruma gelmeleri doğru orantılıdır. Birçok insan evlerini, yakınlarını kaybetti. Bu yüzden depremin oluşturduğu psikolojik tahribatın büyük olduğunu düşünüyorum. Afet ile ilgili sansürlenmemiş görüntülerin duyarsız bir şekilde paylaşılması toplumda ikincil travma dediğimiz durumu ortaya çıkardı. Ekran başındaki insanlar en az afetteki insanlar kadar ciddi travmatik belirtiler göstermeye başladılar. Bu noktada devlet ve uzman kaynaklı bilgiler dışında kaynaklara itibar edilmemesi süreci bizim adımıza daha fazla kolaylaştıracaktır" dedi.
“DEVLET KAYNAKLI HABERLERİN TAKİP EDİLMESİ GEREKİYOR”
Afet bölgelerinde yaşamayan vatandaşların da kaygıya kapıldığını aktaran Bürtek, "Sadece deprem bölgelerinde değil deprem bölgesi olmayan yerlerde de deprem kaygısı söz konusu. Bunun sebebi ise güvenilir olmayan kaynakları takip etmek. Kahramanmaraş depreminin öncesine baktığımız da bazı uzmanlar bu deprem ile alakalı bize haber vermişti. Uzmanların takip edilmesi gerekiyor çünkü uzamanlar akademik kariyerlerini riske atarak, herhangi bir yanlış bilgiyi bize sunmayacaktır. Devlet kaynaklı haberlerin takip edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"ÇOCUKLARA HER ŞEYDEN ÖNCE AÇIK VE ANLAŞILIR BİR DİL KULLANMALIYIZ"
Çocuklar ile nasıl iletişim kurulması gerektiğine ilişkin de bilgilendirmelerde bulunan Bürtek, "Çocuklara her şeyden önce açık ve anlaşılır bir dil kullanmalıyız. Tercihen onların boyuna inerek, göz teması kurarak zaman zaman fiziksel temas kurarak olayı bütün gerçekliğiyle aktarmamız gerekiyor ve bunu her zaman kısa ve anlaşılır cümlelerle yapmamız gerekiyor. ''Cennete gitti, melek oldu, toprak onu aldı'' gibi ifadeler çocuğun dini bilgisi henüz yetersiz olduğu için onu, hayatının ilerleyen yıllarında bir inanç eksikliği ile birlikte tekrardan sıkıntıya sokabilir. Bu noktada bu ifadeleri kullanmak yerine daha gerçekçi ifadeler kullanmakta fayda var diye düşünüyorum. Şuanda Türk Psikologlar Derneği’nin başlattığı bir çalışma var. Afetzedeler bu derneğe başvuru yaparak ücretsiz bir şekilde online veya yüz yüze hizmet alabiliyorlar. Buna duyarlı olmak ve bu bilgiyi daha fazla yayabilmek lazım, uzmanlarımız sahaya inmiş durumdadır" şeklinde konuştu.
"YANLARINDA OLDUĞUMUZU HİSSETTİRMEMİZE İHTİYAÇLARI VAR"
Bünyamin Mert Bürtek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hem çocuk hem de yetişkin için söylüyorum. Yanlarında olduğumuzu hissettirmemize ihtiyaçları, acılarını paylaşmamıza ihtiyaçları var. Özellikler ilk bir aylık süreçte asla yönlendirici olmamalıyız. Telkin edici cümleler kurmak yerine yanlarında olduğumuzu ve acılarını paylaştığımızı hissettirmek ve ''Neye ihtiyacın var?'' sorusunu sorabilmek çok önemli kendilerini sağlıklı hissetmeleri için. Çeşitli uzmanlar deprem psikoloji alanında online eğitimler sunuyor. Hem vatandaşa hem de yeni mezun olmuş psikologlara bu eğitimler veriliyor. Ben de böyle bir etkinlik düzenledim. Yarın bu eğitimi vereceğim fakat sadece ben değil, birçok uzaman şuanda taşın altına elini koymuş durumda diyebilirim. Eğitimlerin içeriği, çocuklara, yetişkinlere nasıl davranılması gerektiği, kayıp süresinde yas sürecinde insanların yanında nasıl olmamız gerektiğinden bahsediyoruz. Çünkü telkin edici cümleler afetzedeleri daha da yaralayabiliyor. Yanlarında durmak gerekiyor. İlk bir ay bu çok önemli. ''Deprem bölgesinde yaşıyorum ve şuan deprem yaşamaktan kaygı duyuyorum'' diyenler içinde Türkiye bir deprem bölgesi ve önlemlerin alınması gerekiyor. Önlemlerini alan insanlar bu duruma daha özgüvenli yaklaşıyor. Evimizin zeminini, kolanlarını etüt etmek bunları kontrol ettirebildiğimiz kadar kontrol ettirmek bu kaygıyı azaltıcı bir unsur olacaktır. Bununla beraber insan bildikçe de özgüvenini arttırabilen bir varlık. Doğru kaynakları takip ettiğimiz zaman bu kaygıyı azaltabilir diye düşünüyoruz. Kaygı biraz daha bilinmezlikten kaynaklandığı için bilerek bunun üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz"