Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Başkanı Said Ercan, sanal dünyanın kullanıcılar üzerindeki etkilerini, değerlendirdi. Ercan, "Asosyal insan gerçek hayatta sosyalleşemiyor, kendisini ifade edemiyor, insanın yüzüne bakarak bir şeyler söyleyemiyor ama sosyal medyada yazının vermiş olduğu rahatlıkla karşıdaki insanın da yüzünü göremediği için çok rahat şekilde hem kendini ifade ediyor hem de duygularını açığa çıkartabiliyor." diye konuştu.
Birçok çocuğun uzun süre odasından çıkmayıp internet üzerinden oyun oynadığını vurgulayan Ercan, bu durumun çocukları yalnızlaştırdığını ifade etti.
"İNSAN, İNSAN OLMA SANATINI BİR ROBOTTAN ÖĞRENİYOR"
Mevcut dönemde birçok çocuğun dijital oyunları oynamak için bir araya gelerek sosyalleştiğini anlatan Ercan, "Ellerinde sadece makinelerle bedensel olarak bir araya gelmek sosyalleşmek midir? Bence değildir. Bir deniz kenarında denizi seyredip, çay eşliğinde muhabbet etmek, bir kafede oturmak başka bir şey, kafede elinde telefonla sadece yan yana oturmak... Bu sosyallik değil maalesef. Sosyalliğin tanımı değişiyor aslında. Bunu sosyallik zannediyor gençler." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'de sosyal medya kullanımının ortalama 4,5 saat, televizyon kullanımının 3 saat olduğunu, günde ortalama bir kişinin 7,5 saatini ekran başında geçirdiğini aktaran Ercan, "Sosyal medya insanı robotlaştırıyor. Günde 7,5 saatimizi teknolojik aletlerle geçiriyoruz. İnsan, insan olma sanatını bir başka insandan öğrenir, konuşmayı, gülmeyi ve mimikleri. Bunları sanalda göremediği için insan olma sanatını bir robottan öğreniyor. Onun için insanların daha çok bir araya gelmesi lazım." ifadesini kullandı.
Said Ercan, çocukların giderek gerçek hayattan koptuğunu belirterek, "Çocuklar gülmeyi artık emoji olarak yapıyor. Emojiyle üzülüyor, emojiyle gülüyor. Aslında duygusuz, robotlaşmış bir nesle doğru gidiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Ekran bağımlılığı sebebiyle çocukların artık daha geç konuşmaya başladığını öne süren Ercan, "Ekran bağımlılığının içerisine telefon, televizyon, internet hepsi giriyor. Ekran bağımlılığı çok ciddi anlamda arttı. Herkes bir yerlerde ekran görmek istiyor artık." dedi.
C NESLİ İLE BİR NESİL KAYBOLUYOR
Dijitalleşmeyle "C nesli"nin oluştuğunu, bu nesille birlikte çocukların bağımlı olmadığını, kötüye kullanım kurbanı olduklarını tespit ettiğini anlatan Ercan, şunları söyledi:
"Bu şekilde bir nesli kaybedeceğiz maalesef. 'C nesli' diye bir nesil çıktı. Eskiden Z nesli ve alfa nesli vardı. C nesli şu; 80 yaşında dahi olsa dijitali bir genç, bir çocuk kadar iyi kullanan birisine biz C nesli diyoruz. C nesliyle beraber dünyada ve Türkiye'de, çocukların bağımlı olmadığını, kötüye kullanım kurbanı olduğunu, özellikle anne-babaların bağımlı olduğunu söylüyorum. Bu aslında şu demek; dijital göçmenler bağımlı, dijital yerliler bağımlı değil. Dijital yerli şu demek; doğduğunda sosyal medya ve internet vardı. Dijital göçmen ise dijitale sonradan göçenler. Göçtüğümüz için de orada bağımlı olduk, anlayamadık. Dijital yerli ise bunun eksikliğini hissetmedi, zaten o vardı."