Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı ilk kez konuştu

Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı ilk kez konuştu

Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda öldürülen Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz ilk kez konuştu.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, Habertürk TV'de açıklamalarda bulundu. Kaşıkçı ile tanışma sürecinden itibaren başından geçenleri anlatan Cengiz, "7-8 Eylül tarihinde Fatih Belediyesi'nin nikah işlemlerinin yapıldığı yerde buluştuk, benim Türk, Cemal Bey'in Suudi vatandaşı olduğunu, nasıl işlem yapacağımızı sorduk. Evraklar istenildi. Cemal'in halledebilir miyim diye düşündüğü asıl konu konsolosluğa gidip bunu halledebilir miyim oldu. Hatta bunu burada yapmayıp, başka bir ülkede evlenebilir miyiz diye de sordu. Yazdığı yazılar nedeniyle bu topa girmeyi, konsoloslukta gerginlik çıkmasını istemiyordu" şeklinde konuştu.

Konsolosluğa ilk gittikleri günü anlatan Cengiz, "1 saat geçti, bir 10-15 dakika daha çıkmazsa, benim mutlaka gidip sormam gerek, uçağı kaçacak diye düşündüm. Ben bunu düşünürken, Cemal hemen çıktı, teleonlarını bana bıraktı. Bildiğim kadarıyla konsolosluğa bırakılıyor telefon, bana bırakmak daha güvenilir gelmiş olabilir. Çok neşeli bir şekilde dışarı çıktı. Ondan çok ben mutlu oldum. 1.5 yıldır ilk kez ülkesinin toprağına girmiş oldu" ifadelerini kullandı.

Cengiz, o günden sonra yaşadıklarını şöyle aktardı:

"Evrakın birkaç gün içinde çıkacağını söylemişler. O da hali hazırda seferinin olduğunu, ayrılmak istediğini söylüyor. Heralde onlar da ne zaman döneceğini soruyor. O da Salı günü döneceğini söylüyor. Onlar da tamam biz hazırlarız diyorlar. Tepkilerini, orada geçenlerini anlattığında ben de onunla birlikte mutlu oldum.

Bu sevinçle ayrıldık ve Londra'ya gittik. Yavaş yavaş eşyalar gelmeye başladı. Çantasını eve bırakmamı istedi, ben de çantasını alıp eve yöneldim havaalanına onu bıraktıktan sonra.

2 Ekim gerçekten çok çok zor bir gün. Hala anlayamadığım, anlatabildiğim olaylar değil. Bir yerde acaba bir şeyi mi atladık, ben bir şeyi mi farkedemedim dediğim bir gün. Londra'dan dönüyor. Uçağının erken gelmesi, normalden bir arkadaşıyla karşılayacaktık. O güne dair plan yapıyoruz. Salı günü gelir gelmez, hemen konsolosluğa gideceğini bilmiyordum. Ben de ona kendisiyle geleyim mi diye sordum, okulum var o gün, arkadaşıyla gideceğini söyledi. O kağıdın alınmasıyla beraber, aldığımız eşyalarla ilgili bir işimiz vardı, aynı gün Fatih Belediyesi'ne gidecktik, hepsini aynı gün halledecektik, o gün onunla gitmem gerektiği, yalnız bırakmamam gerektiğine dair anlık bir his oluştu içimde. Ben hemen arayayım diyerek, konsolosluk yetkililerini aradılar. Sanırım konuştuğu kişi size hemen döneceğiz dediler, ki biz yakınlarda bir yerde kahvaltı yaptık, saat 13.00'te uygun olduğunu söyledi arayan kişi ve biz bir taksiye binerek konsolosluğa yöneldik. İkinci gidişimizde beden dilinden hiç endişe hissetmedim.

Nikah tarihi alacağımızı da düşündükten sonra akşam yemek yeriz diye konuştuk, bu kısım beraber hayal kısmı."

"KONSOLOSLUĞA İÇERİ BERABER GİRMEYİ TALEP ETMİŞTİM, ALMADILAR"

"Konsolosluğa içeri beraber girmeyi talep etmiştim, almadılar. İlk gidişindeki prosedürü bildiğimizi için bana telefonunu vererek gitti, sonra uzun bir bekleyiş başladı. 

Cemal Bey ağır bir gribe yakalanmıştı bir program esnasında, hasta olduğunu söylemişti, beni katıldığı programa davet etmişti, o gün hastanede uzun bir süre kaldık. Burada kendisine bir şey olursa, arkadaşalrı, ailesi burada değil, ne yapabilirim diye sormuştum kendisine hastaneden dönerken, bana tavsiye edebileceğin biri var mı diye sormuştum. Bu olay, konsolosluktaki olaydan 4-5 gün kadar önce olmuştu. Bana Yasin Hoca'yı arayabilirsin, eski dostumdur dedi. Burası Türkiye, Türklerle ilgili kısım yoğunlukta olur, bunun için Yasin Hoca doğru isim olur dedi. Biz konsolosluğa giderken, aklıma bu geldi. Konsolosluğa giderken, başıma bir şey gelirse Yasin Hoca'yı ara gibi bir şey söylemedi. Bana sıkı sıkıya tembih etse, ciddi bir endişesi var ve ben çok geç aramışım büyük bir ihmal var demektir bu. İkinci gidişinde hiç tereddütü yoktu. Bu anlamda bu bilgi önemli.

Ben Cemal'in onlarla sohbet ettiğini, uzun süre geçtiği için ülkesinden çıktıktan sonra yaşadıklarını merak ettiklerini düşündüm, orada bir sohbet ortamı var diye düşündüm, beni bu düşünceye iten oraya girerkenki tutumuydu. Ben Suudi Arabistan konsolosluğunun böyle bir kumpas kurduğunu hissetsem oraya ilk ben koşarak girerdim. Uzun bir süre bekledim orada, aman kağıdı versinler de, yeter ki sohbet etsinler diye düşündüm, aklıma zerre böyle bir düşünce gelmedi."

"TÜRK YETKİLİ İÇERİDE KİMSENİN OLMADIĞINI SÖYLEDİ"

"İlk etapta kötü bir şeyler olduğunu hissetmeye başladığımda, hemen kardeşime mesaj atarak konsolosluğun mesaisinin ne zaman bittiğini sordum, 15.30 dedi, ben buınu sorduğumda saat 16.00'dı. Birkaç arkadaşıma mesaj attım, çok büyük bir korkuya kapıldım. Kendimi yürüyecek halde bile hissetmedim, ama kalkıp bir şey yapmam gerekiyordu. Dünyadaki her şey aklımdan geçmeye başladı. İnanılmaz bir bağırma hissiyatı duydum. En yakın arkadaşımı yanıma gelmesi için çağırdım. Orada gördüğüm bir Türk çalışana Cemal Bey'i sordum, hayatımın kalanında bunu unutabileceğimi sanmıyorum Türk yetkili bana içeride kimsenin olmadığını, çıktıklarını söyledi. Belki haberi yoktur diye, hemen konsolosluğu aradım, kapıda olduğumu söyledim. Hemen dışarı çıktı bu kişi ve içeride kimsenin olmadığını, benim yanlışım olduğunu söyledi. Geçen sefer de burada beklediğimi söyledim, telefonu burada, benim yanıma gelirdi, o sırada çok büyük bir şey kaybettiğimi anladım. Çocuk sahibi değilim ama anneler böyle bir duygu hisseder snaırım. Hemen Yasin Bey'i ve Turan Kışlakçı'yı aradım. Cemal Bey'i,n çok yakını kendisi. Bu aramaları yaparken çok geç kaldım mı, bir şey oldu mu diye düşündüm. Sonra arkadaşım geldi, Turan ağabey geldi, onun aracılığıyla birkaç medya kuruluşu gelmeye başladı. Sonra bölgeden polisler gelmeye başladı. Hemen karakola giderek ifade verdim, şikayette bulundum. Gidip görevlilerle konuştular ama nasıl bir iletişim oldu aralarında bilmiyorum. O gün geceye kadar bekledim. İlk 1 saatte belki korkutmak için yapılmış olabileceğini düşündüm. Böyle bir şey aklıma hiç gelmedi. Aklıamgelmedi, gelmiş olsaydı ben de onunla girer ya da girmezdim içeri. Benimle evlenmesini hiç istemezdim, içimde çok büyük bir manevi sorumluluk kaldı. Evlenmek isteyen birinin başına böyle bir şey gelmesi hangi dilde açıklanır. Cemal Kaşıkçı gibi dünyaya mal olmuş, vatansever, milliyetçi birine böyle bir şey yapılması aklıma uzaktan yakında aklıma gelmedi."

"O GÜN KONSOLOSLUĞA GİTMEYİ BIRAKTIM"

"Takiben günlerde gitmeye devam ettik, çünkü böyle bir şeyin gerçek olması kadar olmama ihtimali de vardı. Dışarı çıkmış olsaydı kamera görüntüleri vardı, emniyet görüntülerinde görürdük. Bu bana çok büyük bir umuttu. Ta ki, Suudi Arabistan'dan özel uçakların geldiği haberi Türk medyasında çıktığı haberler bende başka bir duygu oluşturdu. İşin içinde benim sandığımdan çok daha büyük bir hadise olduğunu o gün anladım. O gün konsolosluğa gitmeyi bıraktım.

Bu konuyla alakalı soruşturma açıldı, Fatih Emniyet'e ifade verdim. Bilgisayarını evden alıp götürdüm. Evde kullandığı özel eşyalarından seçerek götürdüm, saç vs istenmişti.

Bu süreçte ailemin dışında kimse yoktu yanımda, özellikle babama çok teşekkür ederim.

Meselenin hem siyasi hem hukuki hem insani boyutu var. Meselenin siyasi yönünde şahsım ve ailemle alakalı bir koruma durumu oldu.

Bundan sonraki sürecin daha sağlıklı ilerlemesi açısından ailesiyle ilgili konuları geçsek daha iyi olur diye düşünüyorum.

O güne kadar resmi açıklama gelmediği için biz her gün öldük. Öldüğü haberi gelmiyor, ama yaşadığı haberi de gelmiyor. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere konuyla ilgilenen herkese çok teşekkür ediyorum. Bu süreçte bana destek oldular. Sürecin vefat ettiği kısmına kadar olan kısmı çok zordu. Hayatımda hiç okumadığım kadar haber, Tweetler, mesajlar okudum. Psikolojik anlamda çok zordu. İnsanları bilgilendirmek istiyorsunuz ama bilgilendiremiyorsunuz. Alışmaya çalışıyordum ben. Evin kurulması, uzun süre yaşadığınız evden ayrılıp bir eve geçmeye alışma sürecindeydim. Ben o süreçteydim, bir anda o kesildi. Şokla gelen, ifade edemeyeceğim kadar büyük bir karanlığa gömüldüm."

İlgili Haberler