İngilizler ve yandaşları 1. Dünya Savaşı’nı bitirmenin yolunu, Çanakkale Boğazı’ndan geçmekte buluyordu. Ege ile Marmara’nın kucaklaştığı Çanakkale sularına gemileriyle geldiler. Amaçları Boğazın girişini koruyan Kumkale, Orhaniye, Ertuğrul ve Seddülbahir’deki tabyaları darmaduman etmekti.
İkisi Fransız, dördü İngiliz olmak üzere altı zırhlı bu işi başarmak için görevlendirilmişti.
19 Şubat 1915
Saat: 10.00
Çanakkale Boğazı girişi
Korkaktılar! O devasa gemileriyle, 12 km öteden ateşe başladılar.
Menzilleri kısa olan Türk bataryaları bu nedenle susmak zorunda kaldı.
Saat: 12.00
Biraz daha cesaretlendiler. Atış mesafesini 7 kilometreye düşürdüler. Ama Türk’ün gücünü kıramadılar. Bu kez Türk bataryaları da karşı ateşe başladı. Anında iki düşman gemisi isabet aldı…
Saat: 17.30
Düşmanınbaşı Amiral Carden paniğe kapıldı. Karşılarındakilerin kim olduklarını bilmiyordu!
Gemilerini geri çekti. Altı gün yerlerinden kıpırdayamadılar...
25 Şubat 1915
Tekrar saldırıya geçtiler. Bu kez 12 gemi ile bindirme yaptılar. Türk bataryaları top mermilerini ateş menziline giren gemilerin üzerine çivi gibi çaktı. İki düşman gemisi ağır hasar aldı. Ama yetmedi, yüzlerce mermi dakikalar içinde Türk bataryalarını tahrip etti. Mehmetçik geri çekilince düşman askerlerinin bir bölümü tabyalara asker çıkararak durumu inceledi ve hasar görmeyen topları imha etti.
26 Şubat 1915
Sadece Türk dış bataryaları susturulmuştu. Düşman neler yaşayacağının hiç farkında değildi. Türk’ün azmini tanımıyordu…
Bu kez boğazın biraz ilerisindeki Dardanos ve Erenköy tabyalarına yöneldi. Mayın tarama gemileri önde diğer gemiler arkada temkinli ilerliyordu. Fakat kıyılarda yerleştirilmiş gizli ve hareketli sahra batarya topçuları gemilere aman vermedi. Özellikle mayın tarama gemileri hedef alındı.
Düşman kısmi de olsa başarı sağlamıştı. O başarı Churchill’e yetmeyecekti. Niyeti karaya çıkıp Gelibolu Yarımadası’nı almak ve oradan da Başkent İstanbul’a girmekti. Hemen kara kuvvetlerinin oluşturulmasına girişildi. Onbinlerce İngilizsevdalısı ülke askeri kolay kazanabilecekleri bir avaşa yüzünde gülücüklerle koştu. Tüm kuvvetlerin başında General Hamilton getirildi.
15 Mart 1915
Üç gün içinde Çanakkale Boğazı’nı ele geçireceklerini planlamışlardı.
Ne var ki, saldırı kararının alınmasından bir gün sonra, düşman komutanı Amiral Carden hastalandı, yerine kendisinin Kurmay başkanlığını yapan Amiral de Robeck atandı.
Türk askerinin başında, Çanakkale Boğazı ile İstanbul’u savunmak üzere Balkan Savaşı sonrası orduyu ıslah amacıyla gelen Liman Von Sanders vardı. Alman bir generaldi. 1. Orduya komuta ediyordu.
Amiral De Robeck de Carden Boğazın iki kıyısındaki bataryaları susturacak, mayınları temizlenecek ve ardından Boğaz’dan ellerini kollarını sallayarak İstanbul’a ilerleyeceklerdi. Düşman komutanı gemilerini üç gruba ayırdı.
18 Mart 1915
Çanakkale bölgesi savunma karargâh komutanı Albay Cevat Bey, üç gün önce çoktan Bozcaada’da düşman savaş gemilerinin toplanmakta olduğunu bir keşif uçağı kaldırarak haber almıştı.
Saat: 10.00
Ağır saldırı başladı. Türk bataryalarından önemli bölümü, korkak düşmanın uzak mesafeden attığı top mermileriyle sustu.
Saat: 11.15
Birinci grubun saldırısı başladı.
4 gemi; Queen Elizabeth, Agememnon, Lord Nelson ve İnflexible gemileri ateş saçtı. Onların güvenliğini Prince George ve Triumph gemileri sağlıyordu.
Queen Elizabeth, ağır toplarıyla uzak mesafeden önce Çimenlik Tabyası’na sonra Çanakkale şehrine daha sonra da Hamidiye tabyasına ateş etti. Çimenlik iki isabet aldı. Çanakkale merkezinde büyük yangınlar çıktı. Hamidiye ağır hasar gördü.
Saat 11.35
Düşman gemileri tabyalardan ziyade, görünmeyen ve göründüğü anda hızla yer değiştiren sahra bataryalarından zarar görüyordu. Türk askeri, düşmanın zekasıyla adete alay ediyordu.
Saat 12.30
İkinci grup, Amiral Guepratte komutasında dört Fransız zırhlısından kurulmuştu; Buffren, Bouvet, Goulois ve Charlemagne. İlk ikisi Boğazın Anadolu kıyılarını, diğer ikisi de Rumeli kıyılarını bombalayacaklardı.
Kıyılara 400 metre yaklaştılar. İntepe’yi ağır bombardıman altına aldılar
Üçüncü grubu oluşturan İrresistable, Albian, Vengeance, Swiftsare ve Magestic gemileri yedekte bırakılmıştı. O gemiler ikinci grubun yerini alacaktı. Daha sonra da Cornwallis, Conapus, Dorthmouth ve Dublin kruvazörleri geliyordu. Bunlardan ilk ikisinin görevi mayın taramak, diğer ikisinin de aşırma ateşi yaparak Türk sahra bataryalarını arkadan vurmaktı. Bütün ağır toplarıyla Rumeli yakasında Kilitbahir ile Mesudiye tabyaları, Anadolu yakasında da Dardonos ile Beyaztepe mevkileri ateş altına alındı.
Düşman donanmasının en can alıcı darbesi Boğazın en dar yeri olan Kilitbahir ile Çanakkale arası olacaktı. Oraya kadar geldiler. En hareketli anlar başladı. Hava şartları vatan evlatlarnın lehineydi. Gemi bacalarından ve toplardan çıkan sis ve duman sayesinde görünmüyorlardı. Türklerin ağır toplarıyla ateşi düşman üzerine şaşırtıcı bir etki yaptı.
Kaptan köprüsünden isabet alan İnflexible gemisi mürettebatına geri dönme emri verildi.
Bouvet zırhlısında almış olduğu isabetten dolayı yangın başladı. Toplarının yarısı kullanılmaz hale gelmişti. 15 dakika içinde tam 14 isabet alan Suffren savaş dışı kaldı.
Düşman askerlerinin yüzerek karaya çıkmaya çalışanları oracıkta boğuluyordu.
Bu sırada Çanakkale merkezinde düşman toplarınını ateşe nedeniyle yangın başlamıştı.
Fransız gemilerinin yıprandığını gören de Robeck, bu gemilerin geri dönmelerini ve üçüncü grup gemiler ile yedeklerin onların yerini almalarını emretti. Öndeki gemilerle yedektekiler yer değiştirecekti. Fakat Boğazdan çıkmak, girmektendaha zordu.
İntepe’de karanlık limanın güney kısmına, Nusrat Gemisi 7-8 Mart gecesi mayın döşemişti. Mehmetçiğin mühimmatı yeterli değildi. O mayınlar, düşman Ruslarca Karadeniz kıyılarına dökülüp Türkler tarafından toplanmış 26 mayındı. İşte bu mayınlardan birine çarpan Bouvet bir kaç dakikada 700 deniz askeriyle suya gömüldü. Sadece 5 subay, 51 er kurtulabildi.
Onları kurtarmaya gelen Gaulois zırhlısı da iki ağır top mermisi ile yaralandı, su almaya başladı iki Fransız gemisinin yardımıyla savaş yerinden uzaklaştırıldı.
Saat 14.00
6 İngiliz zırhlısı ile Türk bataryaları arasında top atışları tekrar başladı. İrili ufaklı Türk toplarının her 2 kıyıdaki toplam sayısı 230’du. Ancak bunlardan sadece 82’si kullanılabiliyordu.
Saat 15.15
Irrsistable zırhlısı Beyaz tepe hizasında bir torpidoya çarparak yan yatmaya başladı. Makineleri su aldı. Hareket edemiyordu.
Ocean zırhlısı yardımına gitti. Geriye çekmek istiyordu. Fakat akıntı iki gemiyi Anadolu kıyısına doğru sürüklemeye başladı.
Seyit Onbaşı Mecidiye Tabyasının erbaşlarındandı. Görevli olduğu bataryanın 4 topu zarar görmüş sadece 1 top kullanılabiliyordu; onun da mermiyi namluya verecek vinci bozulmuştu.
Seyit Onbaşı Tekbir getirdi! Yanındaki arkadaşı Ali’ye haykırdı:
- Koy şu mermiyi sırtıma Ali Gardaş!
Ali’nin gözleri faltaşı gibi açıldı. Mermi 215 kiloydu. İki yiğit mermiyi güçlü kollarıyla kaldırıp Seyit Onbaşı’nın beline yükledi. Seyit Onbaşı’nın gırtlak damarları dışarı fışkıracak gibiydi. Mermiyi namluya sürebilmek için 5 basamak çıkması gerekiyordu. Tekbir üstüne tekbir getirdi. Nihayet dizlerinin bağı kopacak olurken arkadaşlarının yardımıyla mermi namluya sürüldü. Batarya çavuşu ateş emri verdi. Kama kapandı, tetik düşürüldü, mermi şimşek hızıyla İngiliz gemisi Ocean’nın tamda bacasından ağır hasar verdi.
İngilizler salkımsaçak denize dökülürken Boğaz’a derin bir sessizlik çöktü. Diğer askerleri korkudan ve soğuktan tirtir titriyordu…
Mehmetçiğin morali yükseldi. Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Albay, Seyit Onbaşı’dan top mermisi sırtında iken fotoğrafının çekilmesini istedi. Ama olmadı, takatı kalmamıştı, Seyit Onbaşı ne kadar zorlansa da top mermisini kaldıramadı. O fotoğraf çekilemedi. (Bunun üzerine Harp Mecmuası için ancak tahta bir mermi maketiyle bugün elimizde olan o fotoğraf çekilebildi.)
Saat: 17.00
Düşman arkasına bakmadan Boğaz’dan çıkmaya çabalıyordu. Kaçış başlamıştı Çanakkale direnişinin ilk bölümü; İngiliz ve Fransız donanmalarının yenilgisi ve Türklerin zaferi ile son buldu. 12 büyük düşman zırhlısı gemiden 3’ü battı, 4’ü savaş dışı kaldı, 44 top imha edildi, 800 asker sevdiklerine veda etti.
Vatanını savunan 26 Mehmetçik şehit düştü. Herşeye rağmen moraller yüksekti. Çanakkale geçilememişti…
Atatürk Eceabat’taydı. Çanakkale Müstahkem Mevki Komutan Cevat Çobanlı Paşa ile buluştu, Seddülbahir kıyı bölgesinin korunmasnda aldığı önlemleri anlattı…
Aylardan beri İstanbul’da kuşku içinde yaşayan Türkler için Çanakkale deniz zaferi, büyük coşku uyandırmıştı. 18 Mart akşamı İstanbul ve zafer haberinin ulaştığı bütün Türk şehirlerinde, kasabalarında ve köylerinde evler bayraklarla süslenmiş, aydınlatıldı ve şenlik yapıldı. O destansı zafer dünyadaki diğer Müslüman ülkelerde emperyalizme karşı kazanılmış bir örnek oldu.
18 Mart yenilgisi İngiliz asker ve siyasetçileri arasında bazı tartışmalara yol açtı. Amiral de Rocek ile Ian Hamilton arasında anlaşmazlık ortaya çıktı. Saldırı planları tekrar gözden geçirildi. Gelibolu Yarımadası’na bu kez karadan çıkmayı deneyeceklerdi.
Fakat bir şeyi yine gözden kaçırmışlardı. Bu kez karşılarında Kurmay Albay Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ve yürekleri vatanları için çarpan binlerce Mehmetçik vardı.