Bu millet uyumuyor!
Sevgili okuyucum; Türk milleti her şeyin farkında... Bu millet, gerçekten uyumuyor. PKK'lı hainlere olan öfkesini, kimi zaman nezaketle yoğrulmuş sözlerle; kimi zaman da fırtına gibi esen duygularla belirtiyor. Sakinliği ise, başta devletimizin var olmasındandır. Şimdi size bu iki ifade biçiminden örnekler sunacağım.
Jeoloji Mühendisi Dr. Orhan Özkoçak bakınız ne diyor:
"Güneydoğu Bölgemizde cereyan eden hadise savaş değildir; savaş iki devlet arasında olur. Güneydoğu Bölgemizde Türkiye Cumhuriyeti'nin bazı âsi vatandaşları, devletine karşı silahlı isyan hareketine başlamıştır. Vatandaşlarına bazı avantajlar ve kolaylıklar sağlamak isteyen devletin iyi niyeti suistimal edilmektedir. Siz bir devlet içinde isyan edip, devlet içinde ayrı bir devlet kurmuş âsi topluluk gördünüz mü? Cezayir müstemlekeydi, kurtuluş savaşı yaptı; Fransa dışında devletini kurdu. Benim gezdiğim, gördüğüm ve çalışma yaptığım Siirt, Şırnak, Silopi ve bütün Güneydoğudaki vatandaşlarım benimle aynı haklara sahipler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, NATO'nun en kuvvetli ordularından birine ve dünyaca ünlü Emniyet Teşkilatı'na sahiptir; ülkesine ve vatandaşlarına her zaman sahip olmuştur ve sahip olmak için kararlılıkla devam etmektedir. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin."
Evet, böyle diyor Sayın Orhan Özkoçak... Ama şu yaşananlar karşısında, doğal olarak sakin olamayan yurttaşlarımız da var ki; onları da asla kimse kınayamaz. Nitekim, Muğla'nın Bodrum ilçesindeki "Asi Tayfa" adlı futbol takımı -'Haberler.com' sitesinin bildirdiğine göre- maça, Vanlı şehit arkadaşlarını anmak için, göğüslerinde "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" tişörtleriyle ve "Bizim ölümüz şehit, dirimiz askerdir. Sizin ölünüz leş, diriniz kalleştir. Kahrolsun PKK" yazılı büyük bir pankartla sahaya çıktı. Bu öfke dolu sözler, Cizre'de şehit düşen ve geçtiğimiz Çarşamba günü memleketi Van'da son yolculuğuna uğurlanan (Kürt kökenli) şehit arkadaşları Vedat Dolançay içindi! Bu çok etkili yürek yangını sözler için ne diyebiliriz ki? Vedat Dolançay adlı yavrumuzun durağı uçmak olsun; ulu Tanrı acılı ailesine sabırlar versin.
Ve Türkçe Adlarımız...
Değerli okuyucum; doğan yavrularımıza verdiğimiz adlar konusunda sıkıntılarımız var. Elbette herkes çocuğuna istediği adı koymada özgürdür. Ama akıl dediğimiz Tanrı varlığını öteleyerek; anlamını öğrenmeden, 'Kur'an'da geçiyor' diye -ki Kur'an'da her söz vardır- saçma, sapan Arapça adlar koyan kardeşlerimize de diyecek sözümüz yoktur. Bir gerçek de var ki; Araplar Müslüman olduklarında, putperest iken taşıdıkları adlarını değiştirmediler! Sadece Arapça değil, Farsça da önde giden adlarımız arasında. Büyük milletlerin dilleri elbette diğer dillerden sözcükler alır. Bu doğaldır. Ama bizim dilimiz çok yoğun biçimde yabancı dillerin boyunduruğu altında... İşte bu anlamsızlığı fark eden Sayın Coşkun Avşaroğlu yurdumuzda ilk kez çok yoğun bir çalışmayla "Türkçe Adlarımız" adlı görkemli bir eseri topluma sundu. Sevgili okuyucum, böyle bir eser ülkemizde ilk kez yayımlanıyor. Eserde 4635 adet Türkçe sözün anlamları geniş biçimde veriliyor. Bir yazar olarak yine ilk kez karşılaştığım diğer bir bölüm ise, 860 adet Türkçe sözcüğün yabancı dillerdeki anlamlarının verilmesidir. Sözgelimi, bir-iki örnek: İlbeyi anlamındaki Vali Arapça. Kanal; Fransızca. Ödenti anlamındaki Maaş; Arapça. İlke; anlamındaki Prensip; Fransızca... Ve Türkçe'den uzak, 860 yabancı sözcük böyle uzayıp gidiyor...
Sevgili okuyucum, gerçekten görkemli ve her eve kesinlikle girmesi gerekli olan bir eserle karşı karşıyayız. Yazar, tarihe not düşecek değerde, çok önemli bir çalışma yapmış. Sayın yazar Coşkun Avşaroğlu'nu bu 'kahramanlığından' dolayı ilk gördüğüm anda alnından öpeceğim... Bu eser 349 sayfa. Her sayfası biz Türklere sesleniyor. "Türkçe Adlarımız" adlı bu harikayı Buğra Yayınları topluma sunmuş. Esere Buğra Yayınları'nın 0212 516 52 62 numaralı telefonundan veya bugrayayinlari@gmail.com e.posta adresinden ulaşabilirsiniz.
Esen kalın efendim.