İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, İstanbul başta olmak üzere Türkiye'de pandemi açısından genel durumun iyiye gitmediğini söyleyerek önemli değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Yavuz, "Genel durum tabii ki iyi gitmiyor. Vaka sayıları her geçen gün artıyor. Bu nedenle hepimiz çok hasta olmamak için karşımızdakini de hasta etmemek için önlem almaya devam etmek zorundayız. Bize başvuran hastalardan da gördüğümüz kadarıyla bulaşma en fazla aile içi ve işyeri gibi ortamlarda oluyor. Ama her iki durumda da belirleyici olan 'maskesiz' bir şekilde kapalı ortamda, kişilerin birbirleriyle yakın temas kurması. Örneğin iş yerinde yemek yerken sıklıkla maskelerini çıkarıyor. Temasa dikkat edilmezse risk artıyor. Veya mesela sigara meselesi konuşuluyor. Dışarıda niye yasaklandı vesaire. Dışarıya birlikte sigaraya çıkarıyorlar, oysa sigara içerken ağzınızdaki nefesi de dışarıya üflüyorsunuz. Yakın temas ettiğiniz zaman da karşınızdakine bulaşma olasılığı artıyor" diye konuştu.
“AYNI EVDE YAŞAMIYORANIZ MASKENİZİ ÇIKARMAYIN"
Yakın temas edilen, sosyalleşilen kapalı ortamların en büyük tehlike olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yavuz, "Bir de buralarda maskelerin de çıktığını düşünürsek çok riskli hale geliyor gerçekten. O nedenle bu dönemde başka insanlarla, maskesiz bir şekilde görüşmemeye özen göstermek zorundayız. Şu aşamada, en yakınımızdaki insan bile olsa, aynı evde yaşamıyorsak, iş arkadaşımız olabilir, akrabamız olabilir, asla maskesiz hiç kimseyle temas etmemek zorundayız. Hele ki kapalı ortamda uzun süre, asla maskesiz bir şekilde bulunmamalıyız. Maskenizi indirdiğiniz anda kimden olursa olsun enfekte olabilirsiniz" dedi.
"KIZIMLA BEN DE TOPLU TAŞIMA KULLANIYORUZ AMA MASKEMİZE ÇOK DİKKAT EDEREK"
İşe giderken toplu taşıma kullanan vatandaşların buna mecbur olduğuna da değinen Prof. Dr. Yavuz, “Bir insana tabii ki toplu taşıma kullanma diyemezsiniz. Toplu taşımada araç sayıları artırılabilir mi? Evet bunlar teknik konular ama o kalabalıkları ne kadar azaltırsak bizim açımızdan, özellikle bu kış döneminde enfeksiyonun bu kadar artış gösterdiği süreçte çok önemli. Tabii esnek mesai konusu var bir de. Esnek mesai her yerde tam olarak uygulanmaya başlanmadı diye biliyorum. Belki yarım saat bile fark etse çalışma saatlerinde, kalabalıkların azaltılması açısından çok büyük fark yaratır. Yönetsel düzenlemelerin bu nedenle çok daha dikkatli yapılması gerekiyor bu dönemde. Toplu taşımada da kalabalık bile olsa maskenin indirilmemesi, hastalıktan korunmada oldukça etkili olacaktır. Ben kendim de eğer toplu taşıma kullanacaksam, kalabalıkta mesafeyi de koruyamadığım için maskeme özellikle dikkat ediyorum. Kızım mesela şu an toplu taşıma kullanıyor, o da o şekilde korunuyor. Burnun özellikle açıkta kalmaması, burnu açıkta bir yolcu varsa mutlaka uyarılması gerekli" diye konuştu. Şu anda genel bir yasak uygulaması olamadığı için insan hareketlerinin ne kadar fazla kısıtlanabilirse o kadar riskin azaltılabileceğine de değinen Prof. Dr. Yavuz, 65 yaş üstündekilere getirilen kısıtlamaların da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerek "O nedenle de kalabalıklaşmayı azaltacak birtakım önlemler alınmaya çalışılıyor" dedi.
"TESTE GİTTİYSENİZ SONUCU ÇIKANA KADAR EVDE KALMAK ZORUNDASINIZ"
Prof. Dr. Yavuz, kişinin kendinden şüphelendiğinde test sonucunu beklemeden izole olması gerektiğini söyleyerek "Eğer hastalık belirtisi gösteriyorsanız test sonucunuz çıkana kadar mutlaka evde kalmak zorundasınız. Öksürük, ateş, koku, tat alma kaybı, kırgınlık, artık bu belirtileri biliyoruz. Hastalık belirtisi gösteren kişinin mutlaka kendini o dönem hemen izole etmesi gerekiyor. Çünkü hastalığın en fazla bulaştığı dönem, semptomlardan bir gün öncesi ve birkaç gün sonrası. Yani o sizin test sonucunuzun daha tam da çıkmadığı günler. Bu, çocuğunuz olabilir, kendiniz olabilirsiniz, mutlaka evde kalınmalı. Test sonucunuz pozitif çıkarsa zaten daha uzun süreler evde kalmanız gerekecek. Özellikle kalabalık yerlerde çalışanlar bu şekilde işe gittiklerinde etraflarına bulaştırabilir. Hele bir de işe gidip maskeleri çıkarıyorsanız, en bulaştırıcı olduğunuz dönemde etrafınızdakileri ciddi anlamda riske etmiş olursunuz. Onun için bu sorumluluğu herkesin alması gerekiyor. Özellikle öğrenciler açısından bu çok önemli. Şu an okullar açık biliyorsunuz, hasta çocuğu ailelerin okula kesinlikle göndermemesi gerekiyor. Bu çok büyük bir sorumluluk. Çünkü (pozitifse) sınıfta herkesi enfekte edebilir çocuk" şeklinde konuştu.
“EKSİK YA DA YANLIŞ BİLGİ SALGININ KONTROL ALTINA ALINMASINI ZORLAŞTIRIYOR"
Salgınla mücadeledeki en önemli silahlardan birinin, doğru temaslı takibi olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunun doğru yapılmamasının pandeminin uzamasına bile neden olacağını söyleyerek şu uyarılarda bulundu: "Temaslılarınızı doğru bir şekilde bildirdiğiniz zaman o insanları da korumuş oluyorsunuz. Ayrıca o insanların bir arada olduğu diğer insanları da korumuş oluyorsunuz. Yani temaslıları doğru ve eksiksiz bir şekilde bildirmek de çok ciddi bir sorumluluk. Ülkede salgının kontrol altına alınabilmesi için bu çok önemli. Siz ne kadar çok hasta ya da pozitif kişi belirleyip onları ne kadar etkin bir şekilde izole edip tedavi edebilirseniz salgının da o kadar kısa sürede kontrol altına alınmasını sağlayabilirsiniz. Pozitif birinin kimlerle temas ettiğini bildirmesi, temaslıları açısından da, ülkenin geleceği açısından da önemli."
"HEKİM KONTROLÜNDEKİ HASTALARIN TEDAVİYE UYMALARI GEREKİR"
Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, son günlerde evde takip edilen hastaların yan etki olur korkusuyla ilaçlarını kullanmadıkları yönündeki paylaşımlarla ilgili de uyarıda bulundu ve aspirin kullanımını Kovid tedavisindeki yerine de değindi ve sözlerini şu şekilde noktaladı: "Bir Kovid hastası ilgili hekim tarafından görülmüş, değerlendirilmişse, hekiminin verdiği tedaviyi uygun şekilde tarif edildiği gibi kullanması gerekiyor. Hastanın tedavisi sorumlu hekimindedir. Verilen tedavilerin hekimden habersiz kullanılmaması hasta için iyi olmayabilir. Aspirin konusu da şöyle, hastaneye yatan Kovid hastalarında damar içinde pıhtılaşma oranı artıyor. O nedenle biz zaten kanı sulandırmak için bazı tedaviler kullanıyoruz. Bütün dünya kullanıyor bunu. Aspirin de bu tarz bir tedavi olduğu için, acaba etkili olabilir mi diye sınırlı kanıt sağlayan bir çalışma sonucu da yayınlanmıştı. Ama o henüz bu konu netleşmiş değil. Araştırmalar devam ediyor. Evde geçiren hastalar da eğer risk grubundaysa bu tarz tedavileri zaten evde de başlıyoruz. Dolayısıyla herkesin aspirin kullanması gerekli değil. Çünkü bazen ummadığımız zararlı etkileri de olabiliyor ilaçların. Ama kişide koroner arter hastalıkları atelosklerotik (damar kireçlenmesi) hastalıkları olanlar zaten aspirin kullanıyor oluyor. Onlar koronavirüs tedavisi sürecinde de aspirin kullanımına devam edebilirler. Ama ayaktan takip ettiğimiz her hastaya rutin olarak aspirin vermiyoruz. Yararlı mı zararlı mı olduğu konusunda henüz elimizde veri yok çünkü."
(Kaynak: DHA)