“Balyoz” gibi tesadüfler!

1996 yılında, Kardak kriziyle beraber, Genelkurmay bünyesinde, Yunanistan-Kıbrıs Daire Başkanlığı kurulur. Daire’de 1500 kişi çalışmaktadır. 2012 yılında Yunanlılar Ege’de Koyun, Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizçik, Bulamaz, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Adacık ile Akdeniz’de Gavdos, Dhia, Dionisades ve Koyfonisi adalarını fiilen işgal eder. Genelkurmay ise sessiz sedasız söz konusu Daire Başkanlığı’nı 10 kişinin çalıştığı Yunanistan Şube Müdürlüğü’ne dönüştürür.
Bu Daire Başkanlığı’nı kuran ve görev yapanların başına ne geldi biliyor musunuz? Hepsi,
Balyoz Davası kapsamında askeri cezaevlerine tıkıldılar!

***

Kardak’a çıkan iki sualtı taarruz tim komutanı da Balyoz ve Poyrazköy davalarından tutuklandı. Komandolar, Kardak’a çıkmadan önce ada üstünde keşif uçuşu ile görevliyken dalış yaparak uçağıyla Yunan bayrak direğini deviren pilot Namık Sevinç, Balyoz’dan mahkum edildi! Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Genel Plan ve Prensipler Başkanlığı, Karadeniz’e çıkmak isteyen ABD’ye, Ege Denizi’ndeki Yunan oldubittilerine ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölgeler’de doğal gaz aramalarına karşı uygulanan politikaların Dışişleriyle koordineli bir şekilde planlamasını yapan ve bu politikaların uygulanmasını takip eden, çok önemli bir başkanlıktır. ABD, dünyada hakim olamadığı tek deniz olan Karadeniz’e “Kara Delik” demekte ve bundan da Türk Deniz Kuvvetleri’ni sorumlu tuttuğunu çeşitli uluslararası platformlarda dile getirmektedir.
Tesadüf bu ya; başta Ramazan Cem Gürdeniz olmak üzere burada görev yapan ve milli çıkarlardan taviz vermeyen amiral ve subayların hepsi tutuklandı!

***

Şimdi sıkı durun! Rastlantılar bu kadarla sınırlı değil. NATO’da 2005-2008 yılları arasında görev yapan karacı, denizci ve havacı bütün subaylar milli konularda direnç gösteriyor ve NATO kararlarının bazılarını kabul etmiyordu. Buna “doküman kırmak” deniliyordu. Bir doküman kırıldığı zaman o dokümanın gerekleri yerine getirilemiyordu. Çünkü Türkiye’nin de onayı şarttı. Amerikalı, İngiliz, Fransız ve Alman subaylar bu tutumdan şikâyetçiydi. Türk subayları doğrudan Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Ergin Saygun’a bağlıydı. Talimatları ondan alıyorlardı. Ve başta Ergin Saygun olmak üzere NATO’da 2005-2008 yılları arasında görev yapan karacı, denizci ve havacı bütün subaylar Balyoz Davası’ndan tutuklandı! Tesadüf değil mi?

***

Kayseri Hava İkmal Bakım Komutanlığı’nın bilgisayarına dışarıda hazırlanmış sahte bir evrakın girişini yaparken suçüstü yakalanan astsubay, iki arkadaşının da ismini vermişti. Soruşturmada bu belgede askeri personelin mezhebi ve siyasi görüşüne göre fişlendiği görülmüştü. Soruşturmayı yürüten askeri savcı Ahmet Zeki Üçok, bu davadan mahkum edildi! Bununla da yetinilmedi, sahte çürük çetesi yöneticisi olmaktan da suçlanarak hakkında başka bir dava açıldı. Yetmedi, Balyoz’a da ilave ettiler! Tesadüf, değil mi?
Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesi Başkanı Albay Ahmet Erden, Kayseri’deki soruşturmada, cemaatçi iki astsubayı tutuklamıştı. Sonunda Ahmet Erden ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Adli Müşaviri Hakim Albay Bülent Günçal da tutuklandı.
Söz konusu astsubayları sorgulayan Kayseri İl Jandarma Komutanı, Albay Cemal Temizöz aleyhinde medyada yoğun bir kampanya başlatıldı. Temizöz ve onun amiri Kayseri Jandarma Bölge Komutanı Ali Aydın ile Kayseri’deki Hava İkmal Komutanı Korgeneral Rıdvan Ulugüler de Balyoz’dan tutuklandı, mahkûm edildi. Tesadüf, değil mi?

***

Bu bilgiler, kendisi de Balyoz davasından mahkûm edilen kurmay albay Mustafa Önsel’in Kaynak Yayınları arasında yeni çıkan Silivri’de Firavun Töreni adlı kitabında yer alıyor.
Peki TSK bu duruma, nasıl ve hangi plânlamayla düşürüldü? Kitapta bu sorunun cevabı da var!

Yazarın Diğer Yazıları