Bâbürlüler İmparatorluğu'nda kadınların yeri ve öneminden bahsedecek olursak bunların başında Cihangir Şah'ın büyük aşkı Nurcihan Begüm gelir.
Peki, güzelliği, zekâsı ve becerisiyle öne çıkan Nurcihan Begüm Babürlülerin en prestijli ve güçlü prensesinin büyük tutkusu neydi?
NURCİHAN KİMDİR? TARİHTE ÖNEMİ NEDİR?
985’te (1577) Kandehar’da doğdu Asıl adı Mihrünnisâ olup İran'dan Hindistan'a göç ederek Ekber Şah'ın hizmetine giren Mirza Gıyas Bey'in kızıdır. İlk evliliğini İran asıllı Şîr Afgan Han ile yaptı. Ekber Şah'ın ölümü üzerine tahta geçen Cihangir Şah, Mirza Gıyas'ı İ'timâdüddevle unvanıyla vezir, damadı Şîr Afgan'ı Bengal'deki Burduan'a câgîrdar tayin etti. Şir Afgan Han burada Cihangir'in sütkardeşi Vali Kutbüddin Han'ı öldürünce kendisi de valinin adamları tarafından öldürüldü (1016/1607), hanımı Mihrünnisâ ve kızı Ladilî Begüm Agra'ya gönderilerek hapsedildi.
MİHRÜNNİSÂ’YA AŞIK OLDU VE ONUNLA EVLENDİ
Mihrünnisâ bir süre sonra Cihangir Şah'ın üvey annesi Sultan Begüm'ün hizmetine verildi. 1020 (1611) yılında Cihangir Şah, Nevruz kutlamaları münasebetiyle hanımlar tarafından düzenlenen sergiyi gezerken gördüğü Mihrünnisâ'ya âşık oldu ve onunla evlendi. Önce Nurmahal, ardından Nurcihan ismini alan Mihrünnisâ güzelliği, zekâsı ve becerisiyle kısa zamanda kocası üzerinde etkili olmaya başladı. Babası malî işlere bakan divanın başına ve saltanat vekilliğine, diğer akrabaları da önemli mevkilere getirildi. Nurcihan'ın kardeşi Âsaf Han'ın kızı Ercümend Bânû da (Mümtaz Mahal) Şehzade Hürrem'le (Şah Cihan) evlenince ailenin Bâbürlü hânedanıyla ilgisi daha da kuvvetlendi (1021/1612).
BABASININ VEFATI ÖNEMLİ BOŞLUK DOĞURDU
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde yer alan içeriğe göre, Devletin bütün işlerinin bu ailenin eline geçmesi, Nurcihan'ın kendisine yakın olan İranlı ve Hindistanlılar'ı himaye etmesi kumandanlar ve özellikle Tûrânî asilzadeler arasında rahatsızlığa sebep oldu. Cihangir'in devlet işlerini yavaş yavaş kendi eline almaya başladığı sırada Nurcihan'ın babasının vefatı (1031/1622) yönetimde önemli bir boşluk doğurdu. Bu arada veliahtlık meselesi yüzünden Şehzade Hürrem ile Nurcihan'ın arası açıldı. Nurcihan, devlet işlerini bizzat kontrol altına almak için fermanlar yayımlamaya ve emirler vermeye başladı, kendi adına para bastırdı. Cihangir Şah'ın sadece hutbelerde adı geçiyordu.
NURCİHAN’A KARŞI OLAN KUMANDANLAR HÜRREM’İ DESTEKLEDİ
1031'de (1622) Safevîler'den Şah Abbas Kandehar'ı istilâya kalkışınca Cihangir Şah, Hürrem'i ona karşı sefer düzenlemekle görevlendirdi. Ancak Hürrem önce Pencap'ın kendisine verilmesini talep edince Cihangir diğer oğlu Şehriyâr'ın rütbesini yükselterek bu işle onu görevlendirdi. Bu arada Kandehar kırk beş günlük direnişin ardından Şah Abbas'ın eline geçti. Cihangir Şah'ın şehrin kaybından sorumlu tuttuğu Hürrem isyan ederek Agra'ya doğru yöneldi. Nurcihan'a karşı olan bazı kumandanlar da Hürrem'i destekledi. Bunun üzerine Nurcihan, Cihangir Şah'ı Agra'ya yürümesi için ikna etti. Sultanın gelmesiyle Agra'daki rahatsızlıklar ortadan kalktı. Nurcihan, sadakatinden şüphelendiği Kâbil Valisi Mehâbet Han'ı Hürrem'e karşı savaşa çağırarak kendisini sınamak istedi. Hemen Delhi'ye gelen Mehâbet Han üç yıl kadar devam eden iç savaş sonunda Hürrem'i mağlûp etti. Hürrem'in tekrar isyan etmesini önlemek için oğulları Dârâ Şükûh ve Evrengzîb rehin alındı.
Mehâbet Han'ın Şehzade Pervîz ile yakınlığından rahatsız olan Nurcihan, Mehâbet Han'ı Bengal valiliğine tayin ettirip Delhi'den uzaklaştırdı. Ardından itibarını iyice kırmak için ondan ağır vergiler istedi. Bu durumdan şüphelenen Mehâbet Han, Cihangir Şah ile konuyu görüşmek için askerleriyle yola çıktı, yolda Kâbil'e gitmekte olan Cihangir'le karşılaştı. Onun huzurunda Nurcihan'ın kendisine hakaret etmesi üzerine karargâhın etrafını sardı, kontrolü ele geçirip Nurcihan'ı teslim aldı. Ancak kısa bir süre sonra ordu üzerindeki hâkimiyetini kaybetti ve Tatta'ya kaçmak zorunda kaldı. 1036'da (1626) Şehzade Pervîz vefat edince Mehâbet Han, Nurcihan'a karşı tekrar Hürrem ile ittifak yaptı. Ertesi yıl Nurcihan, Şehzade Şehriyâr ve Âsaf Han ile birlikte Lahor'dan Keşmir'e giden Cihangir burada hastalandı, durumu ağırlaşınca Lahor'a dönmek için yola çıktı, fakat Lahor'a ulaşamadan vefat etti (1037/1627).
Bu arada Nurcihan ile kardeşi Âsaf Han arasında Şehzade Şehriyâr ile Şehzade Hürrem'den hangisinin tahta çıkarılacağı konusunda ihtilâf çıktı. Nurcihan'ı etkisiz hale getiren Âsaf Han kendisini destekleyen diğer kumandanlarla birlikte Şehriyâr'ı mağlûp ederek öldürttü ve damadı Hürrem'in Şah Cihan unvanıyla tahta çıkmasını sağladı. Bu olaydan sonra gözetim altında tutulan Nurcihan öldüğünde Cihangir Şah'ın görkemli türbesi yakınlarında kendisi için yaptırdığı türbeye defnedildi. Kültürlü, eğitimli ve ihtiraslı bir kadın olan Nurcihan'ın sanat ve mimariye düşkün olduğu, sanatkârlara destek sağladığı ve kendisine ait bir kütüphanenin bulunduğu bilinmektedir. Kendi türbesi ve Agra'da babası adına yaptırdığı türbe Hint-Türk türbe mimarisinin seçkin örnekleri arasındadır. Kaynaklarda yoksulları koruduğu, hayır işlerine önem verdiği belirtilmektedir.
TASARLAYIP MUHAFAZA ETTİĞİ MİMARİ ESERLER
Nurcihan Begüm'ün, üç hususiyeti ile dönemindeki hanımlar arasında temayüz ettiği ifade edilir. Bunlardan ilki, Cihangir Şah'ın kendisine tutkusu ve bağlılığıdır. İkincisi; siyasi, edebi ve farklı sanat dallarındaki zekâsıdır. Üçüncüsü ise nişancılıktaki üstün kabiliyeti ve fiziki gücüdür. Bunlara, mimariye merakını ve bunun neticesindeki faaliyetlerini de ilave etmek gerekir.
Çok yönlü bir kişilik olan ve sanatın hemen her alanı ile yakından ilgilenen Nurcihan Begüm'ün etkisinin en fazla hissedildiği alan hiç şüphesiz mimaridir. Tasarladığı ve koruduğu bina ve anıtlar denildiğinde ilk akla gelenler; I'timâdüddevle olarak da bilinen babası Gıyas Bey'in Agra'daki mezarı, Nur Mahal Sarayı, Cihangir Şah Türbesi ve Lahor'daki kendi me- zarıdır. Nurcihan Begüm, siyasette söz sahibi olduğu dönemde ticaret yollarından elde ettiği önemli gelir ve Cihangir Şah'ın kendisine verdiği parayla çok sayıda mimari eser yap- tırdı."
İşte bu eserlerden birkaçı;
I'TİMÂDÜDDEVLE TÜRBESİ: Tüm masrafları Nurcihan Begüm'ün hazinesinden karşılanarak yapımı 6 yıl süren bu türbe, Agra'daki Yamuna Nehri'nin sol kıyısında yer almaktadır. Türbe baştan sona mermer içine renkli taş kakma tekniği (Pietra Dura) ile kaplandı. Nurcihan Begüm'ün, babası l'timâdüddevle'nin türbesini saf gümüşten inşa etmeyi düşündüğü; ancak Hint Alt Kıtası'nın hava koşullarına daha uygun oldu- ğu gerekçesiyle bunun yerine beyaz mermer kullanıldığı nakledilir. Tür- bede beyaz mermer kullanımına iliş- kin bilgi veren D. Fairchild Ruggles şöyle der: "Bir Bábürlü imparatorluk türbesinde beyaz mermer kullanımı Hümayun, Ekber ve Cihangir'in daha erken tarihli kırmızı kumtaşı türbelerinden estetik açıdan bir farklılaşmaya işaret eder. Beyaz, başlangıçta Selimüddin Çiştî'nin Fetihpur Sikri'deki Cuma Camii'nin avlusunda bulunan mermer anıtmezarı (Yapı- lışı: 1580-81) gibi evliya türbelerine mahsus bir renkti; fakat daha sonra 1622-28 yılları arasında imparatoriçe Nurcihan'ın ebeveyni için yaptırdığı I'timâdüddevle Türbesi'nde kullanıl- dı. Beyaz mermerin yanı sıra beze- meli taş kakmalarının kullanılması, bahçe tasvirlerindeki ısrar, bir keyif pavyonunun bünyesine dahil edilme- si ve ırmak kenarında bulunuşuyla I'timâdüddevle Türbesi kısa zaman sonra Tac Mahal'de görülecek pek çok yeniliğin öncüsü oldu." "Bebek Tac" olarak da bili- nen ve 17. yüzyılda yapılıp günümüze kadar ulaşan I'timådüddevle Türbesi'nin dört tarafında sekizgen kuleler bulunur. Nurcihan Begüm tarafından yapı- minda en yeni tasarım tekniklerinin kullanıl- dığı bu türbede Iran kültürünü yansıtmak amacıyla şarap şişesi, gül suyu ibriği, kapalı bardaklar, çiçeklerle dolu kap- lar, meyve tepsileri ve servi ağaçları temsili imge olarak eklendi. Bu türbe ile ilgili bir diğer önemli husus ise tek çiçek motifinin sıklıkla kullanılmasıdır. Cihangir Şah, Nurcihan Begüm ve Şah Cihan tarafından çok beğenilen ve zamanla Babürlü sanatının en meşhur motifleri arasın- daki yerini alan tek çiçek motifi, Tac Mahal'de de çok sık sergilendi. Iki anit mezarın etrafında, halı desenini çağrıştıran çiçekli figürlerin yer aldığı I'timâdüddevle Türbesi'ndeki kemerlerin içinde ve alttaki taban boyunca oyma kabartmalar mevcuttur. Üç boyutlu bu kabartma işçiliğinin İrandan Hindistan'a Bâbürlüler tarafından getirildiği ifade edilmektedir."
CİHANGİR ŞAH TÜRBESİ: Yapımı Nurcihan Begum tarafından üstlenilen ve 1637'de tamamlanan bu türbe, Pakistan'ın Lahor şehrinde Nurcihan Begüm Cihangir Şah (1569-1627) tarafından önceden döşenmiş bahçe- de yer almaktadır. Bâbürlülere ait pek çok yapıda olduğu gibi bu türbede de yoğun kırmızı kum taşı, mermer ve Pietra Dura tekniği kullanıldı. Türbe- ni planı, I'timâdüddevle ve Ekber Şah türbelerini andırmaktadır. Türbenin dört tarafında da geçitler vardır. Iran etkisinin hissedildiği bu türbe, Bábürlü sultanlarına ait Pakistan'daki tek türbe olması bakımından Pakistan devleti ve halkı açısından ayrı bir öneme sahiptir.
NURCİHAN BEGÜM TÜRBESİ: Nurcihan Begüm'ün bizzat kendisi tarafından tasarlanan ve eşi Cihangir Şahin görkemli türbesinin yakınlarında bulunan türbe, sınır duvarları olan bir bahçenin merkezini işgal eden kare bir platform üzerine kuruludur. Orijinal bahçesi günümüze ulaşmamıştır; ancak bir zamanlar kanallar, şelaleler, çeşmeler, selvi ağaçları ile laleler, güller, yasemin ve hurma gibi meyve ağaçlarının bulunduğu ifade edilmektedir. Türbenin orta kısmı, Nurcihan Begüm ve kızının mezarlarının bulunduğu kare bir odadan oluşur. Türbe, dönemindeki diğer gösterişli yapılara kıyasla oldukça sade ve mütevazıdır. Türbedeki me- zarın mermeri, 18. yüzyılda Amritsar'daki en önemli Sih mâbedi olan Altın Tapınak'ta kullanılmak üzere yağmalandı."
Cihangir Şah'ın sadece eşi değil, aynı zamanda 1611'den itibaren kültür ve devlet işlerinde onun temsilcisi olan Nurcihan Begüm; iyi bir eğitim alan, Arapça ve Farsça dillerini bilen, saraydaki şiir yarışmalarına mali destek veren ve bunlara iştirak eden, mutfakta bir gurmenin ağız tadına sahip olan entelektüel bir Båbürlü prensesidir. 17. yüzyılda Bâbürlü mimarisinde ortaya çıkan yeni özelliklerin çoğunda Nurcihan Begüm'ün etkisinden bahsetmek mümkündür.